Türkiye aylardır yolsuzluk iddiaları; yürütülemeyen soruşturmalar üzerinden yürüyen tartışmalarla seçimleri tamamlamışken aklımıza iki soru geliyor: Yolsuzluk veya usulsüzlük Halkbank örneğinde olduğu gibi sadece bankacılık sektörü ile, Gezi direnişiyle birlikte gündemi yoğunlukla işgal etmeye başlayan kentsel rant ile mi sınırlı? Yoksa 2000’lerle birlikte kır-kent demeden kendini gösteren doğa rantı yolsuzluklardan azade mi? Daha önemlisi; kapitalizmin yol-yordam bilen hali kabul-edilebilir mi; yoksa “yolsuz kapitalizm” kadar gayrimeşru mu? Biz yazımıza önce ilk soruyla başlayalım.
Yıllardır hidroelektrik santrallere karşı mücadele eden Derelerin Kardeşliği Platformu Dönem Sözcüsü Ömer Şan’a kulak verelim. Türkiye gündeminde olan yolsuzluk operasyonlarının Çevre ve Şehircilik Bakanlığına da uzandığına değinen Şan; HES’lerin de bu yolsuzluklardan nasibini aldığını iddia ediyor ve Mecliste HES’lerle ilgili araştırma komisyonu kurulmasını istiyor. Şan, HES’e karşı dava açabilmek için ineğini satan Kazım Delâl ile birlikte yaptığı basın toplantısında, Danıştay 13. Dairesinin Rize-Küçükçayır köyünde HES projesine girişen şirketin DSİ ile yaptığı “Su kullanım hakkı antlaşmasının” hukuka uygun olmadığı gerekçesiyle aldığı yürütmeyi durdurma kararını, ayakkabı kutusundan çıkardığı karar dosyasıyla kamuoyuna duyuruyor.1
AĞAOĞLU’NUN HES İNŞAATLARI
Şimdi de son yıllarda kentsel rantla büyümüş olan; ancak son yolsuzluk operasyonunda TOKİ ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığının da dahil olduğu çıkar amaçlı imar değişiklikleri iddiasıyla gözaltına alınan sermayedarlardan Ali Ağaoğlu’ya bakalım. Kendisini pek bilinmese de HES inşaatlarından da tanıyoruz.2
Ağaoğlu Holdingin yurt dışında Gürcistan’da; yurt içinde Bingöl; Şırnak Beytüşşebap ve Yüksekkaya ile Amasya-Taşova’da HES projeleri bulunuyor.3
Yukarıda sözü geçen Rize-Küçükçayır köyündeki HES projesinde görülen hukuksuzluğun bir başka örneği, Taşova’daki Umutlu HES projesinde yaşanıyor. Taşova Ziraat Odasının Ekim 2011’de yaptığı basın açıklamasından öğrendiğimiz üzere; 2010 yılında Ağaoğlu Holdinge bağlı GA Elektrik tarafından Yeşilırmak havzasında başlatılan Umutlu HES projesi hakkında alınan “ÇED Gerekli Değildir” kararının iptali için yöre halkı ve sivil toplum örgütleri tarafından açılan iptal davasını Samsun İdare Mahkemesi reddetmiş; ret kararına karşı halk Danıştaya başvurmuş. Danıştay, davayı hükme bağlamadan projenin işletmeci firması değişerek projeyi Ağaoğlu Enerji Şirketi üstlenmiş. Ancak şirketin projede değişiklik yaptığı Amasya Valiliği İl Çevre ve Şehircilik Müdürlüğünce tespit edildiği ve proje yeni haliyle yeni bir ÇED kararı gerektirdiği halde; şirket, eski “ÇED gerekli değildir” kararına dayanarak inşaat faaliyetlerine başlamış.4
İLK DEFA ANAYASA MAHKEMESİNE BAŞVURULUYOR
Taşova halkının açtığı davanın avukatı Mehmet Horuş’tan öğrendiğimiz üzere, bu davada Danıştay 6. Dairesi örnek bir karar vererek Samsun İdare Mahkemesinin kararını bozmuş; sonrasında davalılardan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı aynı daireye karar düzeltme başvurusunda bulunmuş. Bu aşamada Danıştay daireleri arasındaki iş bölümü değişmiş ve ÇED davaları 14.Daireye gönderilmiş. Ancak 14. Daire Danıştayın önceki bozma kararından dönerek Samsun İdare Mahkemesi kararını onamış. Böylece yöre yurttaşları, muhtarlıklar ve Ziraat Odası tarafından açılan davaya bakılması mümkün olmamış. Ancak bunlara rağmen pes edilmemiş; Türkiye’de ilk defa HES davalarında Anayasa Mahkemesine başvuru yapılmış. Kısacası, hukuki süreç bu haliyle devam etmekte. Ama mücadele hukuki süreçle kalmıyor; halkı mücadeleye kazanmaya çalışmak anlamında fiili mücadele de hukuki mücadeleyi besliyor.
