KCK Yürütme Konseyi Eşbakanı Cemil Bayık’a HDP heyetine verildiği ve Kandil’e iletildiği söylenen yol haritasının içeriğiyle ilgili düşüncelerini soruyorum.
Bayık kesin bir dille kendilerine yol haritası verilmediğini söylüyor. “Bu işin merkezinde biz varız ve bize yol haritası verilmedi” diyor.
KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkan Yardımcısı Mustafa Karasu ise HDP üzerinden iletilen tek sayfalık metni ‘teslim ol’ çağrısı olarak değerlendiriyor. “Gerilla Kasım ayında çekilsin, PKK Mart ayında silah bıraksın, ondan sonra bazı şeyleri düşünürüz demek gelin teslim olun demektir” diyor.
Karasu ortada bir yol haritası olmadığı gibi çözüm sürecinin de olmadığını söylüyor. İki yıldır devam eden sürecin “hükümeti çözüm sürecine sokma süreci” olduğunu ve bunun da son bulduğunu belirtiyor.
İki yıllık sürecin Kürt hareketine önemli kazanımlar sağladığını da kabul eden Karasu, “ancak bunun sonsuza kadar böyle devam edemeyeceğini; bundan sonrasının çürümeye ve tasfiyeye götüreceğini” ileri sürüyor.
Kandil’den edindiğim izlenime göre KCK ‘diyalog dönemi’ olarak nitelendirdiği iki yıllık süreci kesin bir biçimde kapatmış görünüyor. Dolayısıyla yeni bir başlangıç istiyor. Bunun için de müzakerelerin başlamasını ve adımların karşılıklı olarak atılmasını şart koşuyor.
Kandil içeride ve dışarıda değişen siyasi koşulların kendisine önemli avantajlar sağladığını görüyor. Bu yüzden de kendisini oyaladığını düşündüğü hükümeti daha fazla beklemek istemiyor.
Değişen siyasi koşulları adil ve kalıcı bir çözümü sağlamak için değerlendirmeyi; hükümeti çözüme mecbur etmek için özgürlük ve demokrasi mücadelesini yükseltmeyi düşünüyor.
Bunu yaparken ama çatışmasızlığın sürmesine de azami özeni göstereceği anlaşılıyor. Yeri gelmişken KCK askerlere yönelik suikastlerle bir alakasının olmadığını söylüyor.
Yani ciddi bir provokasyon olmaz, devlet ateşkesi tek taraflı olarak bozmaz ise çatışmasızlık devam edeceğe benziyor. Elbette Kürt sorunu gibi ‘yüksek gerilim’ üreten bir sorunda çatışmasızlığın nereye kadar süreceğini kestirmek mümkün olmuyor. Buna rağmen Kandil’in buna dikkat edeceği gözleniyor zira, KCK’nin en üst yöneticisinden en alttaki birimine kadar her kademesinde güçlü bir çözüm iradesinin varlığı kendini hissettiriyor.
Kim ne derse desin Kandil adil ve kalıcı bir çözümü herkesten çok istiyor. Süreç tıkandığı her defasında egemen medyada, ‘Kandil’in çözüm istemediği’ haberleri yayınlanıyor.
Cumhurbaşkanı ve başbakan başta olmak üzere birçok kişi bu görüşü sıklıkla dillendiriyor fakat, güçlü çözüm iradesiyle Kandil tam tersini söylüyor.
Kandil çözüm istiyor ve bunun gerçekleşmesi için üzerine düşeni yaptığına inanıyor. Hükümete yönelik tepki de zaten çözüm iradesinin karşılık bulamamasından kaynaklanıyor.
KCK Eşbaşkanı Bayık‚ “Esir askerleri bıraktık, ateşkes ve geri çekilme kararı aldık, silahlı mücadele yerine siyasi mücadeleyi esas aldık ve daha bir dizi adımı tek taraflı attık ama bunlara uygun bir karşılık alamadık” diyor.
Bayık sürecin bu yüzden bittiğini söylüyor ve yeni bir başlangıcı zorunlu görüyor. Yeni bir başlangıç için de müzakerelerin başlamasının ve adımların karşılıklı olarak atılmasının zorunlu olduğunu söylüyor.
Hükümetin buna ne cevap vereceği şimdilik bilinmiyor. Bu durumda sürecin kaderini kestirebilmek için bir süre daha beklemek gerekiyor.
***
KCK Eşbaşkanı Bayık’a Paris suikastiyle ilgili gelişmeleri de soruyorum. “Soruşturma dosyasının çalınması katliamın aydınlatılmayacağını gösteriyor” diyor.
Türkiye’nin yanı sıra Fransa ve Almanya istihbaratlarının da işin içinde olduğunu belirtiyor.
Bayık, zanlı Ömer Güney’in Büyük Birlik Partisi (BBP) üyesi olduğuna da dikkat çekiyor. “12 Eylül öncesi Ülkü Ocakları nasıl MHP’nin vurucu gücüydüyse, bugün Alperen Ocakları da derin devletin ve cemaatin vurucu gücüdür” diyor.
***
Bayık CHP’deki son istifalarla ilgili olarak da, “MHP’yle ittifak CHP’yi bitirdi” diyor. CHP’nin şövenizmden sıyrılmasının, geçmişe özeleştirisel yaklaşmasının; özgürlükçü bir açılım yapmasının kolay olamayacağını, bu partinin ve ‘seküler çevrelerin’ AKP’nin değirmenine su taşımaya devam edeceklerini düşünüyor.
2015 seçimlerine stratejik önem atfedildiği; Haziran’da oluşacak meclisin Kurucu Meclis işlevi göreceği iddiaları üzerinden Bayık’a yaklaşan seçimler konusunda ne düşündüğünü de soruyorum.
Önce “AKP’nin demokratik bir karakteri yok” diyor. Ardından da seçim barajının düşürülmediğine, özgürlüklerin önündeki yasal ve fiili engellerin kaldırılmadığına dikkat çekiyor.
Böyle bir ortamda yapılacak seçimlerin demokratik olamayacağını söylemekle yetiniyor.
Kandil seçimi değil, süreci önemsiyor. Süreç içinse yeni bir başlangıç ve herkesin özgür olacağı mutlu bir son istiyor…
(Yeni Özgür Politika – 12 Kasım 2014 – Günay Aslan)