Bakırköy Kadın Cezaevi’ndeki tutukluya getirilen Che afişi, ‘aile üyesi olmadığı için’ verilmedi. Kâğıt maskeye de “Değişik kimliğe bürünmek için kullanabilir” denilerek el konuldu
Bakırköy Kadın Cezaevi’nde tutuklu bulunan Sultan Işıklı’ya, arkadaşları tarafından gönderilen bir kâğıt maske, Che Guevara afişi, Yılmaz Güney ve şair Hasan Hüseyin Korkmazgil’in fotoğraflarının bulunduğu kartpostallar sakıncalı bulundu. Cezaevi idaresi, ipçikle kulağa geçirilen kağıt maskeyi “Hükümlü kimliğini gizlemek için ya da değişik kimliğe bürünmek için kullanılabilir” diye yasaklarken, Che’nin afişine ve bir konser fotoğrafına ise “Ancak aile fertlerine ait olanlar içeri sokulabilir” diye el koydu.
Radikal’den İsmail Saymaz’ın haberine göre; DHKP-C adına eylemlere katıldığı iddiasıyla tutuklanarak, Bakırköy Kadın Cezaevi’ne konan 24 yaşındaki Sultan Işıklı’ya, geçen yıl 18 Eylül’de bir grup arkadaşı tarafından hediye gönderildi. PTT kanalıyla gönderilen zarfa cezaevi idaresi el koydu. Yapılan incelemede, zarftan şunlar çıktı: Bir arkadaş grubunu gösteren fotoğraf, iki adet ‘kafaya geçirilmeye yarar lastik ipçikle yapılmış, göz kısımları oyulmuş, yüze takılmaya yarar maske’, İdil Kültür Merkezi’nin tiyatro, fotoğraf ve sinema çalışmalarını gösteren takvim, Che Guevara afişi, üzerinde Yılmaz Güney ve şair Hasan Hüseyin Korkmazgil’in resmi ve şiiri olan birer kartpostal, Bakırköy Adliyesi önünde konserde çekilmiş ve TAYAD standının görüldüğü fotoğraflar…
Kâğıt maskeyle gizlenebilirmiş
Cezaevi İdare ve Gözlem Kurulu; maske, fotoğraf, kartpostal, afiş ve takvimin Işıklı’ya verilmemesini kararlaştırdı. Işıklı karara itiraz etti. Bakırköy İnfaz Hâkimliği, 12 Şubat 2014’te yaptığı değerlendirmede, Işıklı’nın itirazını reddetti. Kararda; yönetmeliğe göre, kişinin ancak aile fertlerinin resimlerini bulundurabileceği belirtilerek, ‘kime ait oldukları bilinmeyen A4 ebadındaki resimler’ ile Che Guevara’nın afişi ve konser fotoğrafının bu kapsama girdiği savunuldu. Kararda, “Kendi ailesine ait olmadığından verilmemesinde hukuka aykırı bir yön olmadığı” ileri sürüldü. Yılmaz Güney ve Hasan Hüseyin Korkmazgil’in fotoğrafları ve bir şiirinin bulunduğu kartpostalların sakınca oluşturabileceği, kâğıt maskenin ise “Hükümlünün kimliğini gizlemek için ya da değişik bir kimliğe bürünmek için kullanılabileceği” iddia edildi.
Kararı Radikal’e gönderen Sultan Işıklı, yazdığı mektupta uygulamayı eleştirdi. Cezaevinde Korkmazgil’in kitaplarını okumak mümkün olduğu halde kartpostalının yasaklanmasına anlam veremediklerini kaydetti. “Kim oldukları belli değil” denilerek, şahsi fotoğraflara yasak konduğunu ifade eden Işıklı, “Tuhaf olan şu ki, hem kim olduklarını bilmiyorlar, hem de ailem olmadığına karar verip resimlerimi vermiyorlar. Tüm ailemle ne zaman , nasıl tanıştılar, belirsiz! Keyfilik bu ya, aile ve arkadaş fotoğrafı yasak değilken ve hapishanede fotoğraf çektirebiliyorken, resimler verilmiyor” diye yazdı. Işıklı kâğıt maske yasağına ilişkin, “Yüksek güvenlikli hapishaneden kaçabilirmişiz! Maskeyle neler yapabilirmişiz de haberimiz yokmuş” dedi.
Tekirdağ’da zorla koğuş değişikliği
Bu arada, Tekirdağ 2 No’lu F Tipi Cezaevi’nden mektup gönderen Mesut Yavuz adlı tutuklu da cezaevinde uğradıkları hak ihlallerini yazdı. Mektupta yer verilen bilgiye göre, Sergen Solak’ın Mesut Yavuz’un hücresine geçme talebini geri çeviren idare, geçen 20 Şubat’ta istemediği halde Yavuz’u zorla Solak’ın hücresine taşıdı. Mektupta, “Yavuz, tam tersi işlem yapılarak, hapishanenin en ücra köşesindeki Solak’ın yanına zorla götürüldü” deniliyor. Zorla yer değişikliği sırasında iki sandalye ve bir masa kırılınca Yavuz hakkında ‘kamu malına zarar’ suçundan altı yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı.