Kelebeklerin efsanesi – Sevcan Yılmaz

Bilir misiniz bazı efsaneler uzun zaman yaşar ve bazen bir insan ömrü bile efsanenin nasıl sonlandığına tanıklık edemez.

Sözüm ona kelebeklerin efsanesi… Hem de ömrüne bir gün biçilmiş kelebeklerin… Kısacık öyküleri olup 54 yıldır yaşayan efsanemiz: MİRABEL KARDEŞLERİMİZ…

25 Kasım’a yaklaşırken Mirabel Kardeşler anlatılır yine yorulmaksızın soluk soluğa… Her kadın görev bilir kız kardeşlerimizi anlatmaya, çünkü bu olay patriarkal sistemin eşitsizliğini yeniden yaratmıştır. Karşımıza çıkıvermiştir. Erkek egemen sistem var olduğu sürece bu eşitsizlik şiddetlenerek yüzümüze çarpacaktır her an.

Hatırlayalım/Hatırlatalım

Dominik Cumhuriyet’in de Rafael Trujillo diktatörlüğü hüküm sürdüğünde, hükümetin adaletsiz yönetimine karşı Clandestina Hareketi kuruldu. Bu hareketin kurucuları Mirabel Kardeşler olarak bilinen; Minevra Argentina, Patria Mercedes ve Maria Teresa. 1960 yılının Haziran ayında başlatılan siyasi özgürlük hareketi kısa süre sonra tüm ülkeye yayıldı. Trujillo diktatörlüğü ülkedeki iki sorundan birini Mirabel Kardeşler olarak hedef göstermekten çekinmeden, kardeşler sürekli hapsedildi.

“Tehlike” olarak görülen üç kız kardeşe, diktatörlük bir son hazırlayarak, 1960 yılının 25 Kasım’ın da onları katletti. Hapishane ziyaretine sevdiklerini görmek için giderken arabadan indirilerek tecavüz edidi. Kardeşlerin ölü bedenleri uçurumun kenarında bulundu. Diktatörlük, bu katledilişi basit bir trafik kazası olarak açıklasa da başarılı olamadı. Bu olaydan bir yıl sonra hükümet düşürüldü.1981’de Latin Amerika Kadın Kurultayı 25 Kasım’ı “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Ve Uluslararası Dayanışma Günü”  olarak kabul etti.  Kardeşlerin mezarı 2000 yılında doğdukları yer olan Salcedo’ da  Ojo de Agua adlı köye taşındı.

Aradan Geçen 54 Yıla Rağmen

Yaşadığımız kapitalist düzen, ataerkil toplum yapısı yaratmış ve kadına yönelik şiddet artan bir ivme ile yoluna devam etmiştir. Her alanda bu şiddeti iliklerimize kadar hissederek yaşamaktayız. Kadına yönelik şiddetin tabloları  hep dudak uçuklatmıştır.

Daha dün: Emine Laval evlilik dışı çocuk sahibi olduğu gerekçesiyle Nijerya’da şeriat mahkemelerince yargılanmıştır. Bugün de ele geçirdikleri yerlerde şeriat kanunlarını uygulayan IŞİD ( ırak Şam İslam Devleti ) denilen eli kanlı caniler, şeriatı yaymayı hedeflemektedirler. Aynı yoz ve faşist düşünce ile gerçek İslam’ı kendilerinin getireceklerini belirterek yanı başımızda halkları katletmektedir. Savaş tarih boyunca en çok çocukları ve biz kadınları mağdur etmiştir. Bugün yanı başımızda kadınlar da katledilirken IŞİD destekçisi T.C. hükümeti de bu katliama ortak olmaktadır. Mirabel Kardeşlerimiz gibi orada da  katledilen Arin’ imiz ve Kader kız kardeşimiz olmuştur.

Kelebeklerin efsane olan yaşamlarına dair paylaştıkları sözleri de anımsayalım :

“Belki de bize en yakın şey ölüm; Fakat bu beni korkutmuyor. Haklı olan her şey için savaşmaya devam edeceğiz.”(1936, Maria Teresa Mirabel)

‘’Bunca acıyla dolu ülkemiz için yapılacak her şeyi yapmak bir mutluluk kaynağı; kollarını kavuşturup oturmak ise çok üzücü.(1926, Minevra  Argentina Mirabel)

“Çocuklarımızın bu yoz ve zalim sistemde yetişmesine izin vermeyeceğiz. Bu sisteme karşı savaşmak zorundayız. Ben kendi adıma her şeyimi vermeye hazırım; gerekirse hayatımı da.”(1924, Patria Mercedes Mirabel)

Biz kadınlar,  her an tacize ve tecavüze uğrayabiliyorken, şiddet mağduru kadın oranı her gün artıyorken, ataerkil sistem karşısında feminist bilinçle örgütlenmek gerekliliğini iyice kavramak durumundayız. Kadın dayanışmasını yükseltmeliyiz. Ve kelebekler gibi rengarenk yaşamlarımızı, bir günde olsa hayatlarımız, dalga dalga yayalım. Eril yaşamın hücrelerine sızalım. Ve biz olalım. Ve hangi dilde konuşursak konuşalım ağzımızda ilk şu söz çıksın:

Mara, Life, Azadi!

 

                                                                  

                                                                                                    

 

Yoruma kapalı