Cumhurbaşkanı seçilip de evi ayırdıktan sonra yeni yapılan saraya gidip bir hayırlı olsun demek istiyordum! Öyle ya sonuçta saray yeni yapılmıştı ve eksiği gediği çok olurdu! Sınırlı sorumlu bir gazeteci olarak Cumhurbaşkanı’nın oturduğu evin damı aksın, çatısı kaysın istemezdim! Hem giriş katındaki odaların pencereleri hala demirlenmemişti! Maazallah ortalık kötüydü, hırsız mırsız girer Cumhurbaşkanı’nın memleket için hazırladığı önemli plan ve projeleri çalardı!
Örneğin Cumhurbaşkanlığının Suriye planının çalındığını düşünsenize! Allah göstermesin Esad düşmeyecek, işsizlik azalmayacak, 4’üncü yada 5’inci köprü yapılmayacak, binlerce zeytin ağacı kesilmeyecek, öğretmen atamaları yapılmayacak, memleket kurtulmayacaktı! Ya Alevi açılımı? Sanki bu memleket sadece Sünnilerinmiş gibi ikide bir ortaya atılan Alevi açılımları yapılamayacak kendi halkını kapatmaya çalışan iktidar Alevileri açılım maksadıyla açamayacaktı!
Cumhurbaşkanlığı Sosyal Hizmetler Müdürlüğü’nün aşure dağıtacağını duyunca sınırlı sorumlu bir gazeteci olarak soluğu yeni yapılan Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda aldım! Gitmeden önce bir pastaneden 1 kilo kuru pasta ile 2 kilo da yaş pasta almayı ihmal etmedim! Malum ilk kez gidiyordum ve eli boş gitmek olmazdı!
Cemevi cümbüşevi, Müslümanların tek ibadet yeri vardır o da camilerdir, Alisiz Alevi, Ankara’da Cemevine verilecek arsamız yok diyen kişi ve kurumlar kim olursa olsun Aleviler için çok önemli olan Muharrem ayında aşure dağıtıp Alevi açılımından bahsetmelerini çok önemsiyor ve bir sonraki konuşmalarında acaba ne diyecekler, Alevi dedelerine birer baston dağıtıp, din derslerini okullardan alıp kamu kuruluşlarına mı verecekler diye çok merak ediyordum!
Kaldı ki 12 yıllık AKP iktidarında Aleviler için çok önemli hizmetler yapılmış örneğin Tuzluçayır’da yapımı devam eden Cami-Cemevi inşaatıyla birlikte ibadetler birleştirilmişti! Buna göre İmam Ezan okurken Alevi Dedesi Cem yürütebilecek, İmam ya da Alevi Dedesi boş kaldıklarında birbirlerine misafirliğe gidip birlikte çekirdek çitleyip “Ne olacak bu memleketin” hali diye tartışabileceklerdi! Her ne kadar bu durumu Aleviler kabullenmeyip inşaatın durdurulması için mahkemelere başvurmuşsa da Bağımsız Türk Mahkemeleri her zaman olduğu gibi bağımsızlıktan bağımsız kararını vermiş, Cami-Cemevi projesini “Kültürel faaliyet” diye onaylamıştı! Böylece kültürel faaliyet olmasından dolayı Cami-Cemevi avlusunda satranç turnuvaları düzenlenebilecek kim bilir belki de açılışını Satranç Federasyonu yapacaktı!
Lakin beni kötü bir sürpriz bekliyordu! Zira Cumhurbaşkanlığı Muharrem ayı aşure etkinliği Cumhurbaşkanlığı sarayında değil Hacı Bayram Veli Cami avlusunda yapılacaktı! Çaresiz Cumhurbaşkanlığı sarayının önünden Hacı Bayram Veli Camine gitmek üzere ayrıldım! Bu arada kuru pastayı konacak dal bulamadığı için beton yığınları içinde uçuşan kargalara, yaş pastayı da yeni yapılan sarayın kuzey cepheye bakan duvarını zımparalayan ismi lazım değil bir AKP vekiline verdim!
Hacı Bayram Veli Camiine gittiğimde avlu vatandaşlarla doluydu! Alevi olmak bu ülkede “sosyal faaliyet” olarak algılandığı için aşureyi de Cumhurbaşkanlığı “Sosyal” Hizmetler Müdürlüğü dağıtıyordu! Sosyal görev diyerekten Cami avlusuna “Selamın aleyküm” diyerek daldım! Genel Sekreter ve cami avlusundaki cemaat genel olarak bana baktı! Avlunun ortasında yaklaşık 1 ton aşure vardı! Aşure, Cumhurbaşkanı’na ve Türkiye’nin birlik bütünlüğüne dair dualar edilerek dağıtıldı! Kendinden geçen birkaç aşure sever vatandaş “Yaşasın Cumhurbaşkanımız, kahrolsun CHP’nin genel müdürü” diyerek aşureye olan bağlılığını dile getirdi!
Önceki yılların aksine bu kez aşure çok daha özenle yapılmıştı! Büyük kazanların içerisinde sıra sıra dizilen aşurelerin üzerinde birbirinden ilginç meyve ve sebzeler bulunuyordu. Bu sırada aşure kazanlarının üzerinden geçen Türk kuşları gökyüzüne asrın danışmanı Yiğit Bulut’un resmini çizdiler! İlk aşure bolca Hindistan cevizi kullanıldığı için Hindistan Başkonsolosuna verildi!
Aşure dağıtımı Hacı Bayram Veli Cami imamının yaptığı konuşma ile başlamıştı. Orda bulunan devlet erkanın yayınladığı ortak deklarasyon ile sona erdi! Buna göre aşure dağıtımı her ayın dokuzunda, ondokuzunda, yirmi dokuzunda olmak üzere üç kere yapılacak ve oraya gelen vatandaşlara çekilişsiz kurasız dağıtılacaktı! Ayrıca Aleviler için iyi şeyler düşünülmüş, Cemlerde Dedelerin yanında oturan Zakirlere “Devlet Zakirliği” ünvanı verilmesi öngörülmüş, hükümete 12 İmam sayısının 15’e yükseltilmesi için tavsiyede bulunulmuş, Kerbela katliamının Meclis Araştırma Komisyonu tarafından araştırılması için meclise tam yetki verilmesi öngörülmüştü!
Payıma düşen aşureyi alıp oradan uzaklaşmıştım! Bir dahaki aşureyi kim bilir hangi camide hangi cami imamından yiyecektik! Bu iktidar çok iyiydi! Kim bilir belki de son açılımla birlikte cami avlusunda Cem bile yapacaklardı! Daha ne olsundu!