Samsun Emek ve Demokrasi güçleri, 26 Temmuz günü gerçekleşen faşist saldırıyı Çiftlik Süleymaniye geçidinde düzenledikleri basın açıklamasıyla protesto etti.
Kurumlar adına basın açıklamasını okuyan HDP Eş Başkanı Elif İçigen, söz konusu saldırının polis nezaretinde gerçekleştiğini belirterek, “Polis, bu bölgede yaşanan geçmiş faşist saldırılarda olduğu gibi ‘kontrollü gerginlik’ siyasetinden vazgeçmedi. Ağzından kan damlayan faşist güçleri değil, ülkenin cumhurbaşkanı adayından biri olan Selahattin Demirtaş’ın bildirilerini dağıtmak isteyenleri ‘suçlu’ ilan ederek onları gözaltına almaya çalıştı” dedi. İçigen, Rize’de Necmettin Durmuş’un da benzer bir şekilde, polisin gözleri önünde saldırıya uğradığını hatırlattı.
“Bu senaryo, Karadeniz’de ilk defa sahnelenmiyor” diyen İçigen, “18 Şubat 2012’de, içinde 4 milletvekili olan Sinop Öğretmenevi’ni Madımak’a çevirmeye çalışanları da, yine bir gün sonra Samsun’da YSGP, Halkevi, TKP ve 78’liler Derneği’nin bulunduğu binayı abluka altına alan güçleri de hatırlıyoruz” şeklinde konuştu. İçigen “Gençlik Muhalefeti’nin Sinop’ta nükleere karşı gerçekleştirdiği etkinliğe de saldıranlar, HDP’nin açtığı taşeronlaştırma karşıtı standa da saldıranlar yine aynı güçlerdir” dedi.
“Karadeniz’de emeğin, barışın, demokrasinin bayrağının dalgalanmasına sürekli olarak engel olmaya çalışan devlet destekli kontra güçleri, hedeflerine ulaşamayacaklardır. Bu saldırılar sadece HDP’ye yapılan saldırılar değildir. Bu saldırılar, tüm demokrasi güçlerine karşı yapılmaktadır. İşçi sınıfının, Kürt halkının ve tüm diğer ezilen halkların, Alevilerin, LGBTİ’lerin, doğayı ve yaşam hakkını savunanların, gençlerin, yani tüm ezilenlerin mücadele haklarını gasp etmeye çalışan saldırılardır. Karadeniz’de ezilenlere siyaset yasağı koymaya çalışılmaktadır” diyen HDP İl Eş Başkanı Elif İçigen, şöyle konuştu:
“Ancak Karadeniz halkı, bu saldırılara geçit vermeyecektir. Saldırıların tümü, yandaş medya aracılığıyla ‘halkın tepkisi’ olarak gösterilmeye çalışılmaktadır; ancak işin aslı öyle değildir, bu zamana kadar da hiç öyle olmamıştır. Saldırılar, kontra çetelerin, polis aracılığıyla işsiz gençleri ve taraftar gruplarını örgütleyip karşımıza dikmesinden başka bir şey değildir.”
Yapılan açıklamanın tamamı şöyle:
26 Temmuz’da Samsun’da Selahattin Demirtaş’ın bildirilerini dağıtmaya çalışan HDP’liler, faşist çeteler tarafından şehrin en işlek caddesinde saldırıya uğradılar. Açıkça polis işbirliği ile düzenlenen bu saldırılar sonucu bir kişi yaralandı. Polis, bu bölgede yaşanan geçmiş faşist saldırılarda olduğu gibi, “kontrollü gerginlik” siyasetinden vazgeçmedi. Ağzından kan damlayan faşist güçleri değil, ülkenin üç cumhurbaşkanı adayından biri olan Selahattin Demirtaş’ın bildirilerini dağıtmak isteyenleri “suçlu” ilan ederek onları gözaltına almaya çalıştı. Duruma karşı çıkan HDP’liler, aynı durumda emek ve demokrasi güçleri olduğunda; tomasıyla gazıyla jopuyla saldırıp dağıtan polise, gözaltına alınması gerekenlerin, saldıranlar olduğunu belirtmelerine rağmen, polis müdahalede bulunmadı. Aksine polis, bu saldırılar esnasında saldırıyı gerçekleştirenlerin bunu yapmaya hakkı olduğunu anlatırken, en demokratik hak olan “bildiri dağıtma” hakkını ise gasp etti, gasp edenlere çanak tuttu.
