Tarım, sağlık, doğa ve termik santral – Abdulah Aysu

Termik santrallerin çalışmasının öyküsünü bilmeden taraf veya karşı olmak yanlış olur. Bu nedenle bir termik santral nasıl çalışır, enerji üretirken ekolojiye verdiği zarar nedir, ne kadardır, bilelim ki “attığımız taş ürküttüğümüz kurbağaya değiyor mu?” Anlayalım.

Termik santraller kömürle çalışır. Kömür yanar kül oluşur. Küllerin bir kısmı bacadan doğaya yayılır. Küllerin yayıldığı aynı bacadan yanma sonucu gaz da çıkar. Onların doğaya verdiği zararı birazdan anlatacağım.

Bacadan çıkan küllerin ve gazın dışında yanma sonrası küller oluşur. Küller bir sahada depolanır. Buradan depolanan küllerden doğaya ağır metaller yayılır.

TÜİK’in 2012 yılı verilerine göre, termik santrallerde oluşan küllerin ancak yüzde 65’i kül barajlarında depolanabilmektedir. Diğer yüzde 35’i rüzgar ile uçuşarak toprağa, suya, gıda zincirine ve bu yolla da insan vücuduna girmektedir.

Termik santrallerin bacalarından çıkan gazlardan CO2 ve NOX’ler en önemli sera gazlarıdır. NOX’ler CO2’e göre 300 kat daha kuvvetli sera etkisi oluşturur. Yani iklim değişikliğine neden olur, yağış rejimini bozar.

ABD’nin (2008 yılında) Georgia Devlet Mahkemesi CO2 salımını artıracağı gerekçesiyle kömür yakıtlı termik santral yapımının durdurulmasına karar vermiştir.

Lüleburgaz – Hamitabat termik santralinin kurulmasından sonra ilçenin ortalama sıcaklığı yükselmiş, aldığı yağmur ise azalmıştır.

Asit Yağmurları

Termik santrallerin çıkardığı gaz ve küller havada yağmur ile karşılaştığında yeryüzüne normal yağmur değil asit yağmuru olarak geriye döner, tarım üzerinde ciddi olumsuzluklar yaratır.

Tarıma Zararları

Bilindiği gibi yaprakların stomlarından su ve oksijen çıkar, karbondioksit girer. Küller ve gazlar yaprakların stomalarından girerek hücrelere zarar verir.  Bitkilerin gelişmesini engeller. Bitki besin maddelerinin taşındığı iletim borularını tahrip eder. Bitki, terleme olayını kontrol edemez. Bitkide su dengesi bozulduğundan solma ve kuruma başlar. Fotosentezi engeller. Bitki hücreleri küçülür, kloroplastlar parçalanarak yaprak renginde açılmaya neden olur. Bu durum özellikle yaprağı yenen sebzeler için büyük bir olumsuzluktur.

Bitkilerin erkek ve dişi organlarına zarar verir. Dölenme ve meyve tutumunda zorluklar görülür. Elmada meyve tutumunu azaltır, meyve kabuk ve etinde lekelerin oluşmasına neden olur.

Armutta kuru ve mineral maddeler ile C vitaminini azaltır. Meyvede asit, azot ve ağır metal muhteviyatını artırır. Meyveyi tüketenleri ağır metala maruz bırakır.

Bitkilerin direncini düşürür. Zararlı haşere ve mikroorganizma miktarını artırır. Bu da tarım ürünlerinde verim ve kaliteyi olumsuz etkiler. Daha fazla tarım ilacı kullanılmasına yol açar.

Toprağın asiditesini artırır. Toprak çözeltisinde ağır metal miktarı artar. Kurak mevsimde artış daha da artarak bitki kökleri için öldürücü etki yapar.

Termik santral duman (toz, SO2, NOX vb) çıkarır. Duman, bitki stomalarını kapatır. Meyve dökümlerini 2 kat artırır. Meyve iriliğinde küçülme yaşanır. Yaprağı yenen sebzelerde bronzlaşma olur. Verim ve kalite olumsuz etkilenir.

Termik santral aynı zamanda HF (Hidrojen florür) yayar. Hidrojen florürün bünyesindeki fluorit stomadan bitki bünyesine girer. Bitki bünyesindeki Ca ile birleşerek bitkide Ca eksikliğine yol açar.

Meyvede toplam asit miktarını artırarak kaliteyi bozar. Bazı meyvelerin etinde yumuşama yapmasına, zamanından önce olgunlaşmasına ve döküme neden olur. Kısacası, tarım, insan ve doğa sağlığı için durdurulmalıdır.

tarım emekçileri

 

(Özgür Gündem – 28 Kasım 2014 – Abdullah Aysu)

Related Articles

Hakan Deniz
Ağla Küba ağla
Hakan Deniz