Ali İsmail Korkmaz: Devrim hayalinin fiil hali!- Ahmet Saymadi


Hafızamızdaki en çarpıcı karelerden birisi Birinci İntifadada İsrail askerlerinin yakaladığı Filistinli bir gencin kolunu taşla kırdıkları sahnedir. Birkaç İsrail askerinin Filistinli gençlere zulmettiği bu görüntü Birinci İntifadanın ve Filistin halkının verdiği mücadelenin  sembolü olmuştu.

Sıklıkla gördüğümüz bu zulüm görüntülerin bir benzerini 2013 Haziranında Eskişehir sokaklarında bir kez daha gördük. Gezi Parkı’ndaki eylemlere destek için Eskişehir’de eylem yapan gençlerden Ali İsmail Korkmaz 2 Haziran gecesi sivil polisler ve mahalledeki faşist esnaflar tarafından öldüresiye dövüldü ve kaldırıldığı hastanede 38 gün sonra yaşamını yitirdi.

Ali İsmail Korkmaz’ın ölümünün ardından katiller mesaiye devam etti. Malum onlar destan yazmışlardı ve destan yazmaları için her yolla sürekli olarak teşvik ediliyorlardı.

Ali İsmail’e saldırının olduğu yerdeki 30 kameradan 16’sı bozuk çıktı. Önce Beşik Otel’in güvenlik kayıtlarındaki kayıtlar silindi. Tüm gün çalışan kameralar, Ali İsmail’in vurulduğu anda kapanıvermişti. Sadece 74 saniyelik görüntü de silinmişti! Fazlasını silmeye ne gerek vardı! Ardından Ali İsmail Korkmaz’ın saldırıya uğradığı Sanayi Sokak’taki Harman Ekmek Fırını’nın güvenlik kamerasının kayıtları silindi. Tabii sonra, o silinen kayıtlar son teknoloji kamuoyu baskısıyla geri geldi.

Zaten Eskişehir Valisi Güngör Azim Tuna’ya göre, Ali İsmail Korkmaz’ı arkadaşları dövmüştü. Başbakana olayı şöyle özetliyordu büyükelçilere, ¨üç dört kişi polise şiddet uygularken ölüyor; dünyanın altını üstüne getiriyorlar.¨ kendi kendimizi öldürmüştük!

Uğur Kaymaz davası dahil, daha önce birçok davanın görüldüğü ve ¨Güvenlik gerekçesiyle¨ başka şehirlerden davaların kaydırıldığı bir yer olan Eskişehir birdenbire güvenli olmayan bir yere dönüşmüştü. Dava Eskişehir’den Kayseri’ye kaydırılmıştı. İki şehir arasındaki güvenlik farkı hakkında henüz kimsenin bir bilgisi yoktu. Katillerin mesaisi devam ediyordu.

Bitti mi? Hayır!

Ali İsmail’in katillerinden hesap sormak için Kayseri’ye gitmek isteyenleri Kayseri’ye giden bütün yollarda durdurdular, Konya’dan Kayseri’ye gitmek isteyen insanlar otobüs bile bulamadı.

Kayseri’deyse; polislerin üç gün boyunca izinleri iptal edilmiş, katiller tam gün mesai yapacakmış! Kayseri Adliyesi’nin etrafı bariyerleriyle çevrilmiş, adliyenin olduğu cadde ve sokaklar trafiğe kapatılmış, Adana, Kahramanmaraş ve Kırşehir’den 500 polis  Kayseri’ye getirilmiş, toplam iki bin polis görevlendirilmiş. TOMA’lar ve helikopterler de katilleri korumak için hazır bekletilecekmiş.

Bugün mahkemede ne olacağını az çok kestirebiliyoruz. Sokak ortasında vurdukları ve katilini görevden bile almadıkları Ethem Sarısülük davasından ve daha bir çok davadan biliyoruz bu katilleri ve onları koruyanları…

İstedikleri kadar önlem alsınlar, aldıkları güvenlik tedbirlerinin hiçbir önemi yok. Binlerce insan engellemelere, valiliğin yasaklarına rağmen yollarda. Gidemeyen on binlerce insanın yüreği de Kayseri’ye gidenlerle beraber.

Çünkü daha 19 yaşında, şu satırları yazabilen bir devrimci genci katlettiler, ¨Her düzen kendi isyancısını oluşturur: Bir düzenin bulunduğu her toplulukta baskın bir fikir vardır. Günümüzde dünyanın hemen her yerinde “devlet” adı altında bir düzen kuruludur. Her düzenin bir sistemi vardır ve doğal olarak her sistemin ayrı ayrı destekleyenleri ve karşı görüşlü kesimi vardır. Fiili olarak aktif olmasa da karşı görüşlü kesimin sistemi hayal ettikleri şekle sokma isteği vardır. Devrim de bu hayalin fiil halidir.¨

 Mahkemeye gidemeyen bizler yüreğimizi ferah tutalım Ahmet Telli’in dediği gibi, ¨Devinmez yüreğinin mağması, çatlamaz sabrın kara taşı.¨