Yoldaşı Mahir Sayın’ın Mustafa Kahya’nın cenaze törenine gönderdiği mesaj:
Kahya’nın Baladı – Mahir Sayın
Yıldızlar arası yolcuya
Gecenin bizce meçhul bir karanlığında bir yıldız kaydı ufkumuzdan;
proletarya sosyalizminin,
işçi sınıfının,
insanlığın kurtuluşunun yıldızlarından biri;
ama öyle hemen bir parlayıp bir sönen meteorlardan değil, sahici bir yıldız;
ışığı kendinden;
ufkun altına geçip kaybolacak sandığımızda
yolumuzu aydınlatmaya devam edecek bir yıldız:
İnsan beyniyle yıldızlar nasıl da benziyorlar birbirlerine…
Kimi bir yanar bir söner, kimi de görmediğimiz zamanlarda da ışık saçmaya devam eder ufkumuzda.
Başka türlüsü olamazdı zaten;
Bir an dahi çekinmeden,
hiç kimseyi ve de hiçbir şeyi kendine siper etmeden
özgürlük ve dayanışma dünyasına doğru olan,
hiç bitmeyecekmiş gibi yaşanan
koşumuzda
ölümü de hep yanında,
yakınında tuttu bizim neslimiz;
“Ölüm nereden ve nasıl gelirse gelsin… Savaş sloganlarımız kulaktan kulağa yayılacaksa ve silahlarımız elden ele geçecekse ve başkaları mitralyöz sesleriyle, savaş ve zafer naralarıyla cenazelerimize ağıt yakacaklarsa ölüm hoş geldi, safa geldi…”
diyerek savaş içinde çelikleşen bir nesil başka nasıl olacaktı ki?
Kimi erkenden kullandı ölüm stepnesini, oligarşinin kalleş kurşunları ya da kanlı urganıyla,
kimi daha geç, kendi maddesinin hayınlığıyla.
Bildiğin gibi,
eğilmeden
bükülmeden yaşarak katetmişsen bu yolu,
sadece bizim ayak yalayıcı kıytırık olanına değil,
dünya oligarşisine inat,
yaşamışsan zalimin asla ulaşamayacağı kendi adanda insanlığın gerçek tarihinin ilk sahnesini,
neresinde olduğunun ne önemi var bu yolun;
nereye gittiğin,
nerede durduğun belli ya!
Nasıl demişti Che:
Belki hiç bir şey yolunda gitmedi;
ama hiçbir şey de beni yolumdan etmedi!
Seni de Yoldaşım!
Erken ya da geç gitmişiz ne gam?
En yüksek tepelere varmışlar erkenden yol alanlar
Artlarından koşup ulaşmak zor ama
Tasalanma yoldaşım
Biz kalanlar da,
on yıllar sonra Onların peşinden koşanlar da
Hiçbir savaşı kaybetmedik,
çünkü uğrunda savaştığımızdan hiçbir zaman vazgeçmedik..
Kahramanlar çağından kopup gelen bir maraton koşucusu,
hedefini yakalayacağından emin,
onu gözden kaçırmadan havada süzülen,
uzaktakinin yakındakinin hiçbir hareketini kaçırmayan bir atmaca gibi
hayata çok enginlerden bakan,
çileden pişip çıkmış sürekli vecd halindeki ahir zaman dervişi yoldaşım,
kendi kendine bulup bizlerle birleştirdiğin öyle uzun bir yolu,
onca kalabalığın arasından geçip,
hiç birimize çarpmadan,
kimselere dert bırakmadan,
üstelik bir haber de ulaştırmadan nasıl da aşıp geçtin!
Bu uzun yürüyüşte,
her bir merhalede,
proletarya hareketinin bir adım daha ileriye gidişinde
koyduğun her taş sosyalizm abidesinin kaidesindeki yerini koruyacak,
senin becerilerin o kulenin inşacılarına ebedi ilham kaynağı olacak.
Sıkıştığımız bir yerde,
belki de
“Kahya olsaydı böyle yapardı” deyip bulacağız çözümü.
Özgürlük yürüyüşü devam ettiği sürece,
siperden sipere ilerledikçe,
zulmün her bir halkasını koparıp aldıkça,
zalime aman vermeyen silleler indirdikçe
bileceğiz senin de hep bizimle yürüdüğünü.
Avutmuyoruz kendimizi; Öldün biliyoruz!
“Dünyanın neresinde olursa olsun her haksızlığı kendine karşı yapılmış gibi” algılayan güzel ve cesur yüreğin durdu;
İçimiz günlerdir kavrulan bir yangın yeri;
seni beş duyumuzla bir daha algılayamayacak oluşumuzun alevi sarmış her bir yanımızı;
Ama şimdi buraya
seni yolcu etmeye, seninle vedalaşmaya değil,
seninle ayrılmaya hiç niyetimizin olmadığını,
seni mücadelemizde hep taşıyacağımızı,
proletaryanın kızıl sancağını oligarşinin burçlarına dikinceye kadar
senin kararlılığını, disiplinini, inancını ve bilincini zihnimize kazıyıp
seni bizde var etmeye devam edeceğimizi anlatmak,
yine senin katkınla bilincimizi ve mücadele azmimizi bilemek,
bir eğitim çalışması yapmak için geldik.
Kurtuluşa kadar savaş,
zafere kadar devrim,
imkansızı iste şiarlarımızla,
insanlığın tarih öncesinden gerçek insanlık tarihine olan yolculuğumuzda
her zaman beraber olacağımız inancıyla
Yaşasın sosyalizm
Yaşasın halkların dayanışması
Zafere kadar devrim
Basel, 19.09.2014