Çalışmanın kayıp yüzü: İşçi sağlığı ve iş güvenliği – Emre Kalu

Özgürlüğü için mücadele Soma’da devletin denetimsizlik politikaları ve patronun aşırı kar hırsı sonucu yaşanan faciadan sonra işçi sağlığı ve iş güvenliği hususuna dair tartışmalar daha da yoğunlaşmıştı. Özellikle anaakım medyada katliam önlenebilir miydi yoksa bu işin fıtratında mı vardı soruları hayli sorulmaktaydı. Ancak ülke gündemi o denli hızlı değişmekteki Soma ve işçi sağlığı iş güvenliği konusu tekrar unutulmaya başlandı.

6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununun 4.maddesi işkollarının tespitine yöneliktir. Bu maddeye ilişkin hazırlanan İşkolları yönetmeliği ise işkollarının kapsamına girecek işleri ayrıntılı olarak tasnif eder. Bu işkollarından bazılarında  iş kazaları oranı hayli yüksektir. 03 No’lu Madencilik ve Taş Ocakları, 01 No’lu Tarım ve Ormancılık, 13 No’lu İnşaat, 04 No’lu Petrol, Kimya, Lastik, Plastik ve İlaç işkolları bunlardan öne çıkanlardır. Bu noktada Petrol, Kimya, Lastik, Plastik ve İlaç işkolu üzerinde durmakta fayda var. İstanbul Sanayi Odası’nın hazırladığı Türkiye’nin 500 büyük sanayi kuruluşu raporları incelendiğinde ilk 500 firma içerisinde ortalama seksen firmanın petro-kimya alanında faaliyetini sürdürdüğü, üretimden satışlar ve kar marjı anlamında da listenin üst sıralarında oldukları görülebilir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı istatistikleri de incelendiğinde bu işkolunda yaklaşık 39 bin işyerinin bulunduğu ve işyerlerinde çalışan resmi işçi sayısı 421 bin olarak görünmektedir.

Kar marjının yüksek ve firma sayısının çok olması firmalar arası rekabeti kızıştırarak üretim maliyetlerinin azalması sonucunu ortaya koyacaktır. Günümüzde üretim maliyetlerinin düşürülmesinin aracı ise işçilik maliyetlerinin kısılması şeklinde gerçekleşmektedir. Ücretlerin azaltılması, işten çıkarma, iş güvenliğine ilişkin önleyici tedbirlerin alınmaması işçilik maliyetlerinin kısılmasındaki ana kalemlerdendir. Ancak petro-kimya işkolu kapsamındaki işyerlerinin birçoğunda iş güvenliği önlemlerini kısıtlamak çok büyük facialara zemin hazırlamak anlamına gelebilir. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu uyarınca işyerlerinin tehlike sınıfları belirlenmiştir. Üretimin konusu petrol, kimyevi maddeler, plastik, lastik ve ilaç olan birçok iş “çok tehlikeli iş” kapsamında değerlendirilmiştir. Üretim sürecinin özünü bu maddelerin üretimi veya kullanımını olan bir işkolunda üretim süreci çok daha iyi organize edilmeli ve işçi sağlığı ve iş güvenliğine ilişkin tüm önlemlerin eksiksiz alınması gerekmektedir. Bu konuda tabii ki sendikalara büyük görevler düşmektedir. Sendikalar, örgütlü oldukları işyerlerinde ve örgütlenme potansiyeli kapsamındaki işyerlerine ulaşma çabası içinde olmalıdırlar. Eğer var olan bir toplu sözleşme düzeni varsa, sözleşme kapsamındaki işçi sağlığı ve iş güvenliğine ilişkin maddeler 6331 sayılı Kanunu’nu esas almaktan öteye gitmelidir. İşçi sağlığı ve iş güvenliğine ilişkin kendi özerk birimlerini oluşturarak işyerlerinde bu konudaki esas denetimi ele almalıdırlar. Son dönemde sendikaların yahut diğer emek örgütlerinin işçi sağlığı ve iş güvenliğine ilişkin gündemine aldıkları konuları, tedbir politikalarının söylem ve pratik düzeyinde uç noktalarda kalmaması gerekmektedir. İşyerinin üretime uygunluğu, işçi sağlığını tehdit edebilecek herhangi bir unsurun olup olmadığına ilişkin denetimi sendikalar ya da emek örgütleri kendi öz birimleri aracılığı ile gerçekleştirmek zorundadır. Taşeron çalışmanın asıl işte dahi serbest olmasının önünü açacak yasalar hazırlayan bir düzenden güvenli çalışmanın koşullarını oluşturmasını beklenmemelidir. Devletten, işverenlerden ya da işveren örgütlerinden işçi hayatını  üretim sürecinin özü olarak kabul edip bu gerçekliğe göre üretimine devam etmesini beklemek hayalperestlik olacaktır. Türkiye’de hangi işkoluna dahil olursa olsun her işyeri içinde iş kazası riskini dünyadaki birçok ülkeden daha fazla taşımaktadır. Ama bu işkollarından bazılarında bu risk çok daha fazladır. Petrol, Kimya, Lastik, Plastik ve İlaç işkolu da hem üretime konu olan madde hem de serbest piyasanın vahşiliği itibariyle iş kazası riski fazla işkollarından biridir. Bu bağlamda hem Petro-kimya işkolu hem de diğer işkollarında kazaları önleyici somut adımlar atılmazsa daha fazla iş kazasının yaşanması kaçınılmazdır.

Özgür Gündem

Yoruma kapalı