Önce Birecik’e İŞID’ın saldırılarını yoğunlaştırdığı Kobane sınırına daha sonra da Akçakale sınırına gittik. Bizi karşılayan desteklerimize teşekkür edip bizi kucaklayan insanlarla sohbet ettik. Sofralarına oturduk. Gazetecilerle sohbet ettik. Yazar arkadaşım ve gazeteci Ahmet Bakır’la orada karşılaşmak günün güzelliklerinden biriydi. 30 Yıl tutsaklıktan sonra özgürlüğüne kavuşan ve yolculukta bize eşlik eden mahpus arkadaşları ile buluştu. Fotoğraf sanatçısı dostum bu paylaştığım fotoğrafları çekti. 68’liler dernek başkanı konuşma yaptı. Grubumuzdan gazeteci söyleşiler yaptı.
Diğer taraftan Alevi örgütlerinin basın açıklaması ve destek mesajları etkiliydi. “dayanışma ibadettir, İŞID’ karşı Kürt halkının yanındayız” diyerek önemli bir eşik aştılar. Yanımdaki 3 kitabımı ziyaret çadırı emekçilerine armağan ettim.
Daha sonra Akçakale sınırında hareketlenme oldu. Karşı yakada uzaktan gördüğümüz YPG’liler bizleri selamlamak için sınıra doğru yürüyüşe geçtiler. Arada dikenli tel ve jandarma var. Ve aynı dili konuşan, akraba olan, aynı tarihi, coğrafyayı paylaşan iki grubun kucaklaşamaması, sadece uzaktan sloganlarla selamlaşması başlı başına bir yazı konusuydu. Biz de onlara yaklaşınca jandarma havaya ateş açtı. Ama bu halk kaçışmadı bile. Tersine öfkeyle silahların üzerine yürüyenler oldu. Görevliler araya girdi.
Daha önce de yazdığım gibi korku duvarını çoktan aşmışlar. Velhasıl iki gün önce yazdığım makalede altını çizdiğim gibi: Bu gün insanlık özellikle Rojava ve Filistin meselesinde imtihandan geçmektedir. Sadece Filistin’den söz edilerek bölge gerçekleri anlatılamaz. Birini yok sayarak demokrat olunamaz.
Bu gün, Rojava’dan Filistin’e, Filistin’den Rojava’ya yaşasın halkların özgürlük mücadelesi diye haykırmak ve İŞID ile İsrail’e karşı direnen halkların yanında olmak zamanıdır.”
17.07.2014