Dün IMF-AKP uzlaşması ile “Küresel Pazar” da iki boyutta, kendi ürettiği ürünlerin yerine ABD’nin ürettiği ürünleri tüketmeye mecbur bırakılan, ayrıca 2,5 hektar toprağı yok pahasına (Bin Beş Yüz TL) elinden alınarak “ilkel” bir sömürüye tabi tutulan Orta Anadolu çiftçisi, devam eden küresel sömürüye ilaveten AKP hükümetinin uygulaması ile yeni bir “ilkel sömürü” ile karşı karşıyadır.
Orman ve Su İşleri Bakanı meclis konuşmasında özetle;
Konya’da yaşanan kuraklık nedeniyle tarıma kısıtlama getirdiklerini, su sıkıntısı yaşanabilecek bölgelerin tamamında sadece meyve bahçelerine su verilebileceğini; diğer buğday, pancar vb. alanlara su verilmeyeceğini; sulamanın rotasyonla (münavebeli b.n ) yapılacağını, ikinci üretimin (ürün demek istiyor b.n) ekilmeyeceğini, az su tüketen bitkilerin ekilmesine yönelik uygulamaların başlatıldığını söyler.
Veysel Eroğlu’nun özetle aktardığımız meclisteki konuşması Konya çiftçisinin gerçeklerinden uzak ve aldatmaya yöneliktir.
Ziraat Mühendisleri Odası Konya Şube Başkanından aktarıyoruz:
“Tarla bitkileri ve ekimi 1.400.000 hektar, nadas alanı 700.000 hektar, meyve bahçeleri 40.000 hektar, sebze bahçesi 20.000 hektar olmak üzere Konya’da 2.240.000 hektar tarım alanında fiili tarım uygulaması yapılmaktadır. Bu alanların yaklaşık 540.000 hektarında yeraltı ve yerüstü suları ile sulu tarım yapılmaktadır. Nadas alanlarıyla birlikte 1.700.000 hektar tarım alanında iklime ve yağışa bağlı tarımsal üretim yapma zorunluluğu bulunmaktadır. Sulu tarım alanında şeker pancarı, ayçiçeği, kuru fasulye, mısır, patates, havuç ziraatı gerçekleştirilmekte, hububatta sulama sadece sulama imkanı olan alanlarda münavebeli hububat ekilişi yapıldığında sulanmaktadır. Konya çiftçisi yaklaşık 1.700.000 hektar alanda iklim ve yağış rejimine bağlı tarım yapmaya zorunlu olduğundan yıllık yaklaşık 700.000 hektar gibi bir alanı nadasa bırakmaktadır.”
EROĞLU’NUN YASAKLARI
- Bu alıntıdan anlaşılacağı üzere Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO)Konya şubesi çiftçinin “1.700.000 hektar alanda iklim ve yağış rejimine bağlı (sulamasız) tarım yapmaya zorunlu olduğunu söylemesine karşın, Eroğlu “buğday, pancar vb. alanlara su verilmeyeceğini” söyleyerek buğday üzerinden tahıl ziraatını sulu tarıma dahil edip yasaklamıştır.
- Eroğlu ayrıca “yalnız meyve yetiştiriciliğine” su verilebileceğini söylemektedir.
Meyve ziraati Torosların eteğinde birkaç yerleşkede (Ereğli, Berben, Akşehir vb. ) yapılmaktadır. Meyve ziraati 540.000 hektar sulu tarım alanının yanında çiftçinin tabiri ile “devede kulaktır”. Eroğlu yalnız meyve yetiştiriciliğine su verileceği söylemi ile 540.000 hektar sulu tarım alanını; Türkiye genelinde önemli bir yekun oluşturan mısır, pancar, ayçiçeği, patates, kuru fasulye, havuç ziraatini de yasak kapsamına dahil etmiştir. Ayrıca sulama yapılan 20.000 hektar sebze bahçesi de yasak kapsamındadır. Böylece Eroğlu 2.200.000 hektar toprağı KISITA almış, kuraklık nedeniyle 15 milyar metre küpten yaklaşık 4 milyar metreküpe düşen suya da el koymuştur.
Ovada Kuraklık Amilleri
ZMO Konya ovasında yaşanan kuraklığın Hidrolojik kuraklık olmadığını, yaşanan kuraklığın başka kuraklık amilleri olduğunu tanımlarıyla belirtir.
ZMO’nun “Konya’nın tüm Türkiye’de görülen ve endişeyle bakılan kuraklık konusunda en hassas bölge” olduğunu söylemesine karşın, Eroğlu Konya ovasında yaşanan kuraklığın Konya ovasında yaşanmayan bir kuraklık olan “Hidrolojik kuralık” olduğunu iddia etmektedir. Bu tutum halklara düşman AKP’nin Konya’da başlayan kuraklıkla gerçek anlamda ilgilenmediği gibi Türkiye genelinde yaşanan kuraklıklarla da ilgilenmeyeceğine işarettir.
Meteorolojik Kuraklık: “Konya’da meteorolojik kuraklık şu an itibari ile kendini hissettirmektedir. Meteorolojik kuraklık belli bir zaman periyoduna ait genellikle en az 30 yıllık normallerden sapma olarak tanımlanır. Uzun yıllar santimetrekareye 112,6 mg yağış düşmesine rağmen …2013 Eylül 2014 Ocak döneminde 50 mg yağış düşmüştü.”
