Türkiye’deki çocukların %18’inin cinsel taciz ve tecavüz mağduru olduğunu biliyor muydunuz? Peki bu çocukların %90’ının tanıdığı biri tarafından tacize ve ya tecavüze uğradığını?
Türkiyede cinsel istismar, taciz, tecavüz, cinsel şiddetin giderek artmasının baş rolünde erkeklerin yönettiği ve ‘erk’in her türlüsünü kutsayan bu erkek egemen sistem var, kuşkusuz… Bütün devletlerin ‘erkek’ olduğu gerçeği değişmediği sürece, ister bilinçaltında ister görünürde var olan ‘erkek dayanışması’ sürdüğü sürece öncelikle kadınlar ve çocuklar bu ezenin, ezileni olmaktan kurtulamayacaklardır.
Toplumsal normlarda yaşayan, hukuki olarak korunup kollanan bu erkek egemen anlayış sorgulanmadığı ve erkek adalet yerine gerçek adalet işletilmediği sürece de bu ezilen olma hali ortadan kalkmayacak. Bariz örneklerini her gün gördüğümüz, duyduğumuz gibi artmaya devam edecek ve kadınların isimlerinden geriye sadece iki harf kalacaktır. Bunun neticesi olarak. n.ç, e.a, s.k gibi isimsiz kadınlar ve çocuklar olarak ya hayatlarına devam edecekler ya da hayatlarına mücadeleyle devam edeceklerdir.
Hayatına isimsiz ve mücadeleyle devam eden çocuklardan bir tanesi de e.a. 2012 yılında Dikili Çok Programlı Lisesi’nde okurken babasının fırıncı arkadaşı Ali Kılıç tarafından, onun eşinin gözetiminde tecavüze uğrar. Fırının arka tarafında… Ardından yine aşina olduğumuz şekilde tehdit edilir. Kimseye söylememesi gerektiği soylenir, korkutulur. Henüz çocukken, tecavüz sonrası çocuğu olmasından korkulur ve Ali Kılıç’ın eşi tarafından zorla hamilelik testi yaptırılır. Tüm bu baskıların sonucu olarak travma yasayan e.a, kendisine yardım etmesi için din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni Rasim Kocabaş’a durumu anlatır. Rasim Kocabaş ona destek vereceğini söyleyerek, konuşma bahanesiyle Dikili İş Adamları Derneği’ne çağırır.
Yardım umuduyla oraya giden e.a aynı kabusu bir kez daha yaşar ve Rasim Kocabaş’ın tecavüzüne uğrar. Rasim Kocabaş, daha önce de Foça’da öğremenlik yaptığı lisede kız öğrencileri taciz ettiği için halkında soruşturma açılmış ancak takipsizlik kararı verilmiştir. Güya sürgün edilerek görev yeri değiştirilmiş ve başka bir İzmir ilçesine gönderilmiştir.
İkinci tecavüzün ardından e.a durumu ailesine anlatmış ve onların da desteğiyle dava açılmıştır. 18 haziranda 4. duruşması görülen davada, diğer tecavüz davaları gibi tecavüzcü korunmaya devam ediliyor. Tecavüzcü hala tutuksuz yargılanıyor ve Konya’da öğretmenlik yapmaya devam ediyor. Üstelik öldürülen bir çok kadının talep ettiği ancak verilemeyen korumalar, tecavüzcü Rasim Kocabaş’a veriliyor ve davaya koruma eşliğinde geliyor. Üstüne üstlük mahkeme heyeti ‘yazık adam polis eşliğinde eli kolu kelepçeli davaya giriyor’ diyerek açıktan taraf olduğunu gösteriyor. e.a’nın gözlerindeki sessiz çığlıkları duymadan.
Davanın 10 eylülde 5. duruşması var. Bergama adliyesinde. Tecavüzcüler 18 yaşında ya da 78 yaşında da olabilir. Tecavüzcüler her yaştan, meslekten, dinden, sınıftan, etnik kökenden olabilir. Tecavüzcüleri belirli bir kategori, açıklama ya da klişe içine almak imkansızdır. Söz konusu ‘erk’eklik olunca ne çok hafifletici sebep bulunuyor değil mi? ‘bağırmadın, rızası var, adam zaten pişman’ diyerek bizkez daha utanmamızı sağladınız hep! Kendimizden, bedenlerimizden değil elbette, adaletinizden! Gerçek adalet istediğmizi haykırmak için, 10 eylülde Bergama adliyesindeyiz.
Tecavüz bir insanlik suçudur. Tabiiki tecavüzcüyü korumak da. Tecavüzcülerin gerekli cezayı almayıp, serbest bırakılmaları, toplumun tecavüze bakışını sıradan bir suça bakış haline getirir. ‘tecavüz sıradan bir olay değidir. Size kanıksattırılan şey, kadınlar ve çocuklar için bir kabus, ruh katlidir’ demek için 10 eylülde Bergama adliyesindeyiz.
Uğradıkları taciz/tecavüz sonrasında, kadınların ve çocukların hayatları, umutları, hayalleri çalınıyor ve isimleri de. Geriye sadece iki harf kalıyor. e.a… Bu utanç davasına, işte tam bu yüzden gidiyoruz. E.a’nın adını geri almaya, onun gibi nicesinin adını da. N.Ç’nin, R.K’nin Z.K’nin Ö.D’nin…..