Oluşturmaya çalıştığımız ezilenler koalisyonu objektif olarak her zamankinden daha olasılık dahilindedir. Rejim ise her zamankinden daha kırılgan.
Yurdumuzda insanlar 3 gündür kan ağlıyor. Soma’da 300’ü aşkın maden işçisini boğan zehirli gaz dalga dalga tüm ülke sathına derin bir acı, tarifsiz bir hüzün olarak yayıldı. Daha önceki yıllarda defalarca yaşadığımız iş cinayetlerinin en korkuncuyla karşı karşıyayız. Katil bellidir, AKP hükümeti. Somalı işçilerle birlikte tüm toplumu boğan bu zehirli gaz neo-liberal kapitalizm kaynaklıdır.
Soma katliamı ancak neden olduğu acıyla ölçülebilecek derinlik ve yaygınlıkta bir öfkeye dönüştü. AKP diktatörlüğüne karşı toplumda oluşmuş bulunan yaygın nefretle, vahşi kapitalizme yönelik sınıf kini buluştu. Zonguldak maden işçileri ve Kocaeli sanayi işçilerinden, Dersim halkına, Gezi isyancılarından, Botan Kürtlerine, hemen her yörede ortaokul-lise öğrencilerinden, üniversite gençliğine uzanan geniş halk kitleleri harekete geçti.
Tanık olduğumuz, diktatörlüğün çöküş alametleridir. Çöküş sancılı olacağa benzer. Süreç kısmı rahatlamaları takip eden büyük sıkışmalarla ilerleyecek gibi. Tayyip Erdoğan Mart seçimlerinden kısmen rahatlamış olarak çıktı. Buradan aldığı cüretle sertleşti, “Taksimi unutun” buyurdu. Bir de şu haline bakın, Soma’daki haline…
Yıkıcı güçler, diktatörlüğe karşı güçler genişliyor, kararlılık gösteriyor. İşte işaretleri…
Birinci olarak, Gezi isyancıları katliamı protesto etmek için sokağa çıkmıştır. Başta İstanbul, Ankara, İzmir olmak üzere hemen tüm kentlerin sokakları buna kanıttır. İşçiler ve her meslekten emekçilerin kadınların, gençlerin Soma maden işçileriyle dayanışmasını ne TOMA’lar ne de zehirli gaz ve tazyikli su durdurabilmiştir.
İkinci olarak, Kürtler hiç tereddütsüz Soma işçilerinin yanında yer almıştır. BDP eş başkanı Selahattin Demirtaş tüm parti örgütlerini maden işçileri ile dayanışmaya ve katliamı protesto etmeye çağırmıştır. Kürt halkı bu çağrıya uymuş hem Kürdistan’da hem de Fırat’ın batısında eylemli olarak ezilenlerin safında yerini almıştır.
Üçüncü olarak, özellikle maden ocaklarında ve bazı sanayi havzalarında yaşanan grev ve eylemler sınıfın saflarında köklü bir hoşnutsuzluğun varlığına işaret etmektedir. Sarı sendikalar ve satılık sendikacılar bu hoşnutsuzluğun eyleme dönüşmesini engellemektedir. Soma katliamı Türkiye Maden İşçileri Sendikası (TMİS) özelinde patronların maşası sendikacıları tanımış ve sarı sendikaları tartışmaya açmıştır.
Dördüncü olarak, daha bir ay önce AKP’nin belediyeyi kazandığı bu maden kentinde polis birliklerinin ve koruma ordusunun kuşatmasına rağmen Erdoğan açıkça istifaya davet edilmiş, yuhalanmış ve otomobili tekmelenmiştir.
Öte yandan, Diktatör ve onu ayakta tutan güçler korkuyor, yalan söylüyor, tehdit ediyor, yasaklıyor ve artan ölçüde zora başvuruyor. Bütün bunlara rağmen yönetememe sorununu çözemiyor. Kriz daha sık aralıklarla ortaya çıkıyor. İşte işaretleri…
Birincisi, rejim Taksime çıkışı engellemek için geçen yılkinden çok daha fazla polise, TOMA’ya ihtiyaç duymuştur. 40 bin polis, 50 TOMA ancak Taksimi tutabilmiştir. Bütün İstanbul 1 Mayıs alanına dönüşmüştür.
İkincisi, Erdoğan yalnızca rejimin yıkıcı güçleri ile değil diğer düzen güçleri ile de kanlı bıçaklıdır. Muhalefet partileri ile kavgası anlaşılabilir de birkaç gün arayla AYM ve TBB başkanı ile en ağır ithamlar, suçlamalarla laf dalaşına girmesine ne demeli.
Üçüncüsü, Soma’da yuhalanması, istifaya davet edilmesi diktatör bozuntusunun kimyasını bozmuş, önüne gelene laf atmış, hakaret etmiş, yumruk sallamıştır. Bu defa korkusunu gizleyemedi, gözlerindeki korku ekranlara yansıdı.
Dördüncüsü, Soma’da sıkıyönetim ilan etmiş, kente girişler yasaklanmıştır. Avukatlar dahil bir şekilde kente girmeyi başarmış olan insanlar gözaltına alınmış, gözaltında fiziki ve psikolojik şiddet uygulanmıştır. Yine de ne avukatlar ve dayanışma amacıyla çevre kentlerde bulunanlar alanı terk etmiştir ne de gösteriler sonlanmıştır.
Sonuç yerine: HDK-HDP güçleri olarak oluşturmaya çalıştığımız ezilenler koalisyonu objektif olarak her zamankinden daha olasılık dahilindedir. Rejim ise her zamankinden daha kırılgan.