Kadına yönelik şiddet, erkek egemen uygarlığın beş bin yıllık kültürüdür. Bu kültür özgür kadını köleleştirmekle başlar, tüm topluma yaydırılır. Kadını köleleşen toplum, eşitlikçi ve özgürlükçü doğasını kaybederek derin bir sapma sürecine girer. Kadın aşağılanır, ötekileştirilir ve yaşamın tümden dışına itilir. Kadın yaşamın dışına itildikçe yaşam anlamını ve hakikatini kaybeder, çoraklaşır.
Tarih içerisinde ortaya çıkan tüm toplumsal sorunların kaynağında cins çelişkisinin olduğu bir gerçektir. Köleleştirdiği kadın üzerinde egemenliğini tesis eden erkek iktidarı, devlet sistemini ortaya çıkararak sınıflaşmayı, ilerleyen çağlarda ise milliyetçiliği, dinciliği, bilimciliği, mezhepçiliği üretir. Egemen erkek ve köle kadın ikilemi-çelişkisi, hakim ideoloji haline gelerek toplumda derin yarılmalara yol açar. Erkeği kadının, insanı insanın, toplumu toplumun kurdu yapar. Bu iktidar kültürü içinde hem erkek hem devlet ve hem de toplum kadına düşman hale gelir. Toplumsal kanserleşme esas olarak böyle ortaya çıkar.
Bir toplumda kadına karşı şiddet çok meşru ve doğal bir hal almış ise o toplum hasta bir toplumdur. Hastalıktan öte ölü bir toplumdur. Erkek egemen uygarlık kadını öldürerek toplumu da öldürmüştür. Kölelik en korkunç ölüm biçimidir. İnsan ve toplum gibi harika bir canlı için nefes almak yaşadığı anlamına gelmez. Yaşamak için özgür olmak gerekir!
Dünya’da günde her saat belki de her dakika bir kadın öldürülüyor, intihar ediyor, dayak yiyor, tecavüze uğruyor, satılıyor. Bu konuda Ortadoğu’da ise çok daha dehşet bir tablo karşımıza çıkıyor. Erkek egemen sistemin en vahşi icatlarından biri olan IŞİD bölgede kadın kıyımı yapıyor. IŞİD binlerce Êzîdî, yüzlerce Asuri-Süryani, Türkmen, Alevi kadını katletti. Binlerce kadına tecavüz etti. Binlercesini köle pazarları kurarak sattı. Ve halen binlerce kadın ise IŞİD’in elinde!
AKP’nin ittifak gücü IŞİD en korkunç bir biçimde kadın katliamları geliştirirken aynı politikayı AKP Türkiye’de ve Bakure Kürdistan’da yürütüyor. Kadına karşı şiddet AKP sürecinde on kat artmıştır. Kadın düşmanı AKP, kadına karşı şiddetin her biçimini uyguluyor.
AKP, Türkiye’de ve bölgede gericiliği, müthiş hortlatmış ve güçlendirmiştir. En ileri düzeyde muhafazakar politikalar geliştirerek kadına yönelik şiddet kültürünü beslemiş, erkek ve devlet şiddetini açıktan desteklemiştir. AKP, kadının kaç çocuk doğuracağından, kürtajın yasaklanmasına, sokağa çıkan- direnen kadının katledilmesinden, işkenceye uğramasına, tutuklanmasına, belediyelerde eşbaşkanlık sisteminin engellenmesine kadar tam bir kadın kırım siyaseti yürütmüştür. En son “fıtratta kadın erkek eşitliği yoktur” diyerek kadına karşı düşmanlığını IŞİD tarzı bir kez daha ortaya koymuştur. Ve kadın kırım politikalarına özel savaşı yoğunlaştırarak devam edeceğini açıktan ifade etmiştir.
Kürt kadınları, erkek egemen sisteme ve bu sistemin en uç türemeleri olan IŞİD ve AKP’ye karşı en büyük mücadeleyi veriyor. Şengal’de, Kobanê’de, Türkiye’de, Bakure Kürdistan’da ve Ortadoğu’nun, Dünya’nın birçok yerinde kadın kırım politikalarına karşı Kürt kadınları onurluca direniyor, mücadele ediyor. Kürt kadınlarının öncülüğünde yükselen insanlık mücadelesi tüm bölgeyi aydınlatıyor, diriltiyor.
Bu gün çok sayıda Arap, Türk ve Avrupa’lı kadın Kürdistan Kadın Özgürlük Hareketi’ne katılıyor. Bazılarına belki abartılı gibi gelebilir ama tüm samimiyetimle diyebilirim ki her kesim kadından bir ordu kurmak bile mümkündür. Mücadele saflarına yoğun bir kadın katılımı var ve her katılan kadın direniş cephesinin en ön saflarında yerini almak istiyor.
Ortadoğu’da ve Dünya’nın farklı coğrafyalarında birçok kadın örgütü Kürdistan kadın hareketiyle ilişki ve ittifak geliştiriyor. Kürt kadınlarının örgütlü mücadele gücü her kesimden kadını ve toplumu etkiliyor. Asuri ve Süryani kadınlar kendi kadın birliklerini kuruyor. Êzîdî ve Kakai Kürt kadınları ilk defa öz savunma güçlerini örgütlüyor. Bölgede müthiş bir kadın uyanışı yaşanıyor, kadın dayanışması gelişiyor. Bütün bunlar çok tarihi gelişmeler olup bu çağın kadın çağı olacağının işaretleri oluyor.
Kürt kadınları örgütlü kadının en büyük güç olduğunu ispatladı. Kadına yönelik şiddete karşı en etkili mücadelenin, kadının öz gücüne ve öz iradesine dayanan örgütlenme olduğunu pratikleriyle ortaya koydu.
Kadınlar kendilerine yönelen şiddeti yenmek istiyorsa ki istiyor, o halde siyasi, sosyal, ekonomik ve öz savunma alanlarında örgütlenmeyi ve güçlenmeyi esas almalılar. Yaşamın her alanında kendisini örgütleyen ve birliğini sağlayan kadını hiçbir erkek ve devlet şiddeti ezemez, katledemez. Kürt kadınları bu gerçeğin ispatıdır.
Kürt kadınları sadece Türkiye ve Suriye’de değil, tüm bölgede demokrasinin ve özgürlüğün garantisidir. Ortadoğu rönesansını geliştirmek için en donanımlı, etkileyici dinamik güç Kürt kadınlarıdır. Kürt kadınları, Önder Apo’nun ifadesi ile “Bölge Kadınlarına Öncülük Edebilirler” Bölgenin demokratikleşmesinde temel değiştirici ve dönüştürücü güç olabilirler.
Kadına yönelik şiddete son vermenin yolu özgür toplum ve demokratik sistem inşasıdır. Bunu sağlayacak olan güç ise kadınların örgütlü mücadelesidir.
(Yeni Özgür Politika – 26 Kasım 2014 – Bese Hozat)