Yine aynı gün, 26 Temmuz’da, Rize’de Necmettin Durmuş tarafından açılan Selahattin Demirtaş’ın adaylığına destek veren stand, önce açık tehditlerle kapattırılmaya çalışıldı. Sonrasında bu tehditlere boyun eğilmeyince de, Necmettin hoca ciddi bir şekilde darp edilerek stand dağıtıldı. Bu saldırının da polis gözetiminde gerçekleştiği açıktır. Polisin görevi, seçimler boyunca seçim çalışmalarını güvenlik altına almak olmalıyken, özellikle Karadeniz’de bu saldırılara çanak tutulmakta, saldırılar meşrulaştırılmakta, saldırıya uğrayanlar ise suçlu ilan edilmektedir.
Bu senaryo, Karadeniz’de ilk defa sahnelenmiyor. 18 Şubat 2012’de, içinde 4 milletvekili olan Sinop Öğretmenevi’ni Madımak’a çevirmeye çalışanları da, yine bir gün sonra Samsun’da YSGP, Halkevi, TKP ve 78’liler Derneği’nin bulunduğu binayı abluka altına alan güçleri de hatırlıyoruz. Gençlik Muhalefeti’nin Sinop’ta nükleere karşı gerçekleştirdiği etkinliğe de saldıranlar, HDP’nin açtığı taşeronlaştırma karşıtı standa da saldıranlar yine aynı güçlerdir. Karadeniz’de emeğin, barışın, demokrasinin bayrağının dalgalanmasına sürekli olarak engel olmaya çalışan devlet destekli kontra güçler, hedeflerine ulaşamayacaklardır.
Bu saldırılar sadece HDP’ye yapılan saldırılar değildir. Bu saldırılar, tüm demokrasi güçlerine karşı yapılmaktadır. İşçi sınıfının, Kürt halkının ve tüm diğer ezilen halkların, alevilerin, LGBTİ’lerin, doğayı ve yaşam hakkını savunanların, gençlerin, yani tüm ezilenlerin mücadele haklarını gasp etmeye çalışan saldırılardır. Karadeniz’de ezilenlere siyaset yasağı koymaya çalışılmaktadır.
Ancak Karadeniz halkı, bu saldırılara geçit vermeyecektir. Saldırıların tümü, yandaş medya aracılığıyla “halkın tepkisi” olarak gösterilmeye çalışılmaktadır; ancak işin aslı öyle değildir, bu zamana kadar da hiç öyle olmamıştır. Saldırılar, kontr çetelerin, polis aracılığıyla işsiz gençleri ve taraftar gruplarını örgütleyip karşımıza dikmesinden başka bir şey değildir.
Tüm bu saldırılara rağmen Karadeniz’de emeğin, barışın ve özgürlüğün bayrağı dalgalanmaya devam edecektir. Bu saldırıların ve linç girişimlerinin hiçbirisi, gerek Karadeniz’de gerekse tüm Türkiye coğrafyasında, sürdürülen demokrasi ve barış mücadelesini bir adım bile geri götüremiyor, götüremeyecek. Karadeniz halkının barışa ve özgürlüğe olan tutkusu ile birlikte, her alanda, bu saldırılara pabuç bırakmayarak mücadelemizi sürdüreceğiz.
FAŞİZME KARŞI OMUZ OMUZA
SAMSUN EMEK VE DEMOKRASİ GÜÇLERİ