Gülfer Akkaya
Mekân yine Dersim. Ülkeyi yönetmek yerine, ülke sorunlarını çarpıtarak idare etmeye çalışan, esasta iktidardaki gün sayısını arttırmayı hedefleyen, marifeti kendinden ufak başbakanı Dersim’e gidip Alevilerin derdini kökten çözdü ya… Sonra faşist Devlet Bahçeli’ye seslendi üst perdeden. Ben gittim, hadi sen de gitsene!
Alevi toplumunun katilleri olanlar bir kere daha Alevi sevicilikte yarışıyor. Faşist MHP’den, faşist AKP’ye dek aralarında yarışarak, hadi bakalım sen de yap da görelim “ciddiyetindeki” siyasi yaklaşımlarla Alevi toplumuna karşı aralıksız nefret suçları işliyorlar.
Mekân yine Dersim. Ülkeyi yönetmek yerine, ülke sorunlarını çarpıtarak idare etmeye çalışan, esasta iktidardaki gün sayısını arttırmayı hedefleyen, marifeti kendinden ufak başbakanı Dersim’e gidip Alevilerin derdini kökten çözdü ya… Sonra faşist Devlet Bahçeli’ye seslendi üst perdeden. Ben gittim, hadi sen de gitsene!
İki “cesur yürek” faşist, yanlarında binlerce asker, polis, keskin nişancılarla girdiler Dersim’e hep olduğu gibi. Başka türlüsünü görmedik zaten. Dersimliyle konuşma adı altında Dersimlilere saldırdılar. Üniversite ve valilik arasında geçen “Alevi Açılımı” soslu ziyarette Davutoğlu inkârcı, asimilasyoncu ve imhacı geçmişinden beslenen kadim düşmanlığını başbakan maskesiyle yüzümüze yüzümüze söyledi. Üstelik kendilerinin nasıl ezilip, incitildiğini içerlene içerlene anlatarak. Acılarımız aynı diyerek…
Biri de çıkıp demedi ki bizim acılarımızın sebebi sizsiniz, sizin tek tipçi, asimilasyoncu, inkârcı, imhacı politikalarınız. Katillerimiz temsil ettiğiniz çizginin sahipleri ve sürdürücüleri olan sizlersiniz. İşte Sivas Katliamı. Katiller sizin partinizde! Demedi.
Başbakanın kardeşlik laflarını esip, üfürdüğü salonda Aleviler de vardı. Hepsi de o rüzgârın etkisindeydi yazık ki… Birliktelik palavralarını dinlemeye gitmişlerdi oraya, susmaya gitmişlerdi.
Önce katillerinin çağrısına olumlu yanıt verdiler. Sonra “Alevi Açılımı” soslu orta oyununa seyirci olarak katıldılar. Bir salon dolusu erkektiler, sustular. Dinlediler. Alkışladılar. Oyun bitince uğurladılar oyuncuyu.
Bildiğimiz o pis sırıtış, oyunun sonunda daha belirginleşmişti.
İçimiz yandı. Hem kendimize hem bu hale düşenlerimize.
Düşmanın yaptığı neyse, dostun bir gülü yaralar bizi hâlâ. Yer Sivas ya da Dersim olmuş, fark etmez.
• • •
Daha Alevilik konusunda olumlu bir tek adım atmamış, açılım adı altında Alevileri oyalayan 12 yıllık hükümet AKP’ye ve onun bitmek bilmez yalan vaatlerine her defasında “ikna” olmak, yoluna koyulmak Alevi toplumunun içindeki kimi kesimler için neredeyse alışkanlık oldu.
Yazık ki Aleviliği asimile etmeye hizmet eden çokça eylemin, oluşumun içinde Alevi toplumunun önde gelenlerini artarak görüyoruz.
Bir bakıyorsunuz dedeler AKP öncülüğü ve sponsorluğunda hacca gidiyor. Yetmezmiş gibi 12 İmam Oruçları’nda Muaviye’yi sahiplenenlerle “iftar açıyor” ki Alevilikte iftar yok. Kimileri AKP’nin açılım adı atında içeriği Aleviliğe karşı sistematik saldırılardan oluşan “Alevi Çalıştayları”na koşarak katılıyor. Daha önemlisi en ufak bir kazanımın olmadığı 12 yıla aldırmadan artan sayıda erkek kişi AKP’nin tüm çağırılarına katılmaktan beis görmüyor.
Alevilik karşıtı etkinliklere katılanlar katılmakla da kalmıyorlar, kamuoyunu bu anlamda olumlu etkilemek için medyada, Alevi toplumu içinde AKP ve onun politikalarının propagandasını yapıyorlar. Neden? AKP bu tezgâhları yaklaşan genel seçimleri gözeterek yapıyor. İktidarda kalması için Alevilerin de oylarına ihtiyacı var. Bir yandan kültürel-inançsal asimilasyon yapıyor, diğer yandan Alevilerden beslenerek iktidarını sağlamlaştırmak istiyor.
