Şirnex’in (Şırnak) Cizir (Cizre) ilçesinde DSİ tarafından Dicle Nehri üzerinde yapılması düşünülen Cizre Barajı ve HES projesi, Dicle Vadisi’nde bulunan onlarca tarihi mekânı yok edecek. Barajda su tutmasının ardından vadide bulunan Fınık Kalesi, Kasrik Boğazı ve harabeleri, Han Mahmut Köprüsü, Bakartal Köprüsü, Asur Kulesi ve Timur Pençeleri’nin yanı sıra onlarca tarihi eser sular altında kalacak.
Sular altında kalacak tarihi mekânlardan birisi de yapımı MS 300’lü yıllara dayandırılan Xendek Kalesi (Bezabde). 1998 yılında GAP projesi kapsamında yapılacak baraj sularının altında kalacak tarihi mekanları gezen arkeolog Guillermo Algaze, yaptığı incelemede kale hakkında önemli bilgilere ulaşmıştı. Algaze göre, Bazabde’nin kalenin Nisêbîn’de (Nusaybin) bulunan Antik Dara kenti gibi ordugâhı andıran mimarisiyle tarihte önemli bir merkez olduğuna işaret ediyor.
Üçüncü büyük kent
Bezabde ile ilgili inceleme yapan bir diğer araştırmacı Yrd. Doç. Dr Adnan Çevik ise, kalenin 4. yy. stratejik konumdaki bir Bizans hudut kalesi olduğunu belirterek, Bezabde yani bilinen adıyla Xendek Kalesi’nin Dicle Nehri kıyısında Amida (Diyarbakır), Cephas (Hasankeyf) ve TellFafan’dan (Tilli/Til) sonra gelen dördüncü büyük kent olduğuna dikkat çekiyor. İslam fethiyle birlikte bir taraftan Bizans’ın bölgeden çıkarılması diğer yandan Sasâni İmparatorluğu’nun yıkılması Dicle’nin hudut olma özelliğini ve dolayısıyla da bu hatta oluşturulan garnizon şehirlerin işlevini yitirmelerine neden oldu. Bu da konumu sebebiyle ordugâh bir şehir olarak tasarlanan Bazabde’nin zaman içerisinde önemini yitirmesine ve yerini güneyindeki antik Karde’ye (Kardu), bırakmasına sebep oldu.
Hendeklerle korunuyor
Hezex (İdil) ilçesine 17 kilometre uzaklıkta bulunan Xendek Kalesi, Dicle Nehri kıyısında yer alıyor. Kalenin surlarla çevrili alanı 440 metre boyunda ve 270 metre eninde. Tipik bir Roma şehri olan kalenin surlarına paralel olarak eskiden suyla dolu hendeklerin olduğu ve Xendek ismini de buradan geldiği ifade ediliyor. Yapım tarihi kesin olmamakla birlikte kalenin şehir halini alması MS 4. yüzyıla denk geldiği kabul ediliyor. Zaman içerisinde doğal afetlerin yanı sıra definecilerin hedefi de olan şehir ve kalenin yıkık duvarları dışında ayakta duran başka bir şey bulunmuyor.