‘TOPRAKLARIMIZI HES’LERE SATMAYACAĞIZ’
Önce mücadelenin nasıl başladığına bakalım. Aslında bu mücadelenin öncülü olarak, Taşova Ziraat Odasının, Amasya’daki 2008 yılı 1 Mayıs İşçi Bayramı’nda söz alarak Ilıca ve Karabük köylerindeki HES’lere tepki göstermelerini ve “HES’leri Taşova’ya sokmayacağız” diyerek kararlılıklarını göstermelerini sayabiliriz. 2009 1 Mayısı’nda ise, Platform, Taşova’dan içlerinde Umutlu köyü muhtarı ve ihtiyar heyetinin de bulunduğu birçok muhtarla birlikte “HES’lere topraklarımızı satmayacağız” pankartı altında seslerini duyurdular. Bu, basının da ilgisini çekti; çeşitli gazetelerde bu pankart yayınlandı. Bu dikkatle birlikte Ankara’da bu davayı yürüten, Av. Mehmet Horuş’un katıldığı çok kalabalık bir kitleyle Umutlu köyü kahvehanesinde kapalı bir salon toplantısı düzenlendi. Sonraki dönemde ise halkı bilgilendirmek için çeşitli üniversitelerden gelen öğretim üyeleri, tarım uzmanları ve ziraat odası üyeleriyle Umutlu köyünde panel düzenlemiş Platform. Panelde konuşma yapan uzmanlar köy halkının yoğun desteğiyle karşılaştı. 9 Nisan 2011’de Ankara’da yapılan “Doğanın ve Yaşamın Yağmalanmasına Hayır” mitinginde Yeşilırmak Çevre Platformu, “Geleceğimize, toprağımıza, suyumuza sahip çıkıyoruz” sloganıyla eylemde yer aldı. Platform hukuk davalarının da takipçisi olarak halen yerelde mücadeleye devam etmekte.5
TAM 29 HES
Mücadelenin öncülüğünü Umutlu köyü yürütse de, Yeşilırmak Havzası’nın HES talanına uğraması Umutlu ile sınırlı değil. DSİ’nin İnternet sitesindeki verilere göre, verimli tarım topraklarını barındıran havzadaki Tokat ilinde 18, ilçesi Erbaa’da 2; Amasya ilinde 11, ilçesi Taşova’da ise 7 adet olmak üzere toplam 29 adet HES projesi bulunmakta.6
Aslında Taşova örneğinde olduğu gibi; HES’ler söz konusu olunca yapılan hukuk dışı olsun veya olmasın gayrimeşrudur. Söz konusu olan, yapılanın hukuki olup olmaması değil; insan dahil tüm türlerin yaşam alanlarının tahrip edecek olmasıdır. Bu nedenle, açılan davada hukuki metinlerle yetinilmemiş; Kadir Cangızbay’ın “Habeas Corpus’tan ‘Habeas Oikos’a Ekolojizmin Zorunlu Güzergahı”makalesindeki düşüncelere referans verilerek doğa ile insan arasındaki ilişkinin içselliğine işaret edilmiştir.7
Zira insanın doğayı yok etmesi, kendi varlığını yok etmesi demektir.
