Hayri Tunç
Kobanê de başlayan IŞİD saldırıları ile YPG nezdinde gelişen ve bir süre sonra katılımlarla enternasyonalist bir hal alan direnişin 2. haftasını geride bıraktık. Türk medyasının 90’lı yıllarda uyguladığı algı operasyonları ve yalan haberlerle neredeyse her sabah düşen Kobanê direnişi ile birlikte öncelikle sınırda sonra ise Kürdistan ve Türkiye illerinde IŞİD çeteciliğine, AKP destekçiliğine tepki eylemleri önce Abdullah Öcalan’ın sonrasında ise KCK’nin açıklamaları ile farklı bri boyuta doğru evrilmeye başladı. Öcalan’ın dolaylı olarka anlattığı ancak KCK’nin açık bir şekilde söylediği sürecin bitme aşamasına geldiği, ateşkesin son bulma tarihinin dillendirildiği açıklamalar sokak eylemlerininde önünü açmış oldu. Birkaç gündür Amed ve diğer Kürdistan illerinde yaşanan sokak eylemlilikleri ve çatışmalar dün (28 Eylül) itibariyle İstanbul gibi Türkiye illerine de yansımaya başladı.
28 Eylül Pazar günü İstanbul Gazi Mahallesinde HDP/HDK çağrısı ile toplanan binlerce kişi saat 17:00 de Eski Karakol durağından toplanıp, Nalbur Durağı olarak bilinen alana kadar yürüyüşe geçti. Yürüyüş sırasında atılan sloganlarda (Katil IŞİD, Katil AKP Kürdistandan defol, AKP halka hesap verecek, Şer Şer Şer, Biji YPG, Biji Berxwedana YPG, Biji PKK, Yaşasın MLKP) IŞİD ve devlete öfke hissediliyordu. Yürüyüş başladığından itibaren halkın desteği hissediliyordu. Kitle güzergah boyunca artıyordu. Basın açıklaması yapılacak olan Nalbur Durağına varıldığında büyük bir kalabalık göze çarpıyordu. HDP/HDK adına yapılan basın açıklaması bittikten sonra alana önce YDG-H mislisleri, sonrasında ise MLKP milisleri girdi. Gruba daha sonra TKEP/L milisleri de katıldı. Küçük bir grup milis kitleden ayrılarak karakola doğru ilerlemeye başladı ki bu sırada polislerin sabah 10:00 dan itibaren caddenin sonunda beklemeye başladıklarını da orada bulunan halktan öğrendik. Milislerin kısa bir süre polise havai fişek, taş ve şişelerle saldırısına polis gaz ve tazyikli su ile karşılık verdi ancak milislerin bu kısa süren eyleminden sonra çekilmesi ile polislerin bekleyişi devam etti.
Milislerin geri çekilmesi sonrası barikatlarda Gazi Mahallesinin çocukları polise taş, şişe atmaya başladı. Belli aralıkla tazyikli su ile çocuklara saldıran polis bir süre sonra araçtan çocukları anonsla “Bu eyleme devam edersiniz, yetiştirme yurduna verileceksiniz” diye tehdit etmeye başladı. Bu süreçte çocukların hiç durmadan taş atmaya devam etmesi ve bir süre sonra sinirli bir şekilde arkaya dönerek; “yav nerdesiniz, bir saattir biz taş atıyoz yorulduk” demesi dikkate değerdi.
Polislerin yukarıda bekleyişi sürerken milislerde caddenin aşağı tarafında Ziraat Bankasının olduğu bölgede barikat kurmuş bekleyişlerini sürdürüyorlardı. İstedikleri polisin yanına gidip çatışmak değil, polisi kendi belirledikleri alana getirip, orada çatışmaya girmekti. Caddeyi tamamen kapatan bir barikatın ardında bekleyen milisler, aralarına yüzleri açık kimseyi almıyor, yapılacakları da iyi planlıyorlardı. Polisin gelmesini beklemek çok sürmedi. Kısa bir süre sonra 2 toma, 3 akrep aracı ile polisler barikatlara yöneldi. Polisin gelmesi ile milislerin direnişe geçmeleri bir oldu. İlk saldırı sırasında akrep tipi bir araç gelen molotoflarla yanmaya başladı. Onun ardından gelen toma ise daha akrepi söndürmeye başlamadan atılan molotofların hedefi oldu. İlk saldırı sonrası ciddi bir karşılık gören polisler ara sokaklara, caddeye yoğun bir şekilde gaz atmaya başladılar. Bu gazlı saldırı sırasında benim ve DİHA muhabirinin bulunduğu alana da bizi hedef göstererek saldıran polis, milislerin karşılık vermesinden dolayı geri çekilmek zorunda kaldı. İlk saldırı sonrası dağıtılan barikatları yeniden kuran milislere halkın desteği de yoğundu.
Gazi Mahallesi direnişlerinde diğer mahallelere göre farklı bir dinamik işler. Mahalle halkı zaten refleks olarak polise karşı bir tepki göstermekte iken bu tip büyük direnişlerde, çatışan milislere de her türlü desteği göstermektedir. Bunun yanında, bir çok çatışmada polis saldırısı sırasında dağılan kitle, Gazi Mahallesinde aksine polis saldırısında artmakta, polisin geri çekildiği zamanlar ara sokaklarda dinlenmeye çekilmektedir.
İlk saldırı sonrası yeniden kurulan barikatlarla birlikte direniş için yeni planlarda yapılmaya başlanmıştı. Polisin ikinci saldırısında da, ilk saldırı da olduğu gibi, polisi istedikleri alana çekip orada büyük bir saldırı gerçekleştiren milislerin bu ikinci saldırısı sırasında 2 toma molotoflarla ciddi şekilde yandı. Mevzilendikleri yerlerden, çatılardan, ara sokaklardan bir anda tomalara saldıran milislerin bu büyük saldırısı sırasında polisin tomadan su dahi sıkamaz hale geldiği görüldü. İkinci saldırı öncesinde bir milisin; “Hevalno iki molotofu olan birini versin hele” diye bağırışı ve tomaya saldırı anında yine bir milisin; “Allahını seven bir molotof versin” diye bağırması ise aslında direnişçilerin gözü dönmüş cani değil insan olduklarının göstergesiydi.
Bu saldırı sırasında 13 yaşında bir çocuk gazdan etkilenerek bayıldı. Hastaneye gittiğinde bir sorun çıkmadan biraz dinlenip evine gönderildi. İkinci saldırı sonrası polisin çekilmesinden sonra barikatlar yeniden güçlendirildi, milisler yeniden hazırlık yaptılar. Polisin yeniden saldırısı da kısa sürede oldu ancak milislerin yoğun bir şekilde molotof, taş, havai fişek ve şişelerle karşılık vermesi üzerine polisler bu sefer işyerlerine, sokaklara gaz atmaya başladılar. Bu saldırı sırasında da çatışma alanından çok uzakta olan Kemal Pir parkına, parkın içinde bulunan Hüseyin Demircioğlu çay ocağı ve Mücadele Birliği çocuk eğitim çadırına da gazlı saldırı da bulunuldu. Daha sonra gelişen direnişten dolayı polis mahalleden çıktı, eylemde milislerin insiyatifi ile bitirildi.(JİYAN)