Hükümet ile HDP arasında çözüm sürecine dair ilk temasın sağlanmasından sonra HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “6-7 Ekim olaylarıyla ilgili tartışmalar ve olayların neden olduğu türbülans azalınca taraflar diyalog kanallarını açtı”derken Kobani için sokağa çıkma çağrısı yaparken olacakları öngöremediklerini söyledi.
Selahattin Demirtaş’ın Hürriyet’ten Deniz Zeyrek’e 6-7 Ekim olayları ve çözüm sürecine dair verdiği söyleşiden öne çıkan bölümler şöyle:
‘Hükümet faturayı HDP’ye keserek işin ucuzuna kaçtı’
“Olaylar sırasında ölenlerin çoğu HüdaPar üyesi gibi yansıtıldı ama hiç siyasetle ilgisi olmayan insanlar da yaşamını yitirdi. Güvenlikçilerin öldürdüğü kişiler var. Sivillerin öldürdüğü HDP’liler var. Hükümet işin ucuzuna kaçtı, faturayı HDP’ye kesmeye, HDP’yi siyasi lince tutmaya çalışıp işin içinden çıkmak istedi. Hükümet ‘düşman’ı yanlış yerde arıyor. Tehlike olan HDP değil, açık olan yaradır. Bölgede bu yarayı kaşımak isteyen çok kesim var. Bu yara kapatılırsa, provokasyona uygun zemin ve fırsatlar yaratılmazsa, bir daha bu tür şeyler yaşanmaz. Bu yara açık kaldıkça, bu yarayı kaşıyanlar hep çıkar.”
Amacımız Kobane’nin düşmemesi için gündem yaratmaktı
“Sokak meşru bir alandır. Meşruiyetin sınırı da kimsenin canına malına zarar gelmemesidir. Sokak gösterisi, evrensel-ulusal düzeyde haktır. Biz çağrı yaptığımızda, HüdaPar binalarına saldırılacağına, HüdaParlılarla gerilim yaşanacağına dair en küçük bir öngörümüz yoktu. Ne yönlendirmemiz, ne teşvikimiz vardı. Mevzu Hüdapar mevzusu değil, Kobani’nin düşmemesi için gündem yaratmaktı. Görünen o ki, bu tür durumlarda meseleyi başka bir tarafa çekmek isteyen kontrollü ya da kontrolsüz güçler devreye girebiliyor. Yaşamını kaybeden, malını kaybeden herkesin canı, malı, huzuru iktidarda olmasak bile aynı zamanda bizim sorumluluğumuzdadır. ”
‘Çatışma olmasın diye elimizden geleni yapacağız’
“Türbülans tam anlamıyla geçti sayılmaz. Diyalog vardı ama tıkır tıkır işleyen bir müzakere yoktu. Bu gelişmelerle diyalog da koptu. Diyaloğun başlaması ve hızlı bir şekilde müzakereye geçmek lazım. Geleceğe bakmak daha mantıklıdır. Gerilim yaşanacaksa da siyasi alanda kalsın. Karşılıklı silahlı çatışmaya, ölümlere dönsün istemiyoruz. Siyasi gerilimden çekinmiyoruz. Siyaset arenasında tansiyon yükselebilir, gerilim artabilir, bu olağandır. Yeter ki ölümler olmasın. Çatışmalı günlere dönülmesin diye üzerimize düşeni yapacağız. Yaşananlar hepimizi tedirgin etti. Yüksekova’da vurulan askerler, Bingöl’de vurulan polisler, Kağızman’da infaz edilen PKK’lılar, Diyarbakır’da eşinin yanında infaz edilen astsubay, bütün bunlar çok vahim olaylar. Ama savaşın bile bir hukuku, ahlakı vardır. Onu bile ayaklar altına alan çevreler kimlerse bunlar ortaya çıkarılmalı. Kirli güçlerin yöntemleriydi bunlar. Diyarbakır’daki astsubayın, eşinin yanında katledilmesi beni de, bizi de hakikaten derinden yaraladı.”
Diken