KÖYLÜLER NEDEN HES İSTEMİYOR?
“Benim elma bahçem var. Çocuklarıma bununla bakıyorum; BAĞ-KUR’umu bununla yatırdım. Bu topraklar elimden alınırsa benim sonum demek…” Böyle özetliyor bir çiftçi Umutlu HES projesinin yaratacağı doğa yıkımının kendisi açısından anlamını…
Toplam yüz ölçümünün yaklaşık yarısı tarım arazilerinden oluşan Amasya’nın tarım arazilerinin dağılımında Taşova ilçesi ikinci sırada bulunuyor.8 En büyük geçim kaynağı tarım olan ilçenin yüzölçümünün yaklaşık yüzde 40’ı tarım arazilerinden oluşmakta.9 Doğal olarak, Amasya halkının birincil geçim kaynağı tarım.10
Umutlu köyü de geçimini öncelikli olarak tarımdan sağlıyor. Köylüler buradan yılda iki-üç kez mahsul aldıklarını söylüyorlar:
“Biz 23 Nisan’da mahsulü dikeriz. 29 Ekim’e kadar durur. Biber, patlıcan, domates… Artı buğday, artı ıspanak, marul, soğan ekiyoruz. İkinci mahsulü alıyoruz. Çukurova neyse, bura da öyle. Benim şeftali bahçem var. Altıncı aya kadar çıkar. Antalya ayarı… Amasya’da çıkmayan şeftali burada çıkıyor. İnsanı dik; insan dahi yetişir. Her türlü mahsul var. Antep fıstığı, elma, erik, patlıcan…
Hayvancılık ise, köylünün tarımdan sonraki ikinci ekmek parası… Su, elbette tarım için olduğu kadar hayvancılık içinde hayat demek:
“Hayvanların yayıldığı 350 sığır, mal meramıza kadar gidiyor. Devletse devlet… Biz hayvan yetiştiriyoruz. Su kalmayınca ot büyür mü? Mümkün değil! Pancardan mahsul aldığımız zaman hayvanlar yayılıyor. Yemden de kârımız oluyor. Yarın, bir gün sıcak olduğunda setin üstünde bir damla ot kalmayacak. Şu gördüğünüz yerde (tarlada) su akan yer sete (HES inşaatlarında suyun içine alınacağı kanal) alındığında su namına bir şey kalmayacak… Bizim arazi kullanılmaz hale gelecek… Su olursa, nem olur. Mahsulümüz o kadar iyi olur”
Köylülerin söyledikleri birer varsayım değil; yaşadıkları bölgede deneyimlemek zorunda kalınan şeyler… Taşova’da Yeşilırmak üzerinde Karabük ve Ilıca köyleri arasında 2006’da alınan ÇED Gerekli Değildir kararıyla başlatılan, bugünlerde adı yolsuzluk iddialarıyla gündeme gelen Taşyapı Grubunun yaptığı YavuzHES11,12 sonucunda yöre halkı, HES inşaatının topraklarına çektiği tel örgüler nedeniyle hayvanlarını karşı tarafa geçiremez; topraklarına giremez oldu. Şimdi HES’in yapıldığı Ilıca köyü sakinleri çok pişman; diğer köyleri “Biz ettik; siz etmeyin” diyerek HES’e izin vermemeleri için uyarıyorlar.13
Birbirinden öğrenmek denilen şeyin bir yönü de, olumsuz deneyimlerin başka bir mücadeleyi tetiklemesi. Kendi hayatlarını ve doğayı yeniden ürettikleri yaşam alanlarındaki haklarına set çekilmesi üzerine örgütlenen Umutlu köylüleri şöyle diyorlar:
“Bizlere sorulmadan tarım arazilerimizi gasbedercesine beton yığınları haline getirmek istiyorlar. Tarım alanlarımızı tahrip eden hidroelektrik santrallerine karşı dört köyü temsilen Ziraat Odasının da içinde bulunduğu bir platform oluşturduk. Türkiye’nin 15-20 vilayetine sebze üreten bu topraklarımızda yaşamımızı devam ettirmek istiyoruz. Taşovalı tüm duyarlı insanlara ve kitle örgütlerine çağrımızdır.” (Sonradan Yeşilırmak Çevre Platformuna dönüşecek olan Umutlu HES Platformu kuruluş bildirgesi, Taşova Ziraat Odası, 4 Aralık 2008 14).
