Türkiye istihbaratı ile Irak-Şam İslam Devletinin (IŞİD) Suriye kuzeyindeki Kürtlere karşı müşterek saldırısı, Irak ve Suriye’yi yıpratmak ve Kürtleri zayıflatmak amacıyla IŞİD lideri Ebu Bekir Bağdadi’ye oynayan Türkiye’nin ”terör karşıtı” koalisyon projelerine tepkisi olarak geldi.
Ayn el-Arab (Kobani) ve Tel Abyad kırsalına yönelik saldırı, IŞİD’in geçen haziran ayında gerçekleşen Musul saldırısından sonraki en büyük operasyonlarından biri. Çıkarların ve amaçların kesişmesinden dolayı saldırı büyük bir olasılıkla Türkiye’nin kararı ile başlatıldı.
Kobani’deki Demokratik Özerk Yönetimine karşı savaş, son saatlerde genişleyen bir hal aldı. Geçen temmuz ayındaki ilk saldırıyı, PKK’den 1500 savaşçının desteği ile püskürten Kürt kenti, 2 ay sonra yeniden katliam tehdidi ile karşı karşıya. IŞİD, orta hatta yer alan 35 kilometre çapında ve yarım daire şeklindeki Kürt Kobani kentini kuşattı. Kent 400 bin Kürt ve civardaki bölgelerden gelen 300 bin Arap-Kürt mülteciye ev sahipliği yapıyor.
Son saatlerde ise IŞİD, binlerce militanını yeniden harekete geçirmek için kullandığı 2 aylık bir dinlenme periyodundan sonra, Türkiye’nin desteği ile Kobani’nin batısı, güneyi ve doğusunda ilerleme kaydetti.
Kobani, kenti çevreleyen 26 köyden kaçan binlerce Kürt ve Arap mültecinin sığınağı haline geldi. ”İslam Devleti” kente sığınanları kente attığı Grad füzeleri ile takip etmeye devam ediyor. Kürt kaynakları, Kobani’nin doğusundaki güçlerine çekilme emri verildiğini aktarıyor. Güçlerin çekildiği köyler ise şöyle: Elhurriyye, Haniye, ElCern, Koberlid, Agbaş, Karanfil, Bier El-Arab, Selib Kran ve Kendal.
Kürt bir kaynak El-Sefir’e verdiği demeçte, Agbaş köyünde Türkiye’den gelen 5 zırhlı araca direnen Halk Birliklerine bağlı 5 kadın savaşçının, mühimmatları bittikten sonra IŞİD’in eline esir düşmemek için kendilerini patlattıklarını söyledi. YPG güçleri aynı zamanda Kobani batısındaki Cib El-Ferc, Zur Maar, Cibni, Tel’ak, Zerik, Buraz, Degirman ve Kanaya’dan çekildi. Kürtler Kobani güneyinde ise Tel Hadid, Hurus, Ci’di ve Koneftar’dan çekildi.
Kürt bir yetkili ise, Kobani’deki direnişi denetleyen Kürt Demokratik Birlik Partisi (PYD) militanlarının çekildiği bölgelerin, IŞİD ile çatışma bölgelerine dönüştüğünü aktardı.
PYD lideri Salih Müslim Muhammed, Es-Sefir’e verdiği demeçte şunları söyledi: ”Kobani’nin 3 cephesinde şiddetli bir savaş sürmekte. Bazı köyleri, katliamların önüne geçmek amacıyla boşalttık. Kent, 35 kilometre çapındaki yarım dairede kuşatma altında. Halkıyla birlikte çok iyi tanıdığım bu kent, düşmeyecektir. Düşürülmesi de imkansızdır.” Bunun yanında Türkler, kuşatmayı tamamlayacak şekilde, kent sakinlerinin Türkiye içine doğru kaçışını engellemeye devam ediyor.
Salih Müslim şöyle devam etti: ”Kobani batısındaki gerileme, Özgür Suriye Ordusu’na (ÖSO) bağlı Kuzey Güneşi (Şems eş-Şimal) birliklerinin çekilmesinden dolayı gerçekleşti. Aynı şekilde stratejik Kara Kozak köprüsünün doğusunu, Türkiye tanklarıyla savaşa girmemiş ve trenlerle Silib köyü üzerinden yardım ulaştırmamış olsaydı kaybetmezdik. ÖSO’dan birlikler içeren Burkan el-Fırat operasyon odası da, IŞİD’e karşı savaşta olması gerektiği kadar etkili değil.”
Kobani’de savaş veren PKK dışında da hiçbir Kürt partisinden kenti savunma adına bir adım gelmedi. PKK Yürütme Komitesi üyesi Murat Karayılan da Türkiye’deki Kürtlere, Kobani savunması için yeniden seferberlik çağrısı yaptı.
