Üniversitelerde son haftalarda devrimci öğrencilere yönelik artan şiddet ve saldırının sonuncu dün Mersin Üniversitesi’nde gerçekleşti.
Geçtiğimiz günlerde Eskişehir Anadolu Üniversitesi, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi ve Uludağ Üniversitesi’nde öğrencilere saldıran ve kendilerine Türkiye Gençlik Birliği adını veren bir grup dün de Mersin Üniversitesi’nde Öğrenci Kolektifleri üyesi Eren Can Aybek’i bıçakladı. MHP’li faşistlerle işbirliği içerisinde gerçekleştirilen saldırıya ilişkin TGB tarafından yapılan açıklamada Öğrenci Kolektifleri, PKK’li grup olarak nitelendirilerek kamuoyunu yanıltıcı bilgiler paylaşılırken; bıçakla yaralanan Kolektif üyesi Eren Can Aybek’in de kendi arkadaşları tarafından fırlatılan bıçakla yaralandığını iddia etti.
Ali İsmail’den Engin Çeber’e hep aynı hikaye
TGB’nin kamuoyunu yanıltmaya yönelik bu açıklamaları, AKP’nin, polisin ve sistemin dilini benimsediğini açıkça ortaya koyarken, yapılan bu açıklama Gezi İsyanı sırasında Eskişehir’de polis ve sivil faşistler tarafından dövülerek öldürülen Ali İsmail Korkmaz’a ilişkin Eskişehir Valisi’nin açıklamalarını akla getirdi. O dönemde Eskişehir Valisi Güngör Azim Tuna, katıldığı bir canlı yayında Ali İsmail Korkmaz’ın dövülmesine ilişkin; “Kendi arkadaşlarına bile zarar verip ‘polis yaptı’ süsüne büründürmeye çalışıyorlar” diye açıklamada bulunmuştu. Ayrıca yine Gezi İsyanı’nda öldürülen Ethem Sarısülük’e ilişkin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in Ethem eylemcilerin attığı taşla öldü” açıklamaları ve işkencede öldürülen Engin Çeber için polislerin “kendisini sandalyeden yere attı, duvardan duvara vurdu” açıklamaları halen hafızalarımızdaki yerini korumaktadır. Tüm bu açıklamalardan yola çıkarak TGB’nin hangi anlayışı referans aldığını kestirmek zor olmasa gerek.
TGB’nin yeni görevi tetikçilik mi?
Öte yandan TGB’nin İşçi Partisi ile olan organik bağı Türkiye kamuoyu tarafından bilinmektedir. İşçi Partisi ve geleneğinin tarihsel olarak karanlık durumunu bilenler bilir. Geçmişe değinmeden son sürece gelmek gerekirse, son Ergenekon tahliyeleri ile birlikte Doğu Perinçek’in açıklamalarına bakarsak AKP- Cemaat kavgasında AKP’nin tetikçiliğini yapabileceğini duyuran Perinçek “Cemaatin inlerine girmeye hazırız” demiş, AKP’nin tam anlamıyla kadrolaşmasıyla sonuçlanan son HSYK seçimleri içinde zaferini ilan ederek; “Türkiye’yi tertiplere sürükleyen Gladyo için, kumpasçılar için HSYK seçimleri tam bir bozgundur” diye açıklamada bulunmuştu. Kobane eylemleriyle birlikte önce kendilerine “Müslüman Gençlik” adını veren grup tarafından İstanbul Üniversitesi’nde başlayan ve devrimci öğrencilere yönelik yürütülen faşizan saldırılar daha sonrasında ülkücü faşistler tarafından sokaklarda da sürdürüldü. Son günlerde ise devrimcilere saldırma görevini TGB üsteleniyor. Tüm bu gelişmeler ele alındığında AKP’nin tetikçiliğini yapma görevi üstlenen İşçi Partisi’nin kendisini yeniden konumlandırma çalışmaları kapsamında, üniversitelerde bu tetikçilik görevini TGB’nin üstlenmesi herkes tarafından malumun ilanı anlamına gelmektedir.