“Müzakere” Süreci Tıkanıyor Mu? – Muhsin Dalfidan


“Türk devletinin şu anki gibi tavrı devam ederse süreç tıkanır. Şu anda tıkanmamış ama tıkanma aşamasındadır” ( Murat Karayılan ). Ortada adına “müzakere” denilen politikbir olay var, ama müzakerenin devlet tarafı belli değil. Ya da politik iradeden çok güvenlik yetkisi ve sorumluluğu olan istihbarat birimleri eliyle görüşmeler yürütülüyor. PKK’nin tek taraflı ateşkesi var. Tarafların ortak bir yol haritası ortada yok. Kürt Özgürlük Hareketi (KÖH) yetkililerince, sadece “temel hatlarda anlaşma” olduğu ifade ediliyor. Bu nedenle kontrollü ve anlaşmaya göre sınanabilir, önü görülebilir bir süreç yok… Sürecin bu özellikleri başlı başına tıkanmaya davetiyedir.

Aynı zamanda sürecin bu özellikleri henüz müzakere sürecinin hazırlık döneminde olunduğunu da gösteriyor. Ve süreç daha başlamadan tıkanma emareleri gösteriyorsa sorumlusu devlettir.

Devletin değişmeyen amacı

Değişmeyen hedef, KÖH’ün tasfiyesidir. AKP, bu “çözüm olmayan çözüm” yolunda her gün yeni bir icraata imza atmaktadır. Hesap bellidir:  Oyalama ve ”içeriksiz bir barış baskısıyla” sürecin ilerlediği yanılsaması yaratılacak, çözüm için KÖH’ün attığı adımlar seçim sürecinde devletin kazancı olarak değerlendirilecek, hiçbir somut adım atmadan KÖH zayıflatılarak sonuç alınacaktır. Ola ki siyasi tasfiye kotarılamazsa, koşullar hazırlanmıştır nitekim; 2012 yılında başarılamayan askeri “çözüm” tekrar devreye sokulacak ve Kürt sorunundan kurtulunacaktır!

Bu kadar da olmaz denilmesin. Olur; muktedir kibri ve aklı, olmayanı yüz yıldır oldurmaya çalışmıyor mu? Gerillanın boşalttığı alanlara korucuları ve TSK’yi yerleştirmek, karakol ve kalekol yapımına hız vermek; yasalaşan yargı paketlerinin hiçbirinin KCK tutuklularını kapsamaması; akil insanlar heyetinin “içeriksiz barış baskısının” propagandasını yapacak bir araç olarak kurgulanması; ötekileştirici savaş dilinin, “ cehennemin dibine gitsinler”, “teröristler”, ”bölücü başı” ve benzeri örneklerinin gün be gün tekrarlanması aynı aklın ürünü uygulamalar…

KÖH’ün, öngörüleri AKP’nin oyununu bozuyor

AKP avcı ve av siyasetinden vazgeçmelidir. Kürt Özgürlük Hareketinin tek taraflı attığı adımları ciddiye almalıdır. Zira bu adımlar AKP, KÖH’ü tasfiye etsin diye değil, demokratik çözüm için atılmaktadır. Devletin tasfiye hamleleri görülmektedir.  Mustafa Karasu “demokratik siyaset silahı da kötü kullanılırsa devreye başka politik mücadele araçları girer” sözleriyle devletin tutumunun çıkmaz sokak olduğunu ifade etmiştir.

KONGRA-GEL 9. Genel Kurulu her türlü olasılığı öngören ve KCK yapılanmasını yenileyen ve geliştiren kararlar almıştır. Hareketin politik duruşu ve yönelimi sapmalara karşı güçlendirilerek Cemil Bayık Eşbaşkanlığa getirilirken,  askeri alana verilen önemin işareti olarak, Murat Karayılan HPG’nin başına getirilmiştir.

Sürecin tıkanmasına tahammül yok!

  • AKP’nin tutumu demokratik çözüm sürecini tıkanma aşamasına getirdi. Ancak sürecin doğrudan ve dolaylı taraflarının; içerdeki durum, dinamikler ve gelişmeler ile Ortadoğu politikaları, durumu ve gelişmeleri nedeniyle sürecin tıkanmasına tahammülleri yoktur. Süreç, çelişkileri ve zorluklarıyla birlikte değişik yol ve araçlar bulunarak ilerletilecektir.
  • Dört parçaya ayrılmış Kürt ulusu hiçbir zaman bugünkü kadar Ortadoğu’nun geleceğinde belirleyici olmamıştı. Güney Kürdistan gerçekte devletleşmiş durumda. Batıda Rojava devrimi katliamlara rağmen özerklik temelinde başarısını kurumlaştırmakta. Kuzeydeki gelişmeler herkesin malumu… Kürtler ulusal birliğe yürüyorlar. PKK, KYB, KDP ve diğer Kürt örgütlerinin katılımıyla Kürt Ulusal Kongresi 15 Eylül’de toplanıyor. PKK, KYB ve KDP işbirliğini geliştirmekte, Kandil’de üst düzey toplantılar yapmaktalar… Bu gelişmelerin anlamı; hiç kimsenin Kürtleri ve de PKK’yi dikkate almadan bölgede adım atamayacağıdır. Uluslararası güçler kadar AKP de bunu bilmektedir. Bildiğine uygun davranmak zorunluluğunu görmesi yakındır.
  • Gezi direnişi, bu topraklarda demokratik hak ve özgürlüklerden, ve sosyalizmden yana yok edilemeyecek bir mayanın varlığını ve imkanlarını herkese gösterdi. Önümüzdeki süreç bu imkanın pratikleştirilmesi süreci olabilir. Bu “içeriksiz bir rejim karşıtlığından” uzak duran, içeriklendirilmiş topyekün bir demokratikleşme mücadelesinin ortaklaştırılmasıyla gerçekleşecektir.
  • Önümüzdeki günler, devletin sinsi emellerine karşı, Kürt serhildanlarını ve topyekün demokratikleşme için Türkiye halklarının ortak özgürlük yürüyüşünü karşılamaya hazırdır…