Salih Müslim daha sonra ”Kürdistan’da Peşmerge’ye silah dağıtan batılı ülkeler bize bir tüfek bile vermedi, beklenen koalisyonun taraflarından ise kimse bize ulaşmadı ve bizimle koordinasyon kurmadı” dedi.
Gerçek şu ki Kobani cephesini, vur kaç eylemlerinden 2 ay sonra yeniden ateşe veren; Cidde ve Paris konferanslarından sonraki Amerikan-Körfez ittifakına karşı olan Türkiye’nin IŞİD’e yönelik Amerikan-Batılı askeri operasyonlardan önce saldırı organize etme kararıdır. Türkiye bununla Suriye kuzeyinde kontrolü eline alma hayallerini yeniden canlandırarak Kürtlere (ki Kürtler Irak ve Suriye’de, ”İslam Devletine” karşı yapılacak her askeri operasyonun dayanak noktasını oluşturuyor) boyun eğdirmek istiyor.
IŞİD’in, Kobani’yi ele geçirdikten sonra NATO müttefiki ülkenin güney sınırlarında genişlemesi durumunda, orta hatta yer alan Kürt bölgesine nüfuz kolaylaşacak ve Türkler, örgütün yardımı ile inşa edebilecekleri tampon bölge projesine doğru ilerleme sağlayacak. Buna eş zamanlı olarak Suriye’yi güneyde bir tampon bölge ile kuşatma tezgahı da var. Bu tezgahı, Nusra Cephesinin Kunaytra’da, işgalci İsrail’in gölgesinde ve yardımı ile ilerlemesi ve kentin yüzde 80’inin ele geçirmesi ile görmeye başladık.
Türkler, PYD’nin askeri güçlerini vurmada aceleci. Bu askeri güçler; Mesud Barzani Peşmergesinin savaş vermeden çöktüğü ve Ezidileri Bağdadi’nin bıçaklarına terk ettiği Şengal dağında IŞİD’e karşı savaşta büyük bir etkinlik göstermiş ve Ezidilerin güvenliğini sağlamıştı.
Türkler ve ”İslam Devleti” bu saldırı ile, Demokratik Özerk yönetim projesini tümden vurmayı ve doğudaki Kürt bölgesini batıdakinden ayırmayı hedefliyor. Bunu da Kürt bölgelerinin kalbi olan Kobani’yi istila edecek bir operasyon ile gerçekleştirmek istiyor. IŞİD Kobani’yi ele geçirirse, Suriye kuzeyi ve Irak batısı haritalarında kartlar yeniden dağıtılacak. IŞİD bu şekilde Suriye çölündeki Fırat Ceziresinin tamamında kontrolü sağlamış olacak. Fırat havzası ve Irak ile Suriye’deki tüm barajlara birliklerini yığabilecek güce sahip olmuş olacak. Türkiye sınırından başlamak üzere, Suriye’den geçerek, Irak batısına kadar olan tüm su dağıtım tesislerini ve enerji santrallerini de kontrol etmiş olacak. Buna ek olarak Fırat havzasındaki tarım faaliyet alanlarını kontrol altına almış olacak. Çevre beldelere ve aşiretlerin ekonomisine boyun eğdirecek ve ittifakları çıkarına göre yeniden dizayn edecek.
”İslam Devletinin” Dyale, Amirli ve Tikrit ile Anbar civarında gerilemeye başlaması, Irak’taki sığınakları kaybedeceği ve NATO üyesi Türkiye’ye komşu ve daha güvenli sığınak olan ”Suriye kuzeyine” çekileceği işaretini veriyor. Amerikan-Körfez ittifakına yönelik Türk isyanı bağlamında ele alınabilecek Kobani saldırısı ise, her şeyden önce, örgütün Irak’taki sığınaklarını kaybetmesi ihtimalini doğuracak olan IŞİD’e karşı savaşın sonuçlarının önüne geçmeye yöneliktir.
Türkiye istihbaratı ile Bağdadi’nin çıkarları kesişiyor. İlk arzuları Demokratik Özerklik projesini ezmek. İkincisi ise, müttefiklerin hava saldırıları örgütü ”hilafet” topraklarında tekrar yayılmak zorunda bırakmazsa, kuzeyde yedek bir sığınak sağlamak. Suriye’deki adımlar ve planlama konusunda herhangi bir ittifak sağlanmış değil ve örgüt en fazla, Suriye’yi kanatmaya ve Kürtleri vurmaya devam edebileceği şekilde sınırlandırılacak.
(Es-Sefir Gazetesi /Lübnan– Muhammed Ballut – Çeviren: Hasan Sivr /Medya Şafağı )