Aylardır beklenen polis kurşunuyla öldürülen Uğur Kurt’un ölümüne ilişkin iddianame bugün 85. Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. Savcı Hasan Yılmaz tarafından hazırlanan iddianamede Kurt ‘un ölümüne ilişkin en önemli delil olarak sayılan sanık polise amirlerin beş kez yaptığı “sıkma” talimatı yok sayıldığı ortaya çıktı. Kurt ailesinin avukatı Aslı Kazan, bu iddianamenin söz konusu sanık polisi koruyup korumaya yönelik olduğunu vurguladı.
Berkin Elvan için 22 Mayıs 2014 tarihinde yapılan anma esnasında Okmeydanı Cemevi’nde, cenaze beklerken polisin açtığı ateş sonucu hayatını kaybeden Uğur Kurt’un ölümüne ilişkin hazırlanan iddianamede İstanbul 85. Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. “Taksirle adam öldürmekten” suçlanan Korkmaz’a amirleri tarafından beş kez “sıkma” talimatının yer almadığı iddianamede, baş müfettişlerden soruşturma izni talep eden yazıyla aynı olması ise dikkat çekti.
POLİS CİNAYETİNE YİNE MEŞRU MÜDAFAA KILIFI!
“DHKP/ C terör örgütü” ifadesiyle başka bir algı yaratılmaya çalışıldığı iddianamede,sanık polisten çok protestocular hedef seçiliyor. İki aracın Çınar Sokak’a girdiği anda hemen karşıdaki Barçın Sokak üzerinden, kimliği belirsiz kişilerce atılan molotofkokteylinin zırhlı aracın ön havalandırma deliği camdan içeriye girdiği ve aracın alev aldığı belirtilen iddianamede şoför mahallinde bulunan V.A. ile yanında olan Ş.K.’nin elleri ve yüzlerinin yandığı, bu arada, Seyhan Sokak’ta bulunan, aralarında C.K.’nin de olduğu dört göstericinin zırhlı araca doğru koşarak taş ve molotofkokteyli atmaya başladıkları iddia ediliyor.
İddianamede, zırhlı aracın arka kapısından inen sanık polis Sezgin Korkmaz ile B.A.’nın “kendilerini korumaya çalıştıkları” ve “üst üste taş ve molotofkokteyli atılmakta olduğu istikamete dönerek” ateş ettikleri işaret edilmesi ise savcının meşru müdafaa kılıfı ısrarcı olduğunu gözler önüne seriyor.
Sanık polis Korkmaz ile elinde molotofkokteyli bulunduğu iddia edilen C.K. isimli protestocu arasında 31 metre olduğu ve Korkmaz’ın sıktığı kurşunun C.K.’in baş hizasından 26 cm yüksekten geçtiği belirtilirken, Korkmaz ile Uğur Kurt ‘un vurulduğu nokta arasında 73,5 metre mesafe olduğu aradaki kot farkının 968 cm olduğu beyan edilmesi ise dikkat çekti. Bu durum iddianamede, “kendisine yahut diğer polislere yönelik, tekrarı büyük olasılık olan saldırıyı bertaraf ederek, yanar vaziyette molotofkokteyli atan şüpheliyi etkisiz hale getirmek için silahla ateş etmesine rağmen hedef aldığı şüpheliye isabet ettiremeyip, aynı istikamette caddenin alt tarafındaki cemevi bahçesinde bulunan ve olaylarla ilgisi bulunmayan Kurt’u vurarak, ölümüne sebebiyet verdiği” şekilde yorumlanıyor.
İddianamede göstericilerin polisleri öldürmek veya yaralamak niyetiyle molotofkokteyli attıkları ileri sürülürken, meslektaşlarını koruduğu iddia edilen polis Korkmaz’a olay yerinde bulunan amirlerinin beş kez “ Sıkma “ talimatında bulunduğuna hiç değinilmiyor.
TAKSİRLE ÖLÜM DEĞİL KASIT İLE ÖLDÜRMEDEN YARGILANMALI
Konuştuğumuz Kurt ailesi avukatı Aslı Kazan ise, bu iddianamenin polisi koruma ve kollama içgüdüyle hazırlandığına dikkat çekti. “Polisin destan yazdığı” inancıyla harekete edildiği için şüpheliyi koruma arayışıyla soruşturmaya başlatıldığını vurgulayan Kazan, “ Bunun için de memur suçlarının görev alanına giren bu soruşturmayı, ısrarla ve inatla Terör Suçları Bürosu Savcısı Hasan Yılmaz yürüttü. Savcılığın bu bürosu TEM şube polis memurlarıyla birlikte mesai yürüttür. Uğur ise TEM Şube polisi Sezgin Korkmaz tarafından vurulduğu göz önüne alınırsa bu savcılıktan çıka çıka ancak böyle aklamaya yönelik bir iddianame çıkar” dedi. Kazan, sanık polise Taksirle ölüme neden olma değil Olası Kast ile ölüme neden olmak’tan yargılanması gerektiğini vurguladı. (ANF)