Bunlar alçak. Her zaman öldürdüklerinde, işkencelerinde bu kelimeler yuvarlanıyor ağzımdan. Kızılderililerin yaptıkları savaş dansı gibi, bir işe yaramadığını ben de biliyorum ama söylemeden edemiyorum, Bunlar Alçak…
Sonra ‘Alçak’lar neden alçak diye düşünmeye çalışıyorum. Nasıl yaşıyor alçaklar? Nasıl kendilerini kandırıyorlar ya da gerçekten kandırıyorlar mı? Elindeki silahı düzeltip, amirlerinin bellettiği gibi, başlarına doğru nişan aldığında ve bunu başardığında dönüp arkadaşlarıyla birbirlerini mi kutluyorlar ya da bir işkenceci mesaisinden hemen sonra eve gidip ellerini yıkadığında yaptıklarının oradan akıp gittiğini mi düşünüyor? Ne anlatıyor karısına mesela. Bugün birisi vardı bir türlü çözülmedi uğraştırdı durdu bizi diye küfür mü ediyor? Yoksa onlar, evlerinde hiç küfür etmez mi? Ellerinde kan izleri ekmeğe bulaşmıyor mu acaba, en azından kokusu sinmiyor mudur? Ne kadar yıkasan bile çıkmayan bir kokudur diye düşünüyorum. Daha doğrusu eminim çünkü bir ‘Alçak’ öldürmeye başladığında mutlaka bunu devamı geliyor. Sürüye dalmış kurt gibi kan tutuyor, kendini alamıyor.
Çok zaman onlarla ilgili film yapmak istedim. Bütün yukardaki soruları sormak istiyordum. Endenozya da ki katliamları anlatan müthiş bir belgesel vardı. Act of killing- Öldürme eylemi- Dünyanın en büyük katliamlarını yapanlar, hala kendilerini kahraman sananlar, o kadar kolay ve rahat anlatıyorlardı ki. Merak ediyorum hepsi öyle mi? Yoksa dünyanın en büyük katliamlarından birini yapan, Komünistleri, ayrılıkçıları temizleyen Endonezya alçaklarına mı özgü bu? Sıradan işkencecilere, katillere sormak istiyorum, nasıl bir şey alçak olmak?
Bir de yukarısı var. Alçaklar ellerindeki kağıtları toplayıp yeniden dağıtıyor. Bir Amerikan filmi seyrediyoruz. Adam cezaevinden eski askerleri, ajanları gizli bir görev için dışarı çıkarır… Öte yandan tesadüf bu ya, HDP’ye ırkçı, faşist saldırılar düzenleniyor. Arkasında kim mi var? Bu ülkede, arkasında devlet olmayan hiç bir faşist eylem olmamıştır. 6-7 eylül olaylarından, Maraş’a, Çorum’a, Hrant’a, daha yüzlerce sayabilirim. HDP’ye saldırılar ile Kürt halkını rehin almak istiyorlar. AKP’nin sanki kendi iradesi dışında gelişen bu saldırılar ile ‘Ben olmazsam barış olmaz bak!’ hamlesi bu. Kokmuş iktidarının son hamlelerinden biri.
Gezi-Hewsel bahçeleri direnişini kırma hamlesi aynı zamanda. Siz dağıtın kağıtları, biz bozarız nasıl olsa. Yani söz ayrıştırır, eylem birleştirir.
Bunlar Alçak ama yetmiyor böyle demek.
İşçi lideri Joe Hill, idamı sırasında demişti. ‘Yas tutmayın örgütlenin.’
Bu yazı Özgür Gündem Gazetesi’nin 13 Mart tarihli sayısında yayınlanmıştır.