Ali İsmail Korkmaz’ın davasının Kayseri’de görüldüğü gün, Ankara’da düzenlenen 4. Esnaf ve Sanatkârlar Kongresi’nde konuşan Erdoğan “Bizde esnaf ve sanatkar demek, ticaret yapan, alan – satan sırf ekonomik faaliyette bulunan insan demek değildir. Bizim medeniyetimizde, milli ve medeniyet ruhumuzda esnaf ve sanatkâr gerektiğinde askerdir, alperendir, gerektiğinde vatanını savunan şehittir, gazidir, kahramandır. Gerektiğinde asayişi tesis eden polistir, gerektiğinde adaleti sağlayan hâkimdir hakemdir, gerektiğinde de şefkatli kardeştir. Taksici deyip şoför deyip geçemezsiniz. O mahallenin eminidir, ağabeyidir, mahallenin bekçisidir. Bakkal deyip kasap deyip manav terzi deyip geçemezsiniz. O mahallenin adeta ruhudur. Sokağımızın semtimizin vicdanıdır. Esnafı çıkartıp aldığınızda Türkiye tarihinden geriye hiçbir şey kalmaz” dedi.
Erdoğan bu konuşmayı yaparken, esnaf ve polis tarafından darp edilerek öldürülen Ali İsmail Korkmaz’ın Kayseri’de duruşması görülüyordu.
Siyasihaber’in yorumu
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bu sözleri tam da İsmail Korkmaz’ın davasının görüldüğü gün söylemesi manidardır. Çok katmanlı anlamlar içermektedir.
1. Erdoğan esnafı, devletin kolluk kuvvetlerinin yanında “asayiş”i sağlamaya çağırmaktadır. Bunun siyasetteki anlamı, meşruiyet kaynağını (burjuva anlamda da olsa) yasalardan almayan bir zoru kullanan paramiliter güç oluşturmaktır. (Demokratlığı biçimsel kalsa da) burjuva demokrasilerinde zor kullanma yetkisi sadece devletin kolluk kuvvetlerine aittir. Erdoğan’ın sözünü ettiği “asayişi sağlama” görevini “ifa” ederken esnafın kullandığı zorun hukukta hiçbir yeri yoktur. Bu, yasadışı zordur.
2. Kolluk kuvvetlerinin yanı sıra, onların kontrolü altında veya işbirliği içinde paramiliter güçler oluşturulması, rejimin faşizme doğru kayışının bir göstergesidir. Çünkü bu güçler genel olarak sermaye sınıfının “olağan”, “demokratik” yöntemlerle halk muhalefetini bastıramadığı, iktidarını koruyamadığı durumlarda piyasaya sürülür. Faşist rejimlerin alameti farikasıdır.
3. Her ne kadar “esnaf” kesimi kapitalizmin gelişimi içinde önemli dönüşümler geçirmiş ve geleneksel yapısından uzaklaşmışsa da, yine de muhafazakarlığın rahmini oluşturan bir toplumsal tabakadır. Ve bu kesim klasik faşist hareketlerin de vurucu gücünü ve ilksel çıkış zeminini/tabanını oluşturur.
4. Gezi İsyanı sırasında ortaya çıkarılan, 6-7 Ekim Kobane İsyanı sırasında yeniden baş gösteren, kendilerine “Tayyip’in Askerleri” diyen sopalı, palalı faşist gruplara meşruiyet zemini sağlanmaktadır. Erdoğan’ın daha önce de “tabii kollarını bağlayıp durmayacaklar” mealinde sözleriyle cesaretlendirdiği bu paramiliter güçler, daha açık bir dille, “Cumhurbaşkanı”nın sözleriyle ve kitlesel olarak göreve çağrılmıştır.
5. Bu bir iç savaş hazırlığıdır. 6-7 Ekim İsyanı sırasında kolluk güçlerinin ve paramiliter güçlerin koordineli biçimde, demokratik haklarını kullanan halka saldırması (sadece Kürt illerinde değil, İzmir’de, İstanbul’da vb) bunun provasını oluşturuyordu. Halk güçlerinin kendilerini savunmak için gerekli önlemleri alması zaruridir.