HDP Türkiye’nin demokratikleşme ve özgürlük sorunlarına bir çözüm bulma projesidir. Bu nedenle pratikte giderilebilecek şeyler üzerinden tırtıklanacak ve önemsizleştiriliecek bir proje değildir. Türkiyeli sosyalistlerin ve bireylerin içinde yeterince yer almadığı bir HDP Türkiye’nin sorunlarına kapsamlı bir çözüm bulamaz.
Son zamanlarda Türkiye siyasi bir çıkmaza girmiştir. HDP nin bu çıkmaza müdahale etmesi gerekmektedir. Beklenti bu iken HDP ye içten ve dıştan müdahale edilerek bu bu misyonu nu yerine getirmesi engellenmektedir. Hükümet cehpesinden yapılan müdahaleleri bir rakibi yıpratma olarak anlamak mümkün. Ancak içten yapılan müdahaleleri hangi sıfatla anlamlandırmak gerekir orası muğlak.
Bu denli müdahalelerle karşı karşıya olan bir parti demokrasi güçlerini birleştirmeye nasıl öncülük edecek, bu inisiyatifi nasıl hayata geçirecek, geçirse bile bu yeterli olabilecek mi?
HDP Türkiye’nin demokratikleşmesi ve başta “Kürt sorunu” olmak üzere Türkiye’nin temel sorunlarına çözüm öngören siyasal bir parti iddasıyla yola çıktı. Kürt demokratik hareketi Kürdistan’da gereken güce ulaştığı halde Kürt sorununun çözümünde sonuç alıcı bir gelişme sağlayamadı. Bu bağlamda Türkiye demokrasi hareketi güçlenmediği müddetçe de Kürt sorununun çözümündeki tıkanma aşılamayacaktır. İç müdahalelerle HDP daraltılırsa bu rolü nasıl oynayacak.?
Bu gün üzerinde durmamız gereken ve bu müdahalelerin yersiz olduğu bilinciyle hareket ederek HDP’nin kongrelerle sağlıklı bir yapıya kavuşmasına hizmet etmektir. HDP’yi Türkiyenin temel sorunlarına müdahale edecek bir örgütlülüğe ve güce ulaşmasına hizmet etmektir. Ancak bu yapılırsa Türkiyenin demokratikleşmesi ve Kürt sorununun çözümünde aktif rol oynayabilir. Bu güne kadar yaşanan eksiklik ve hatalar HDP projesinin doğru anlaşılamaması ve bu nedenle daralması sonucuna götümüştür.
DBP ve HDP işbölümü temelinde toplumumun bütün katmanlarını kucaklayarak demokratik siyaseti örmesi gerekir. Bu DBP’den boşalan kadroların HDP’ye yatay geçiş yapması anlamına gelmez. Yani HDP sadece Kürtlere dayanan bir parti olmamalıdır. Faşişt, şoven güçler dışında bütün demokratik güçleri kapsayan bir demokrasi cehpesi olmalıdır. Bu kaygılar ancak geniş bir demokrasi cehpesi yaratılarak partinin kuruluşunda üzerinde anlaşılmış, birleşen, kadın, gençlik ve birey kotaları hayata geçirilmek suretiyle aşılabilir.
Demokrasiden yana olan, özgürlükten yana olan, Türkiyenin bütünlüğünü isteyen her kesimin bu projede yer alması gerekir. Bunun önü tıkanılırsa, kısır müdahalelerle parti daraltılırsa bu proje amaçlanan hedefe ulaşmaz.
Özellikle Kobane direnişi ile yakınlaşan bu güne kadar HDP’de yer almayan kesimlerle acilen dialog kurulmalı ve demokrasi cehpesi genişletilmelidir. Hızla anti-demokratikleşen ülkemizde bu cepheyi genşletmek hem görevimiz hem de sorumluluğumuzdur.