“Toplum, gözaltında kaybedilen kadınları görmeli”

cumartesi-anneleri-kaybedilen-kadinlari-sordue08c4b683e1a884106c2

Cumartesi Anneleri, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne denk gelen 467’inci adalet arayışı oturumlarında gözaltında kaybedilen kadınları sordu. Cumartesi Anneleri topluma; “Devletin güvenlik güçlerince gözaltına alınmış, işkence edilmiş ve kaybedilmiş kadınlar gerçeği karşısında susmayın. Susarak kolektif suça ortak olmayın” dedi.

Her hafta olduğu gibi yine “Failler belli kayıplar nerede?” pankartı ile ellerinde taşıdıkları kırmızı karanfillerle bir araya gelen anneler, tüm dünyada devlet tarafından kaybedilen kadınlar ve gözaltında kaybedilen Rosa Luxemburg için adalet istedi.

15 Ocak 1919 gecesi gözaltına alınan Rosa Luxemburg’un, devletin hedefinde olduğunu belirtilerek, “Milliyetçi Fireikorps birliklerinin karargahı olarak kullanılan Eden Oteli’ne gönderilerek işkence edildi. Tutukevine gönderileceği söylenerek bindirildiği arabada kurşunlanarak katledildi” denildi. Bedeni katledildikten 4 ay sonra bulunan Luxemburg’un mezarının da daha sonra iktidara gelen Naziler tarafından tahrip edildiği belirtilirken; Rosa Lüxemburg’un hala kemiklerinin nerede olduğu bilinmiyor” denildi.

Eylemde ilk sözü 1994 yılında kaybedilen Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız aldı. Yıldız, “Bugün kadınlar günü ama bizim her günümüz kayıplarımızı aramakla geçiyor derken; Hangi ananın kadınlar gününü kutlayacaksınız? Çocuklarını kaybettiğiniz anaların mı? Çocuklarını katlettiğiniz anaların mı?” diye sordu.

1980 yılında kaybedilen Ahmet Kaya’nın kızı Emine Kaya ise tüm kadınların gününü kutlayarak adalet istedi. 1994 yılında kaybedilen Nihat Aydoğan’ın eşi Halime Aydoğan da “İçimiz yanıyor hep yaralıyız. Kadınların gününü kutluyorlar ama demiyorlar ki bu kadınlar neden bu yağmurda oturuyor?” dedi. Yine 1980 yılında kaybedilen Hayrettin Eren’in kız kardeşi İkbal Eren de “Kapitalistler bu günü tüketim günü haline getirdiler. Ancak bir kere de bu meydana baksınlar bu analar, kadınlar ne istiyor diye” diye konuştu. Hükümetin kadın bedeni üzerinden politikalar yaptığını dile getiren Eren, “Kabataş’ta Gezi direnişi sırasında bir senaryo oluşturuldu. Kadın bedeni üzerinden günlerce politika geliştirildi. O kadının ruhsal bunalım yaşadığını söylediler. Benim annem 18 yıldır ruhsal çöküntüde. Kayıplarını arayan bütün anneler ruhsal çöküntüde” dedi.

Yoruma kapalı