Biliyoruz, ÖDP, Halkevleri ve TKP zaman zaman ittifak yapıyorlar. Aralarında yaklaşım farklılıkları olmakla birlikte aynı yöne bakıyorlar. Bu aynı yöne bakanlardan biri, Halkevleri, CHP’nin Eklemeddin’i aday göstermesi üzerine CHP’ye açık bir mektup yazdı. Onu uyardı. Yürüdüğü yolun yanlış bir yol olduğunu söyledi. Bu CHP’yi sola doğru çekmeye yeltenen umutsuz bir hamleydi. Tutmadı, tutması mümkün değildi. CHP ‘90’ların başında bir kez sola doğru gitmeye meyletmiş, soldaki en büyük güç Kürt hareketi olduğu için HEP ile seçim ittifakı yapmaya girişmiş, ardından da bin pişman olmuştu. İnönü’nün politik ömrü işte bu yüzden son bulmuştu. Belli ki, düzen içine çekileceği varsayılan Kürtler, parlamentoya girdikleri gün CHP’lilerin aklının tavana vurmasına neden olacak bir iş yapmış, vekil yeminini Kürtçe yapmaya girişmiş, bir çuval inciri berbat etmişlerdi! Bu nedenle devletin gizli koridorlarında CHP’lilerin burunlarından fitil fitil getirildiğinden kuşkumuz yok. Bu devlet Şeyh Sait’in, Ağrı’nın, Dersim’in gözünün yaşına bakmamıştı. Leyla Zana’nın kahrını niye çekecekti? Rahmetli Orhan Doğan’ın başına basıldı, apar topar bir sivil polis arabasının içine atıldı. Derin CHP bu hikayeyi unutmaz. Onlar HEP’i ehlileştirmeye çalışırken HEP onları derin devletin karşısında kepaze etmişti. Bütün diğer gerekçeleri bir yana bırakalım, sadece bu nedenle bile CHP Kürtlerle ittifak yapamaz. Halkevleri gibi kimi dostlarımız Kürtlere bin kulp takıyor olsa da, Kürtler de solda olduğu için CHP sola doğru gitmeye heveslenemez. O halde, çark edelim, sağa meyledelim! Ekmeleddin bundandır. Halkevleri CHP’ye mektup yazdı. Bu nafile bir çabaydı. Aynı yöne bakan TKP’nin bir kanadını oluşturan “Halkın Türkiye Komünist Partisi” Demirtaş’a mektup yazdı. Bu ikisi iki ayrı dünyadır. Birine tebessüm ederiz, olmayacak duaya amin diyor deriz. Diğerine değer biçeriz, bu mektupta Türkiye’nin demokratik güçlerinin birlikte yürüyebilmesi için bir arayış olduğunu düşünürüz. Kuşkumuz yok, durum budur. HTKP’nin yazısında, Türkiye siyasetinde dört etkili öğenin varlığından söz ediliyor. AKP, CHP, MHP ve HDP. Ardından sosyalist solun etkili bir özne olmasına ihtiyaç olduğundan bahsediliyor. Ve soruluyor? Sosyalist solun etkili bir özne olması için mücadele etmeye “var mısınız?”. Kuşkunuz olmasın, varız. Bu etkili sosyalist öznenin HDP ile ilişkisinin nasıl olacağı başka bir tartışmanın konusudur. Belli ki bu konuda ve başka birçok konuda yaklaşım farklılıklarımız bulunmaktadır. Lakin bugün ilk adımda bunun bir önemi yoktur. Sosyalist solu etkin bir özne olarak filizlendirmek, Türkiye sosyalistlerinin en önemli gündem maddelerinden biri olmalıdır. Belli ki bu konuda fikir birliği içindeyiz, o halde bu meselenin ayrıntılarını tartışmaya girişmek için beklemeye gerek yoktur.