Soma gerçekleri: Göz göre göre gelen katliam

 

Soma Ertuğrul kürkçü1

HDP Eş Genel Başkanı Ertuğrul Kürkçü 18 Mayıs Pazar günü hem ÇHD’li avukatlar ve oluşturulan kriz masasıyla dayanışmak hem de katledilen işçilerin ailelerine taziyede bulunmak için ikinci defa Soma’ya gitti.

Kürkçü, ÇHD’li avukatlar ve kriz masasıyla yaptığı görüşmelerin ardından maden faciasında katledilen 12 işçinin yaşadığı yer olan Kınık’ın Elmadere Köyü’ne taziye ziyaretinde bulundu. Taziyede pek çok maden işçisi ve işçi yakını Soma Maden Ocağı’ndaki çalışma koşullarından, kazanın “geliyorum” demesine kadar birçok ihmale değindi.

Haberli ‘denetim’

Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü öncelikle kendisi de bir maden işçisi olan ve kardeşini maden faciasında kaybetmiş olan Sezai Yıldırım ile görüştü. Yıldırım, 3 kardeş olarak 10 yıldır aynı şirkette çalıştıklarını söyledi. Aldıkları ücretin normalde 1500 lira olduğunu ve madene 30 gün gitmedikleri takdirde gitmedikleri gün başına 150 lira para kesildiğini söyleyen Yıldırım, maden işletmesinde iş güvenliğinin bulunmadığına da değindi.

Maden işçisi Yıldırım, madeni denetleyecek olan müfettişlerin bir ay öncesinden madene gelerek yetkilileri uyardığını ve onlar gelmeden önce madende gerekli hazırlıkların yapıldığını, müfettişlerin işçilerin çalıştığı bölgeye dahi inmeden maden denetimini onayladığını söyledi.

“Soma kömürü devletin elinde”

Maden ocağında çalışan işçilerin çoğunluğu facianın sorumluluğunun yalnızca özel şirkette olmadığını söylüyor. Soma maden işletmesinde çıkan kömürün neredeyse tamamının devlet tarafından alındığı, dolayısıyla söz konusu maden ocağının aynı zamanda ‘devletin ocağı’ olduğu söyleniyor.

soma ertuğrul kürkçü“Yaşam odası görmedik, yeterli maske yoktu”

Madenden sağ kurtulan veya facia olduğu sırada orada bulanmayan maden işçilerinin çoğu yıllardır madende bir yaşam odasına rastlamadıklarını belirtiyorlar. Sezai Yıldırım, maske verilen işçilere maskelerin nasıl kullanılacağının dahi öğretilmediğini söylüyor.

Sağ kurtulan işçilerden Serhat Yıldırım da maden ocağında yeteri kadar maskenin olmadığını, facia gerçekleştikten sonra yüzlerce maskenin maden ocağının içine taşındığını gördüğünü belirtiyor. İşçiler aynı zamanda madende devamlı olarak toz ve dumanın olduğunu, bundan dolayı solunum yollarından rahatsızlanan işçilerin olduğunu belirtiyorlar.

Sendika ‘şirketi’

Şehrin neredeyse tamamında olduğu gibi Kınık’ın Elmadere Köyü’nde de özellikle işçiler ve yakınlarından yetkili sendika olan Maden-İş’e öfke büyük. İşçiler sendika seçimlerinde oy kullanmadıklarını, sendika temsilcilerinin yukarıdan belirlendiğini, sendikanın işçilerin şikâyetleriyle hiçbir şekilde ilgilenmediğini ve sendikanın şirketle ‘ortak’ çalıştığını, sendikada muhalefet olmak isteyen işçilerin bir gün içerisinde işten çıkışlarının verildiğini belirtiyorlar.

“Belediye başkanı ortada yok”

Elmadere Köyü aynı zamanda AKP’li Kınık Belediye Başkanı ve Soma Belediye Başkanı’nın facia olduğu günden beri köye uğramadığını söylüyorlar. Bu sırada işçilerden Sezai Yıldırım belediye başkanını şehirde gördüklerinde kendisine “size 12 oy 12 cenaze verdik” dediklerini söyledi.

“Çıkan cenazeler saklanıyor”

Ailelere kaybettikleri yakınlarının farklı şehirlerdeki hastanelere gittiğinin söylendiği de köylüler tarafından Ertuğrul Kürkçü’ye anlatılan bir başka konu. Sezai Yıldırım kardeşinin cenazesini Balıkesir’e defnedilmek üzereyken bulduğunu ve köyüne getirdiğini belirtiyor. Yakınlarını takip edemeyen ailelerin cenazelerini halen bulamadığı belirtiliyor. Aynı zamanda tam olarak tanınmayan cenazelerin farklı kişilere verilebildiği de söyleniyor.

“Yer üstünde öldü gösteriliyorlar”

İşçiler, “ölen işçilerin solunum maskesiyle çıkarılarak canlı gibi gösterildiği” iddiasını doğruluyorlar. Bunun nedeninin hem ölmüş işçileri basına yaralı gibi göstermek, hem de işverenlerin bu şekilde daha az tazminat ödemesini sağlamak olduğunu düşünüyorlar. İşçinin hayatını yer altında kaybettiğinde daha fazla, dışarıda (yani hastanede ve ya ambulansta) kaybettiğinde ise daha az tazminat talep edebildiğini belirtiyorlar.

“İşçiler işe çağırılıyor”

Bu sırada sağ kurtulan veya facia sırasında madende olmayan işçilerin yeniden işe çağırıldığı haberleri de yayılıyor. Civar köylerde, ölen işçilerin yakınlarından maden ocağında çalışmak için öncelik bekleyenlerin dahi olduğu söyleniyor.

“Taşeronlar dayı başları”

İşçiler, şirkette ‘taşeron olmadığı’ iddiasını kesin bir dille yalanlıyor. Dayı başları ismi verilen taşeronların toplu bir şekilde maden ocağına işçi götürdüğü ve götürdüğü işçi başına komisyon aldığı söyleniyor. Dayı başlarının bulduğu işçilerin yevmiyesinden, ustadan 5 lira, yedekten 10 lira, düz işçiden 15 lira kesintiler yapıldığı söyleniyor. Bu dayı başlarının da şirkette çalışıyor gibi gösterildiğini, ancak onların saat 11-12 sularında bir saat kadar madene inip çıktıklarını gözlemlediklerini belirtiyorlar.

“Kapasitenin üstünde kömür taşınıyor”

 İşçiler vardiya amirlerinin birbirlerinden daha fazla ikramiye almak için işçilere daha fazla kömür çıkarmaları için baskı yaptıklarını, yeteri kadar kömür çıkarmayan işçilerin işlerine son verildiğini söylüyorlar.

“Acil çıkış bandıyla kömür taşınıyordu”

Taşıma bandıyla sağ kurtulan Serhat Yıldırım, son bir aydır işçileri çıkarmak için kullanılan çıkış bandının daha fazla kömür çıkarmak için kullanıldığını belirtiyor. Bu nedenle çoğu işçinin binlerce metrelik yolu yürüyerek çıktığını söylüyor. Siyasihaber.org/Soma (Fırat Can Kalyon)

 

 

 

 

 

Yoruma kapalı