Jeopolitik Kuraklık: “Jeolojik kuraklık yeraltı sularının metrelerce ifade edilen çekilmesiyle kendini zaten göstermiştir”
Tarımsal kuraklık: “Bizim için önemli olan sayısal olmasa da net bir biçimde yaşanmıştır… Tarımsal kuraklık [toprakta] bitkinin ihtiyacını karşılayacak suyun bulunmaması olarak tarif edilir. Mayıs ve Haziran aylarında alınan yağışlar, uzun yıllar ortalamasını yakalasa da hububatın ihtiyacı olan dönemlerde yağış olmadığı için [Mayıs ve Haziran aylarında alınan yağışlar]etkili yağışlar olarak değerlendirilmemektir”.
Sosyoekonomik kuraklık: “Şuanda sosyoekonomik kuraklığı yaşamaktayız. Sosyoekonomik, Meteorolojik, Hidrolojik ve tarımsal kuraklık unsurlarının bazı ekonomik malların arz ve talebine etkisiyle ilgilidir. Su yetersizliğinin insanların yaşamlarını etkilediği zaman sosyoekonomik kuraklıktan bahsedilir”.
Konya’da Yaşanan Hidrolojik Kuraklık mıdır?
ZMO hidrolojik kuraklığı “aküferler (YAS), göller ve rezervuarlar gibi hazır su kaynaklarının su seviyelerinin istatistiki ortalamanın altına düşmesi şeklinde tanımlamaktadır”.
Tanımını aktardığım Hidrolojik kuraklık Konya Ovasında yaşanmamıştır; yaşanamazdı. Konya’da üç göl vardır. Tuz Gölü, Beyşehir ve Suğla Gölleri. Beyşehir ve Suğla gölleri ovada değil, dağlık alanlardadır. İç deniz artığı Tuz Gölü’nün ise en derin yeri 1,5 metredir. Tuz gölü sudan daha çok tuz içerir. Su kaybı minimal seviyede oluşabilir; kuraklık etkisi yaratmaz. Bu nedenle ZMO ovada hidrolojik kuraklıktan bahsetmemiştir. Eroğlu ise Konya’da yaşanan kuraklığı hidrolojik kuraklık olarak tanımlayarak AKP’ye oy veren çiftçileri kale almadığını açık etmiştir.
Reel Çözüm
Eroğlu ovada az su tüketen bitki ekimi, münavebeli su kullanma vb. kuraklığa çözüm getirmeyen bazı geçici tedbirlerden bahsederek “reel çözümden” uzak durmaktadır.
Oysa ZMO bazı tedbirlerin yanı sıra reel çözüm olarak KOP (Konya Ovası Projesi)’u önermektedir: “Konya’nın 3 milyar hektara yakın alanının sulanabilmesi için 15 milyar metreküp suya ihtiyacı vardır. Konya’nın barındırdığı yeraltı ve yerüstü su kaynakları 4 milyar metreküpe düşmüştür. Yani 11 milyar metreküp açığımız vardır.”
“Güneydoğu Anadolu Projesi’nin (GAP) 3 milyar hektar arazisi için sadece yerüstü suları 55 milyar metreküptür ve 55 milyar metreküp suyun 3.5 katı [192.5 milyar metreküp] GAP ta bulunuyor. Bu fazla suyun 11 milyar metreküpünün Konya ovasına aktarılması Konya ovasının şaha kalkması demektir. Ekonomik kalkınma için bu proje çok önemlidir ve hayata geçirilmelidir”. (Prof. Dr. Bülent ÖZEKİCİ)
Güneş tarlaları
Güneş tarlaları 1600 MW elektrik enerjisi elde etmek için ön gördüğü ihtissas sanayi bölgelerinin en önemli bölümüdür. İhtissas sanayi bölgeleri güneş tarlalarında elde edilen ısı enerjisini elektrik enerjisine dönüştürür. AKP’nin, çiftçinin toprağına ve suya el koymasının temel nedeni budur.
AKP’nin Ovadaki kuraklığı fırsata çevirerek başlattığı “Güneş tarlaları” projesi sonuçta birkaç yandaş sermayedarı daha da zenginleştirecek ya da yeni sermayedarlar yaratmaya hizmet edecektir.
Oysa Özekici’nin reel çözüm önerisi olan KOP’un hayata geçirilmesiyle aileleriyle birlikte nüfusu yüzbinlere ulaşan Konya çiftçisi açlık ve işsizlikten kurtulacaktır.
Sonuç olarak; AKP güneş tarlaları projesini planlı bir süreç üzerinden peyderpey hayata geçirerek çiftçinin olası müşterek direnişini engellemeye çalışmaktadır. Konya çiftçisi Hidro-elektrik Santralleri’ne karşı örgütlenen direnişleri (barajları) örnek alarak yarın sıranın kendine geleceği bilinciyle bugünden genel bir direniş örgütlemek zorundadır. Aksi halde açlığa ve işsizliğe mahkum edileceklerdir.