Dünyanın her köşesinde kutlamalar yapıldı ve oyunlar sergilendi. Yani “şenlikli” bir gün geçirdi dünya. Ben de günün anlam ve önemine binaen tiyatroya gittim. İsmi önemli değil, ama genç bir oyuncunun kendi meşrebince “isyanı” muhteşemdi; oyun gereği masada duran yarım bardak suya, sürahiden “su” doldurunca bardak “bembeyaz” oldu!!! Şöyle bir salladıktan sonra bardağı dikiverdi ve derinden bir “oh” çekti. Aynı anda salon alkıştan inlemeye başladı ve salonun üçte biri türbanlıydı. Belli ki, sanat yönetmeninden, amirlerinden habersiz bir iş yapıyordu, hem de devletin tiyatrosunda! Belli ki, her şeyi göze almıştı ve isyandaydı! Dedim ki “Ula gezi ruhu bu mudur yoksa?” Dikkat, her an her yerde karşınıza çıkabilir!
Hepimizin bildiği üzre; özel tiyatrolar destek için, “Allah Rızası” denilen sadakaya bağlandı.Yerel yönetim tiyatroları, badem bıyıklı, dolgun, parlak ve ablak suratlı, orta boy, sanki aynı fabrika üretimi ilahi,tek tip memurların takdirine havale edildi. Devlet Opera ve Balesini, Devlet Tiyatrolarını, Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğüne bağlı kurumları, “Devlet Boyunduruğu” ndan ve himayesinden kurtardılar! Doğrudan sanatı ve kültürü yönetecekleri yasalar ve mevzuatlarla, sanatın ticarileştirilmesinin önünü açtılar. Adına TÜSAK dedikleri bir “sanat kurumlarını infaz mangası” kurdular. Memleket tarihinin gelmiş geçmiş en piyasacı hükümetiyle karşı karşıyayız ve yaşamda hiçbir “kutsal” bırakmayıp piyasanın emrine verdiler. En büyük kutsalları kar ve rant.
Bir bir dağıtmaya ve yok etmeye çalıştıkları orkestralarımız ve korolarımız “UYUM İÇİNDEKİ ÇOKSESLİLİK” sembolüdürler. Birlikte icra edilen bir dayanışmadır da aynı zamanda.”Star” ve “assolist” ötesi, kollektivist irade gerektirir.”Birlikte” yapınca ve başarınca güzeldir. Ortak bir değer çıkar ama, onuru herkesindir. Benim sesim değil,bizim sesimizdir orkestralar ve korolar.Yani biraz komünist işidirler! Onun için önce korolardan başladılar dağıtmaya ve komünistlere saldırmaya. Sanki zaman; orkestra olma zamanı, koro kurma zamanı.Taksim Gezi Ruhu bu osla gerek; korktukları en büyük orkestra, görebilecekleri en büyük koro.Kabus ola gerek,UYUM İÇİNDEKİ ÇOKSESLİLİK yani
Artık kendi orkestrasını, kendi korosunu ,kendi tiyatrosunu, kendi özgür sanatını yapmaya kararlı genç sanatçılar fırladı sahnelere ve sokaklara.Yaşasın! Artık suya su katınca beyazlıyor…