Karadenizli bir adam, ailesine sürekli, “hastayum, öleyrum” diyormuş. Fakat ailesinden kimseyi inandıramıyormuş. Hasta adam, ailesini inandıramayınca ölümünden önce hazırlattığı mezar taşına; “Hastayum dedum. İnanmadunuz. Öleyrum dedum. İnanmadunuz. Ne oldi?” diye yazdırmış.
Uzun zamandır tarım örgütleri, “tarım politikaları yanlış”, çiftçi, “maliyetler yüksek, kuraklık var, don kasıp kavuruyor” diyor. Hükümet kabullenmiyordu.
Şimdi Hükümet, Bakanlar Kurulu’nu topladı. TMO’ya 2016 yılına kadar toplamda 4 milyon tonu aşacak olan buğday, arpa, mısır ve pirinci sıfır gümrükle ithal etme yetkisi verdi. Bakanlar Kurulu aldığı bu kararla kabullenmediği kuraklığı bir bakıma tescil etmiş oldu. Yani, sorun ithalatla çözülecek! Bunlar hep tarım ülkesi olan Türkiyeíde yaşanıyor.
Peki, silolarında “Çiftçinin Karagün Dostu” yazan TMO, yeterli alım yapıp stoklasaydı, ithalata gerek kalır mıydı?
Kimyasal gübrelere destek vererek kullanımını teşvik etmek yerine hayvancılık desteklenseydi, tarlalara çiftlik gübresi saçılsaydı, toprağın su tutma ve nemi koruma kapasitesi bu yol arttırılsaydı, kuraklığın zararı bu oranda olur muydu?
Baklagillere teşvik verilseydi, havadaki azot baklagiller kanalıyla toprağa bağlansaydı, nemi korunmuş toprakta bitkilerin yeşil aksamı (boyu) bu kadar cılız kalır mıydı?
Kimyasala dayalı tarım yerine ekolojik tarım metotları uygulansaydı; seli, donu ve kuraklığı bu kadar sık yaşıyor olur muyduk?
Kuraklık sigorta kapsamında da değil. Peki, ne olacak şimdi çiftçinin hali?
Tarım Bakanı Mehdi Eker; “toplam 700 bin üreticiye 2013 yılı içerisinde 18 milyar 300 milyon lira kredi kullandırıldığını, 60 ilde kredi ertelemesi için hazırlıklarının olduğunu” belirtiyor. Güzel. Ertelenecek kredilerin faizi silinecek mi? Üretime devam edebilmesi için çiftçiye hibe sermaye verilecek mi? Belli değil. Çiftçilerin bir de birikmiş elektrik borçları var. Faizleri katlanıyor. O ne olacak?
Mart sonunda yaşanan don olayından fındıktan kayısıya, cevizden elmaya, narenciyeden kiviye kadar pek çok ürün zarar gördü. Bu ürünlerin fiyatı artacak. Kuraklık nedeniyle buğdayın fiyatı da yükselecek. Tüketici ne yapacak?
Tarım sektöründe iklim koşulları iyi olduğunda tarım işçileri iş bulup çalışıyordu. Tarım işçilerine bir destek sağlanacak mı? Sorular daha uzatılabilir…
Kısacası; tarım politikaları duvara toslamış vaziyette! Tarım işçileriyle çiftçileri ve tüketicileri zor günler bekliyor.
Tarım sektörüne destek vermek için Kalkınma, Ekonomi, Gümrük, Çevre, Gıda Bakanlığı müsteşarları ile Hazine Müsteşarı’ndan oluşan Tarımsal Destekleme ve Yönlendirme Kurulu 2014 yılı için bazı destek kalemlerinde kuruş, kuruş artış yaptı. Bazı kalemlerde artış yapmaya bile gerek görmedi. Bu Kurul, tarımdan anlamaz ki. Sadece parayı tanır ve bilir. Sıra tarıma gelince “canlarını al, paralarını alma kuruluna” dönüşür onlar. Bu kurulla tarım gider mi? Destek kararları Kurul’a, tarım politikaları da uluslararası finans kuruluşlarının telkin ve yaptırımlarına terk edilmiş durumda. Tarım Bakanlığı, sektörün örgütleri, Çiftçi Sendikaları kapının dış mandalı konumuna getirilmiş. Tarım böyle gidebilir mi? Çaresiz değiliz. Çare var. Çare, sektördeki örgütlü güçlerden derhal bir Konsey oluşturulmalı. Oluşturulan Konsey hemen toplanmalı. Tarım masaya yatırılmalı. Demokratik ve katılımcı biçimde kararlar alınmalı. Alınan kararlar, zaman geçirilmeden uygulamaya konulmalı. Tarım ancak böyle düzlüğe çıkar. İthalatla değil.