Güllük’te 7 işçinin zehirlenerek ölümüne ilişkin İller Bankası şirketi, tesisi işleten şirketin ölen müdürünü suçladı. Savcı, “İş güvenliği işçiye bırakılamaz” diyerek, 21 kişi için 15 yıla kadar hapis istedi.
Muğla’nın Milas ilçesi Güllük beldesinde geçen yıl atık su tesisinde 7 işçinin zehirlenerek, hayatını kaybetmesine ilişkin soruşturma tamamlandı. Tesisi inşa eden şüpheli İller Bankası yetkilileri, belediyeyi ve tesisi işleten şirketi suçladı. Tesisi işleten Akfen İnşaat’ın yöneticileri ise faciada arkadaşlarını kurtarırken can veren şirket temsilcisi Mustafa Öztürk’ün suçlu olduğunu ileri sürdü. Savcılık, 21 şüpheli hakkında ‘taksirli ölüme sebebiyet vermek’ iddiası ve 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle fezleke düzenledi. Davanın ağır ceza mahkemesinin alanına girdiği sonucuna varan savcılık, fezlekeyi Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdi.
Milas Cumhuriyet Başsavcılığı’nda şüpheli sıfatıyla ifadeleri alınan dönemin İller Bankası Genel Müdür Vekili Mehmet Şevki Nalçacıoğlu işletmenin 2008’de kendileri tarafından inşa edilerek geçici kabul belgesiyle belediyeye devredildiğini, aradan 5 yıl geçtiğini, kazanın ‘işletme hatası ve tedbirsizlikten kaynaklandığını’ savundu. İller Bankası’nda inşaat mühendisi olarak görev yapan Levent Yanar, imalat yönünden eksiklik görülmediği için tesise geçici kabul belgesi verdiklerini, sorumluluğun tesisi işleten merkeze ait olduğunu iddia etti. İller Bankası Kanalizasyon Şubesi’nde inşaat mühendisi olarak çalışan Fatma Herdem ise geçici kabul tutanağında ‘belediyeye ilişkin belli hususlara yer verdiğini, bunlara uyulmuş olsaydı kazanın meydana gelmeyeceğini’ iddia etti. Aynı dairede görevli Hamdi Dereyurt da ‘Geçici kabulde İller Bankası’nın belediyeye belli tavsiyelerde bulunduğunu, tavsiyeler yerine getirilmeden kazaların önlenemeyeceğini’ söyledi. İller Bankası İzmir Bölge Müdürü Mustafa Bayram ise “Kazanın asıl nedeninin, proje eksikliği ya da uygulama hatası değil, tesislerde ehil personellerin çalıştırılmaması” olduğunu öne sürdü.
Süleyman Özmen de “Gerekli havalandırmanın yapılmaması, zehirli gaz ölçen dedantörün, oksijen tüpünün ve gaz maskesinin olmaması” nedeniyle felaketin yaşandığını ve ‘ölüm olayında işletmeci kuruluş personelinin ihmal ve tedbirsizliğinin’ etkili olduğunu savundu. İller Bankası’nda görevli diğer şüpheliler de aynı yönde savunma yaptı.
Atık su tesisini inşa eden Grand İnşaat’ta inşaat mühendisi olarak çalışan Mehmet Tevfik Sülün ise projede gösterildiği şekliyle çalıştıklarını, vana bölümündeki havalandırmayı mekanikçilerin “Gerek yok” görüşü üzerine yapmadıklarını söyledi.
Akfen, ölen amirini suçladı
Akfen Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Kadri Samsunlu, Güllük’e hiç gitmediğini, şirketin hacmi ve büyüklüğü nedeniyle teknik konulara dahil olmadıklarını, bu tarz sorunlarla şirketin genel müdürü veya vekilinin yetkilendirildiğini savundu. Faciada hayatını kaybeden Mustafa Öztürk’ün Mart 2013’te işveren temsilcisi olduğunu kaydeden Samsunlu, iddiaları reddetti. Yönetim Kurulu Üyesi İbrahim Süha Güçsav da sorumluluğun Öztürk’e ait olduğunu ileri sürdü. Atık su tesisinde ölen Öztürk’le beraber imza yetkisi olduğunu, Güllük’e 5-6 kez gittiğini kaydeden Ahmet Tuna Ozaner ise şirketin Öztürk’e tek başına işi yürütebileceğine dair yetki verdiğini savundu.
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin 1978’de aldığı, işverenlerin işçi sağlığı ve güvenliği ile ilgili almak zorunda olduğu ve “iş güvenliğinin işçiye bırakılamayacağı” yönündeki bir kararına atıfta bulunan Milas Savcısı Mustafa Köçek, 21 şüpheli hakkında TCK’nın 85/2. maddesi gereğince ‘taksirle ölüme sebebiyet vermek’ suçlaması ve 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle 17 Mart’ta fezleke hazırladı. Savcı Mustafa Köçek, fezlekeyi Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı’na yolladı.