Sermaye sınıfı, işçi sınıfını örgütsüz kılabilmek için sistemli politikalarını yıllardır uyguluyor. Mücadeleci örgütleri ortadan kaldırmaya çalışırken, yerlerine işlevsiz ve işbirlikçi yapıların oluşması için teşvikçi de oluyor. Genel örgütsüzlük koşullarında bu politikalar da sonuç veriyor. Sendikal hareketin içinde bulunduğu tablonun sonuçlarına Soma’da bir kez daha, acı bir şekilde tanık olduk.
Katliam yaşandığında herkes, düzen medyası dahil herkes gözünü “sendikaya” çevirdi. Ne diyecekler, onlar varken nasıl oldu, ne tavır alacaklar, diye. Ancak Soma’da adına “sendika” denilen şeyin bir işçi örgütü olmadığı,tersine doğrudan işverenlerin adamlarından oluşan bir ihanet şebekesi olduğu ortaya çıktı. Ellerine 300’den fazla işçinin kanı bulaşan bu şebeke katliamın yaşandığı ilk günden itibaren tepkileri sakinleştirmeye, patrona karşı tampon görevi oynamaya çalıştı.
İşçilerin ellerine tutuşturulan kapalı zarfları kutuya atmaktan başka bir rollerinin olmadığı sözde seçimlerle, sözde seçilen bu “sendikacılar” Türkiye çapında yaşanan gerçeğin bir parçası idiler aslında. “Ya sev ya terk et!” faşist şiarını, çalışma ve güvenlik koşullarından şikayetçi olan işçilere “beğenmiyorsan git başka iş bul” diyerek sürdüren, işçileri sendika binasına dahi almayan bu “sendikacılar” sömürülmelerine ortak oldukları işçilerin aidatları ile ceplerini doldurmayı çok iyi biliyorlardı.
Hayattaki işlevleri patronlara tampon olmak olanlar, işçiler tepkilerini yükseltince haliyle ilk “hasarı” alanlar oldular. Türkiye Maden İşçileri Sendikası’nın Soma şubesinde konumlanmış şebeke istifa etmek zorunda kaldı. Katliam sonrası açığa çıkan birikmiş öfke ve eylemlilik işçilerde örgütlenme konusunda başka bir cesaret ve arayış da uyandırmış oldu. İşçilerin tepkileri ile yönetimi istifa eden “sendikanın” köhnemiş yapısı başka bir yönetim gelse bile işçilerin ihtiyacını karşılamaktan uzak.
İşçilerin yaşamlarından çıkardıkları dersler onları daha ileri örgütlenmeler ve işçi demokrasisi taleplerine götürdü ve bunun sonucunda DİSK Dev Maden Sen Soma’da göreve çağrıldı. Dev Maden Sen Soma’da bir temsilcilik açarak, üye kayıtlarına başladı. Şimdi Dev Maden Sen ve ilerici örgütlenmeler eliyle izlenecek, kararlı ve planlı bir mücadele süreci sadece Soma bölgesine değil, genel sınıf hareketine bambaşka bir kimlik kazandırabilir.
Örülecek mücadele sürecinde sendikanın adındaki “devrimci” kelimesinin sihri değil, çalışmaları sürdüren devrimcilerin ve öncü işçilerin tutumları oldukça önemli olacak. Karşılarına ne engeller ve zorluklar çıkarsa çıksın, süreç sonunda her halükarda kazanan işçi sınıfı olacak.