HES’E, IRMAKLARIN ÖZELLEŞTİRİLMESİNE DE KARŞIYIZ
Aslında yapılan HES projeleri, tek bir köyü değil; bütün bir havzayı etkiliyor. Bu yüzden Umutlu HES Platformu çağrıyı sadece Umutlu köylülerine değil; tüm Taşova’ya yapmış. Hatta dert sadece “insan” da değil:
“Özünde amacımız sadece Umutlu köyünü savunmak değil. Özelde HES’e, genelde ırmakların özelleştirilmesine karşıyız. Ekolojik dengenin bozulmasına, doğanın bozulmasına karşıyız.”
Görüldüğü gibi saldırı, yaşamın her alanını kapsıyor. Bir köylünün dediği gibi; gerçekten “Sınır tanımıyorlar! Yeter ki girsinler! Zarar vermeyeceğiz diye giriyorlar; orman katlediyorlar.”
* Araş. Gör. ve doktora öğrencisi, ODTÜ, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi,
KAYNAKÇA
1 “Ayakkabı kutusundan HES raporu çıktı!”, Birgün, 21 Aralık 2013
2 Http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/21689/Yolsuzluk_insaat_sektorunu_de_vurabilir.html#
3 http://www.agaogluenerji.com/faaliyet.html
4 http://www.tasova.gen.tr/umutlu-hes-projesine-tepkiler-buyuyor/
5 Yeşilırmak Çevre Platformu üyeleri Fazlı Kuru ve Ramazan Turgut ile görüşme, Eylül 2013, Taşova & Yeşilırmak .Çevre Platformunca hazırlanan “Andıran HES” CD’si.
6 http://www2.dsi.gov.tr/skatablo/Tablo3.htm.
7 Sosyalizm ve Özyönetim, Ütopya Yayınları, 2003, Ankara.
8 Amasya’nın toplam yüz ölçümünün yüzde 44.7’si kullanılmayan arazilerle birlikte tarım arazilerinden oluşmaktadır. Toplam tarım arazilerinin yüzde 15.4’ü ise Taşova’da yer almaktadır., http://amasyatarim.gov.tr/ilimizdetarim/92-lin-tarmsal-yaps.html.
9 Toplam yüz ölçümü 1milyon 52 bin 320 metrekare olan ilçenin 39 bin 437 metrekarelik alanı kullanılmayan araziler de dahil olmak üzere tarım alanıdır. http://www.amasyatarim.gov.tr/ilceler/tosava/95-tasova-tar-ist.html.
10 http://amasya.gov.tr/ekonomik-yapi-kategori.asp?SayfaAltCatId=19
11 http://www.csb.gov.tr/db/amasya/webmenu/webmenu4911.pdf
12 http://www.tasyapi.com/tr/projeler-alt-yapi-projeleri.html
13 Taşova halkından yöredeki HES mücadelesine önderlik eden Yeşilırmak Çevre Platformunun en önemli bileşenlerinden Ziraat Odası Yönetim Kurulu Üyesi Fazlı Kuru ile söyleşi; Eylül 2013, Taşova.
14 http://www.tasova.gen.tr/umutlu-hes-platformu-kuruldu/
Bu yazı evrensel.net adresinden alınmıştır.