100 yıl önce 1914 yılında başlatılan Birinci Dünya Savaşı’nda, yüzyılın katasrofu* yaşandı. Birinci ve İkinci Dünya Savaşı’nda on binlerce insan öldü. Savaşın tetiklenmesine, milliyetçilik ve yabancı düşmanlığı dalgası neden oldu.Tarihten çıkartılan dersler Avrupa Birliği’nin (AB) barış projesi olarak kurulmasını sağladı.
Ancak 2008 yılında yaşanan ekonomik kriz nedeniyle, AB artık bu amacı gerçekleştirecek bir kurum özelliği taşımıyor. Krizin yükünü bankalar, spekülatörler ve zenginler değil, emekçiler, göçmenler, Güneyli halklar taşıyor.
Bu politika sosyal kaosa neden oldu. İşsizlik rekor düzeye ulaştı. 26.5 milyon kişi işsiz kaldı, Güney Avrupa`da genç işsizlerin sayısı %30-57 arası. 120 milyon Avrupalı yoksulluk sınırında veya yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Umutsuzluk ve halkın öfkesi giderek artıyor. Bu durum, nasyonalizm ve yabancı düşmanlığını artırdı. Avrupa Birliği ülkelerinde yapılan seçim sonuçları bu ortaya koyuyor.İsviçre’de 9 Şubat’ta yapılan “İsviçre’de serbest dolaşım” halk oylamasına sunuldu ve halk serbest dolaşıma hayır dedi.
Bu zehir AB halkını barbarlığa götürüyor. Önemli bir güç olan sendikalar, insanların düşünce ve kalbini dayanışmacı bir Avrupa için kazanması gerekir. AB’deki sendikalar bu sorumluluğu yerine getirmekle yükümlü. Temel sosyal haklar.özgür pazar ekonomisinin çıkarlarından daha üstün tutulursa (aynı işte çalışan kadınlar erkeklerden daha az ücret alıyor) Eşit işe eşit ücret ilkesi kabul edilip uygulanırsa, ücret dampingi engellenebilir.
Kitlesel işsizliği büyük ölçüde azaltmak için,Avrupa (Marschall-planı )yatırım planı uygulanmalı. Mevcut sapmalar ancak böyle durdurulur ve sosyal bir Avrupa için yeni umut doğar.