Liberal aklın örgüt düşmanlığı – Karaşınlar

İki tane gözün varsa senin,
Binlerce gözü var partinin…
[Brecht]

Liberalizm dili, halk, vatandaş, yurttaş diyerek ezilenlerin ve mazlumların dilini, dinini, inancını, kültürünü “eşitlik” mertebesinde çözdüğünü ileri sürer. Ama devlet ne zaman bir yönetememe krizine girse bu çözdüğünü iddia ettiği sorunları kadim devletin bekası için yeniden körükler. Demek ki asli olan bir çözüm değil üstünü örtme işidir. Bu kimliklerin üzerini kimi zaman bir dizi asimilasyondan geçirerek, kimi zaman da burjuva hukukun içerikleriyle örter devlet.

Devrimciler ise bunun tersini yapar, ne kendi kimliğini ne de ezilenin kimliğini gizler. Bunu gizlemeye çalışmak ilk elden egemen söylemin kodlarını kabul etmeyi beraberinde getirir. Kürdün ve onun politik örgütünü dile almadan “Kobanê halklarının yanındayız” anonimleştirmesi liberalizmdir. Kürt ile Türk’ün yan yana zalim devlete karşı savaşamayacağının ön kabulüdür. Devrimciler; ezen ulus-devlet şovenizmine karşı, ezilenin kimliğini ve varsa politik temsiliyetini vurgulayarak, o kimliği mücadele adına popüler kılmak zorundadır. Tek politik dil budur, diğeri geçmişe gömülü ya da geleceğe havaleli, ama şimdi’de olan kimliğe ve çelişkiye dokunmayan “sol kültür” ticaretidir.

Bu minval’de Kobanê Kürt’tür ve onun politik temsilcisinin bayrağı altında zalime karşı savaşan halklar vardır. Onun politik temsilcisiyle zalime karşı yan yana savaşan enternasyonalist devrimciliği yerine getiren hem yerel örgütler hem de Türkiye devrimci ve sosyalist hareketinden örgütler vardır.

Suphi Nejat [Paramaz] Yoldaş Kobanê’de şehit düştüğünde; O’nun şimdiki politik temsiliyetini/iradesini örten “liberal bir sol kültür” geçmişi ve geleceğine başvuran yazılar ve paylaşımlara yer verildi.

Mustafa Suphi’den, Ethem Nejat ve Niyazi Ağırnaslı ile ilişkilendirilen enternasyonalist devrimci kimlik Paramaz Yoldaş’ın nezdinde, şimdinin zaman ve mekânından koparılarak aktarılmıştır. Şimdide düşen devrimci Paramaz yoldaşın varlığı bir gelenek olarak elbette Türkiye devrimci hareketinin devamı; ancak politik varlığı ile MLKP’nin kendisidir. Burada özneyi hasıraltı eden her tür yaklaşımın varlığı aynı zamanda devrimci pratik politikanın sürdürücüsü olan özneyi de bir tarafa bırakıyor anlamı taşıyacaktır.

Paramaz yoldaşın naçizane bedeni, politik öznesinin yani MLKP’nin varlığında anlam kazanmış; bireysel bir “devrimcilik” mottosu bu bağlam içerisinde erimiştir. Sibel Yalçın’ın ve destanının varlığını ilk elden politize eden ve devrimci kılan nokta, Sibel komutanın Cephe üzerinden varlığıdır. “Bireysel devrimcilik” gibi bir tanımlama eğer lügatımızda yoksa burada işaret edilecek olan özün kendisi örgüt ya da partidir! TKP mirası üzerinden 71’kopuşunun asli unsurlarından birisinin geleneği olarak vücut bulan MLKP, Paramaz yoldaşın kolektifi, Kobanê ise coğrafyasıdır! Paramaz yoldaş örgütlü mücadelenin varlığında, Marksist devrimci pratik politikanın bayrağını enternasyonalist bir dayanışmanın tam da ortasına dikmiştir; tıpkı Serkan gibi…

Bu gün sol liberal kalemlerin ısrarla, Kürt halkı yerine Kobanê halkı demeye çalışması ile Paramaz yoldaşın örgütünden bağımsız olarak kodlanmaya çalışılması aynı “yoksun”luktan kaynaklanmak, devletlûnun faşist karakteri bu bağlam içerisinde likidize edilmeye çalışılmaktadır. Davutoğlu’nun yapmış olduğu konuşmalarda ısrarla “Kobanê’nin Türkiye’deki barış süreci ile ne ilgisi var” kurgusu ile liberallerin Paramaz yoldaşı örgütünden bağımsız ifadelendirmeleri aynı “dil”lden beslenmektedir.

Bir isyanın ve direnişin politik örgütlü hali liberal sol söylem tarafından reddedilmektedir. Paramaz yoldaşla, Gezi ayaklanması arasında kurulmaya çalışılan “anakronik” ilişki, yoldaş’ın şimdi’deki örgütlü haline nüfuz ettirmemek hem isyanı kültür alanına atmakta hem de örgütsüzlüğü ilan etmektir. İsyanı ya da direnişi sol kültür adına “anonimliştirerek” bireyleri devrimciliğe, isyana seferber edeceğini düşünen bu akıl, devrimciliği “çokluk” adına örgütleyebileceğini sanmaktadır. Sol kültürcülüğün “bir tek Ahmet Kaya yeter”, “Ahmet Kaya Partisi” gibi ya da “bir tek Grup Yorum yeter” naiflikleri, Ahmet Kaya’yı Kürt kimliğinden, Yorum’uda politik öznesinden koparır. Kürt kimliğinden ve Kürt özgürlük hareketinden koparılmış bir Ahmet Kaya “sanat seviciliğini” yeri geldiği zaman AKP’de mülk edinmekten geri durmaz. Ya da devleti yıkmaya örgütlü bir Deniz’i THKO’dan ayırmak, Deniz’in mirasını ulusalcılığa terk etmeyi doğurur.

Gezi ayaklanmasının verili halinde anlam ifade eden “çoklu kimlik”liğin, hala devam ettiğini düşünmek ilk elden örgüt karşında bireyi kodlamaktır. “Kobanê halkları” derken hala “çokluk” halinin var olduğu naifliği, Kürd’ü ve YPG’yi yok hükmünde görür. Zalim devletle ezilen mazlum halk arasındaki çelişkinin devrimci tarzlarda sürdürülebilmesi ancak politik örgüt dolayımıyla mümkündür. Halkların devrime giden yolu politik örgütten geçer. Henüz bunun aksini gösteren bir örnek yaşanmamıştır. Tüm isyanlar devletler tarafından “yenilgiye” uğratılmıştır. Ayakta kalan tek isyan hala Kürt isyanı’dır. Eğer bir gerçekliği ifade etmek gerekiyorsa “Gezi ayaklanması” yenilmiştir. Bu bize ne kazandırdığından bağımsız bir gerçekliktir. Gezi İsyanı’yla şimdiki gerçeklik arasında bir analoji kurulacaksa bu ancak politik örgütlerin dolayımından geçirilerek yapılmak zorundadır. Paramaz yoldaş bedenini ve aklını bu yoldan geçirmiştir… Derdimiz eğer pratik politikada kalmak ve devrimcilikte ısrarsa… “Paramaz Yoldaş Öldü, Yaşaşın Devrim, Yaşaşın Partisi MLKP!”

Yoruma kapalı