KCK Yürütme Konseyi Kobanê ile dayanışma eylemlerinde bulunanlara yönelik devlet şiddeti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son günlerdeki açıklamalarına sert tepki göstererek yazılı bir açıklama yaptı; KCK’nin açıklaması şöyle:
“Türkiye ve Kürdistan önemli ve kritik bir süreçten geçmektedir. Türk devleti, Kürt sorununun çözümü ve Türkiye’nin demokratikleşmesi için ya köklü bir zihniyet değişikliğine gidecek, ya da bunun için mücadele Türkiye’de ve Kürdistan’da, hayatın her alanında artarak daha güçlü biçimde gelişecektir. AKP yetkililerinin ve Erdoğan’ın zihniyeti ve kullandığı üslup, müzakere ve çözümden uzaktır. Sürekli saldırı ve tehdit üslubunu kullanmakta, her fırsata Kürt düşmanlığını yapmaktadır. AKP, halklarımıza bir kez daha 90’lı yılların baskı ve şiddet politikalarını dayatmaktadır. Kobani’deki direnişi sahiplenme ekseninde Türkiye ve Kürdistan’da halklarımızın gösterdiği direniş karşısında son günlerde onlarca insanın polis kurşunlarıyla katledilmesi bunu açıkça göstermektedir.
İnsanların polis kurşunuyla acımasızca öldürüldüğü, darp edildiği ve yaralandığı başka bir ülke olsaydı hükümetler derhal istifa etmek durumunda kalırdı. AKP hükümeti ise istifa etmek şurada kalsın, her gün yeni bir pişkinlik göstererek daha fazla güvenlik tedbirleri, daha çok öldürme, gözaltı ve operasyon kararını almaktadır. Devlet güçlerinin saldırıları sonucu yaşamını yitirenler karşısında en ufak bir tepki göstermeyip, demokratik direnme hakkını kullanan herkesi terörist ilan etmektedir. Bunun anlamı baskıya, şiddete ve haksızlığa karşı çıkan ve direnerek hak mücadelesini veren her kim olursa olsun, ölümü hak etmiş; öldürülürsünüz demektir.
AKP, faşizan ve totaliter zihniyetinden ısrar edip, bundan taviz vermemektedir. Bu nedenledir ki, çatışmasızlık sürecini doğru değerlendirmemiştir. Kürt sorunun çözümü, Türkiye’nin demokratikleşmesi ve çözüm süreci adına somut hiçbir adım atmamıştır. Sadece demagoji yapmaktadır. Tüm çabası kamuoyunda algı yaratmak üzerinden süreci idare etmek olmuştur.
Direnen halklarımız, devrimciler, demokratlar ve Kürt halkının dostları AKP’nin bu sindirme ve teslim alma politikalarına karşı elbette direnişlerini sürdürecektir. Polis ve emniyet güçleri haksız ve keyfiyetçi biçimde hiç kimseyi gözaltına alamamalıdır. Her gözaltı direniş gerekçesi olarak görülmeli, AKP’nin bu zorba yönelimlerine karşı meşru ve demokratik tepkiler daha da yükseltilmelidir.
AKP devleti ve Erdoğan nasıl halen Kobani’deki gelişmelerin çözüm süreciyle olan doğrudan ilişkisini görmezden gelebilir, ya da bilemez? Kobani’deki gelişmeler, Kürt sorununun çözümü ve sürecin yönünü kesinlikle belirleyen niteliktedir. Bu vicdani, ahlaki, insani, sosyolojik, kimlik ve akrabalık bağları itibariyle de böyledir. Kürt halkı ve dostları elbette ki Kobani’deki gelişmeleri, İŞİD faşizminin saldırılarını ve buna karşı Kobani halkının fedai ruhla gösterdiği kahramanca direnişi görecek, izleyecek ve tepkisini yüksek düzeyde ortaya koyacaktır. Kürtlerden tepkisiz kalmalarını istemek, köleliğin de ötesinde insanlığından ve kimliğinden vazgeçmelerini istemek demektir. Bu Kürtlere ve direnen dostlarına büyük bir haksızlık ve hakarettir.
Kürtler ve dostları, Kobani’deki direnişi kendi direnişleri olarak görüp onurlu mücadelelerinden hiçbir taviz vermeden direnmeye devam edecektir. İŞİD faşist güçlerinin saldırıları sürdükçe, direniş daha da büyüyecek ve kesintisiz olarak geliştirecektir. Çünkü bu hem bir görev hem meşru direnme hakkı hem de bir onur mücadelesidir. Hiçbir güç Kürt halkının geliştirdiği bu soylu direnme hakkı ve mücadelesinin önünde duramaz. Kürtlerin sevinçleri, acıları, umutları ve sorumlulukları kendilerine zorla dayatılan sömürgeci sınırlara hapsedilemez. Kürtler bu sömürgeci sınır duvarlarını kendi beyinlerinde ve yüreklerinde çoktan yıkmış, varlıklarını korumak ve özgürlüklerini gerçekleştirmek için yekvücut birleşmiş ve bütünleşmiştir. AKP devleti, istese de istemese de gerçek budur. AKP, sadece gerçeğe saygı gereği bile olsa, artık Kürt düşmanlığından vazgeçip Rojava’daki halkımızın demokratik irade ve statüsüne saygı göstermek durumundadır. Aksi durumda ne çözüm süreci gelişebilir, ne de halkımız direnişten vazgeçer. Kobani bu kadar önemlidir.” (ANF)