Aleviliğe dönük yeni saldırı dalgasının içerisinde dikkatlerinizi Alevi erkeklere çekmek istiyorum. Sünni devlet erkânının her adımında karşılık Alevi erkeklerden geliyor.
AKP kendisi kadın düşmanı olduğu, fıtratında kadın erkek eşitliği olmadığı için tüm bu işleri öncelikle Alevi erkeklerle bağlıyor. Bakınız bakalım AKP’nin davetlerine icabet eden Alevilerin ne kadarı kadın, ne kadarı erkek! Haramzadelerin masalarında yer alan Dedeler, dernek yöneticileri, kanaat önderleri (!) hep erkek. Zaten AKP fıtratı gereği bu işleri erkeklerle bağlamak istiyor. Devlet, inanç, ekonomi, bilim vs. konular erkekler arası mevzu nasıl olsa! Onların fıtratı bu da Alevi erkeklere ne oluyor, sizin fıtratınız da mı değişti yoksa?
AKP böyle yaparak kadın erkek ilişkileri konusunda pek çok olumlu özellikler taşıyan Alevi inancını kendisi gibi erkekleştirmek, cinsiyetçileştirmek ve muhafazakârlaştırmak istiyor. Ve bu konuda Alevilerin zayıf karnı olan Alevi erkekleri kullanmak istiyor. Alevilerin en küçük bir talebini dahi karşılamadan, asıl olarak dönüp kendi toplumunu sorgulamadan binlerce yıllık asimilasyon oyununu sürdürmek istiyor. Lacivert takımlı asimilasyoncu AKP’liler bu oyununu kurmak için lacivert takımlı Alevi erkekleri kullanıyor. AKP kendi meşrebince Aleviliği tartıştırmak istiyor, kimi Alevi erkekleri de buna cevaz veriyor. AKP’nin cinsiyetçi, dinci, muhafazakâr zihniyetinin Alevi toplumunun içerisine sızmasına kimi Alevi erkekler olur verdikçe başta kadınlara karşı cinsiyetçi suç işlemiş oluyor, sonra topyekûn Alevi toplumuna karşı suç işlemiş oluyorlar ve nihayet kadın-erkek eşitliğine karşı durdukları için insanlığa karşı suç işlemiş oluyorlar.
Alevi toplumunun olmazsa olmazlarından olan kadın-erkek eşitliği inancı AKP ile işbirliğine giren erkeklerce ihlal edilmekte, toplumun eşitlikçi değerleri ayaklar altına alınmakta. Aleviliği Alevilik yapan en önemli değerlerden olan kadın-erkek birliği, yani can olma bugün kimi Alevi erkeklerce görmezden gelinerek politik hesaplar yapılmakta, erkeklerin kişisel çıkarları için Aleviliğin ve kadınların varlığı devasa bir şekilde tehlikeye atılmakta.
Kim olursa olsun Aleviliğe, kadınlara, Alevi toplumuna karşı asimilasyonu, imhayı gerçekleştirme hakkına sahip olamaz. Bunu yapanlar Dede, siyasetçi, aydın (!) da olsa buna izin verilemez.
Alevi toplumu buna çok daha açık ve net karşı çıkmalıdır. En başta Alevi kadınlar. Çünkü kadın-erkek eşitliği için önemli olanakları içinde barındıran Alevilik inancının erkekler lehine asimilasyonunun bedellerini en çok kadınlar ödeyecek. AKP ile çıkar birliği eden kimi Alevi erkekler güçlendikçe Alevi kadınlarının durumu daha da gerileyecek.
Alevi toplumu içinde taşıdığı özgürlükçü unsurları her geçen gün kaybedecek, muhafazakârlaşacak, İslamlaşacak, kadınların siyasete, sosyal hayata, eğitime, iş hayatına katılmasını olabildiğimce engelleyecek.
Hem kadınlar hem Alevilik kaybedecek, iktidarla haşır neşir olmuş işbirlikçi erkekler “kazanacak.”
Alevi kadınların kendi özgürlükleri için her yerde AKP iktidarı ile işbirliği içinde olanları teşhir etmesi gerekir. Bıkmadan, usanmadan, erkeklerin cinsiyetçi baskılarına aldırmadan, yenilmeden bu ve benzeri tutumları reddetmesi gerekir.
Bunu; kendisi, gelecek nesiller ve Alevilik için yapması gerekiyor. Çünkü Alevi inancı özünde bir kadın inancıdır. Aleviliği ancak kadınlar koruyabilir erkeklerin ve zalimlerin müdahalesinden.
Susmak, göz yummak, bıkkınlıktan bitap düşmenin zamanı değil. Aksine bugünlere dek onuruyla, direnerek gelmiş bir inanç için şimdi daha yüksek sesle konuşmaya, itiraz etmeye ihtiyaç var.
Aksi takdirde ilmek boğazımızda, ipin ucu Muaviyelerin elinde orta yerde kalakalmak işten değil.