Ben Ümraniye Organize Sanayi Bölgesi’nde Arsan Kauçuk fabrikasında çalışan bir işçiyim. Şimdi çalıştığım fabrikaya girmeden önce en az 6-7 fabrika ve işyerinde çalıştım. İşçi arkadaşlarımın parmaklarının koptuğuna, kaslarının ezildiğine, akciğerlerinin ağır hasar gördüğüne, ileri derecede tüberküloz olmalarına, bel fıtığı ameliyatı sonrası sakat kalmalarına, ortopedik özürlü olmalarına hatta kanser olmalarına tanıklık ettim.
Kauçuk hamuru hazırlanırken, preste kalıp haline getirilirken işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirleri hiçe sayılıyor. Buna bir de üç vardiya ağır çalışma koşulları ve zorunlu mesailerde eklenince olmayan sosyal hayatımızla birlikte hayatımız kararıyor. Adeta yaşayan ölü haline geliyoruz. Kullandığımız eldivenler, beş para etmeyen bezden maskelerin hepsi göstermeliktir. Sürekli kanserojen maddelerle temas halindeyiz. Bu sadece benim çalıştığım fabrikaya has bir şey değil.
Ümraniye OSB’de neredeyse tüm fabrikalarda bu durum mevcuttur. Patronlar maliyetten kaçmak için bizim hayatımızı karartıp ölümümüze davetiye çıkarıyorlar. İnsan hayatının bu kadar ucuz olduğu bir başka ülke var mı? Varsa ben hakikaten bilmiyorum. Artık televizyon izlemek istemiyorum. Her gün bir madende, bir sanayi sitesinde, bir fabrikada kaç işçinin öldüğünü duymak ve seyretmek istemiyorum. Azıcık vicdanı olan bir insan bu durumlar karşısında bir şeyler yapmak ister. Biz işçiler olarak kendi aramızda çok konuşuyoruz. Acaba biz bu durumu yaşasaydık ne yapardık. Bizim ailelerimiz, çocuklarımız ne yapardı. Bu soruya çok net cevap veremiyorum. Çünkü işçiler, onların aileleri örgütlü olmaz, hesap soracak sendikalarla birlikte davranmazlarsa, halkı harekete geçiremezlerse Ermenek’teki gibi, Soma’daki gibi oyuna gelir birkaç bin lira tazminatla hayatımızın toprak altında geçmesine istemeseler de seyirci kalırlar. İşte kötü olan budur. Bu durum benim kanıma dokunuyor.
Karaman- Ermenek’te 18 işçi toprağın altında çamurda boğuldu. Ya da zift gibi suyun içinde öldürüldü. Hükümetin üç bakanı pişkin pişkin hâlâ şu kadar çamur şu kadar su boşalttık veya çıkardık diye insanın karşısına çıkıyorlar. Hiç utanma duygusu yok mu bunlarda diye insanın bağırası geliyor. O da yetmezmiş gibi 25 kişilik bir araca 45 tarım işçisi konularak ölüme gönderiliyor. Bu da normal trafik kazası olarak sunuluyor. Acı gözyaşı hep bize mi? Bu kahrolası dünyanın yükünü çeken işçiler, bizim gibi çalışan namuslu insanlar değil mi?
Peki ya sendikalara ne demeli. OSB’de en az 8 büyük fabrika sendikalı. Biz daha sendikaların gelip bir denetim yaptıklarını görmedik. İşçileri örgütlemek için bir çabalarına rastlamadık. Hal böyle olunca patronlar istediklerini yapıyorlar. Hatta özel hastanelerle anlaşarak iş kazalarını gizliyorlar, el altında cüzi tazminat ödemeleriyle işlerini hallediyorlar. Son günlerde OSB’ye 300’e yakın Suriyeli işçi getirip istihdam ettiler. Yarın öbür gün biz bir de bu kardeşlerimizle düşman olacağız. Hiç fabrika deneyimi olmayan bu kardeşlerimiz belki de hayatlarından olacaklar. Parmaklarından, kollarından olacaklar. Şu anda DES, KADOSAN ve OSB’de resmi kayıt altında olan 150 fabrikada 40 bin kişi çalışıyor. Halbuki 2 bin 250 işyeri var. En az bir 30 bin kayıt dışı çalışıyor. KADOSAN’da çalışan 15-16 yaşında gencecik işçi çocuklar 25 yaşına geldiklerinde 40-50 yaşında görünüyorlar. Bunun sorumlusu kim? Sorumlusu onları çalıştıran patronlar ve buna göz yuman patronlara arka çıkan AKP’dir. Bu çocuklar kimyasallar içeren boya, tiner, motorin, cila, parlatıcı maddelerle iç içeler. Maskesizdirler. 10 liralık eldiven onlara çok görülür. Hükümet de, patronlar da bu ölümlerin sorumlusudur. Tek şey kalıyor. Örgütlenmek, örgütlenmek.
Bölgemizde KADOSAN çıkışı P blokta TMMOB’nin, Ümraniye Makina Mühendisleri Odası Temsilciliği var. Onların doğrudan içinde yer aldığı işçi sağlığı ve işyeri komitelerinin kurulmasının tam zamanı. Tüm DES, KADOSAN, OSB işçilerini büyük bir kampanyayla bu komitelerin kurulması için göreve çağırıyorum. İş başa düşmüştür. Önemli olan bizim bunu yapmamızdır. Sağır sultanları oynayan sendikalardan bir şey beklemeyelim. Yeni Ermenekler, Somalar, Ispartalar, Zonguldaklar, Torunlar istemiyorsak elimizi vicdanımıza kayalım canla başla çalışalım.
Arsan Kauçuk’ta çalışan bir işçi
Bu mektup 5 Kasım tarihli Evrensel Gazetesi’nde yayınlanmıştır.