KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü dolayısıyla yazılı bir açıklama yaptı. KCK’nin açıklaması şöyle;
”10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’nde insanlık halen büyük acılar yaşamaktadır. Buna karşı da özgürlük ve demokrasi mücadelesi verilerek insanlar ve toplumlar acılardan kurtulmaya çalışmaktadır. En fazla hak ihlaline uğrayanlar, toplumları özgür olmayan toplumlardır. Bu açıdan da özgürlük ve demokrasi mücadelesiyle insan hakları mücadelesi iç içe geçmiş bulunmaktadır. Bugün insan haklarının en fazla çiğnendiği coğrafya, üçüncü dünya savaşının yaşadığı Ortadoğu’dur. Tam bir kaos yaşanmaktadır. İlk devletlerin, ilk despotların tarih sahnesine çıktığı coğrafya, hem bu zihniyetteki güçlerin baskısını yaşamakta hem de bu baskıcı güçlerin ortadan kaldırılması mücadelesini vermektedir. Kendi varlıklarını sürdürmek isteyen baskıcı ve despotik güçler daha fazla zulme başvurmaktadırlar
EN FAZLA KÜRTLER SALDIRI ALTINDA
İnsan hakları mücadelesinin de, en fazla insan haklarının çiğnenmesinin de yaşandığı Ortadoğu coğrafyasında bugün en fazla da Kürt halkı saldırı altındadır” denilen açıklamada şunlar belirtildi: “Son yüzyılda Ermeni halkıyla birlikte en fazla insan hakları çiğnenen halk Kürtlerdir. Kürtler toplum olarak çarmıha gerilerek yüz yıldır zulüm ve baskı altında yaşamaktadırlar. Kürtlerin yüz yılık yaşamı, tam da çarmıha çakılmış bir yaşamdır.
Kürtler ne zaman baskı ve zulme itiraz etseler, ne zaman mücadele etseler hemen sömürgeci zulüm makinesi devreye konulmaktadır. Son on yıllarda başta Türk devleti olmak üzere bölge sömürgeci güçlerinin Kürtlere yaşattığı zulüm dünyada görülmemiştir. Kürtlerin Özgürlük Mücadelesini bastırmak için binlerce köy yakılmış, yıkılmış; onlarca baraj yapılarak Kürtler yerinden, yurdundan edilmişlerdir. Binlerce faili meçhul cinayet işlenmiş, yüz binlerce insan tutuklanmış, on binlerce insan en az on yıl olmak üzere ömürlerini zindanlarda tüketmişlerdir. Dünyada işkence görme, gözaltına alınma ve tutuklanma rekoru Kürtlere aittir. İnsanlık tarihi boyunca Kürtler kadar işkence gören ve zindanlara atılan başka bir halk yoktur. İnsanlık tarihinde işkence görme ve tutuklanma rekoru açık ara Kürtlere aittir. Bu bile başlı başına Türk devletinin ne kadar soykırımcı, işkenceci olduğunu ve despotik karakterini ortaya koymaktadır. Bugün bile Kürt halkı kurumsal bir faşist zulüm altındadır. Her gün sokaklarda öldürülmekte, polis karakollarını ikinci evi gibi yaşamakta, zindanları doldurmaktadır.
KÜRTLER HALA KÜLTÜREL SOYKIRIM ALTINDA YAŞIYORLAR
Günümüzde insan hakları en fazla çiğnenen başta Şengal’deki Êzîdî Kürtler olmak üzere, tüm Kürtlerin durumu üzerinde durmak gerekiyor. Eğer insan haklarına sahip çıkılacaksa, başta da Kürtlerin durumu görülmeli ve Kürtlerle ortak mücadele ve dayanışma içinde olunmalıdır. Kürtler, işkence ve tutuklamalar altında dünyada en büyük acıyı çeken toplum olarak da hakları en fazla gasp edilmiş halk durumundadırlar. Kürtler hala hiçbir hakka ve hukuka sahip olmadan çarmıha gerilmiş durumda kültürel soykırım altında yaşamaktadırlar. Kürt halkını sindirmek ve kölelik altında tutmak için her gün hiçbir gerekçe olmadan onlarcası işkence görmekte, gözaltına alına alınmakta ve tutuklanmaktadır. Türkiye demokratikleşemediği müddetçe de Kürtler üzerindeki bu zulüm sürecektir. Bu gerçeklik tüm demokrasi güçlerinin ve Kürt halkının özgürlük ve demokrasi mücadelesini yükseltmesini zorunlu kılmaktadır. Türkiye’de özgürlük ve demokrasi mücadelesi geliştirilmeden de, Türkiye halklarının ve Kürt halkının insan hakları ihlalinden kurtulması, özgür ve demokratik yaşama kavuşması mümkün değildir.
ORTAK MÜCADELE YÜRÜTÜLMELİ
Şengal’de, Rojava’da yaşananlar; Kürt halkının, Arap halkının, Hıristiyan halklarının, etnik ve dinsel tüm toplulukların insan haklarının çiğnendiği Ortadoğu coğrafyasında baskılardan kurtulmanın yolu, halkların özgürlük ve demokrasi mücadelesini geliştirmekten geçmektedir. Bu durum da Ortadoğu’daki tüm halkların ortak bir mücadele yürüterek zulmü ve baskıyı ortadan kaldırmalarını gerekli kılmaktadır. Bunun için de tüm halklar ve insanlar Kürt halkının mücadelesinin yanında yer almalı ve bu zulme son verilerek tüm halkların özgür ve demokratik yaşamı sağlanmalıdır.”