Greif işgali, olağanüstü bir dönemin bütün birikimlerini dışavurdu.
2008 sonrası, ağırlıkta lokal ve spontane gelişen eylem ve direnişler, sınıfın nesnel ve öznel şekillenişine önemli katkılar sağladı.
Sınıf, bir toplumsal ilişkiler ağıdır. Kolektif bir ruh ve kolektif aksiyon gücüne sahiptir. Sınıflar mücadelesinin tüm boyutları ve enternasyonal karakteri sınıfın otonomisini şekillendirir. Sınıfsal antagonizmanın tarafı olma, sınıfın otonomisini kurar. Otonomi, bünyesinde sınıfın devrimci ve yıkıcı enerjisini taşır.
Son 6 yıllık dönemde gerçekleşen her eylem ve her direniş, bugün yaratılan eylemlere esin kaynağı oldu. Dolaylı veya direkt eylemleri besledi. Her eylem sınıfın kolektif ruhuna güç verdi.
2012 ve 2013 taban örgütlenmelerinin yaygınlaştığı ve taşeronlaşmaya karşı başarılı ve etkili eylemlerin gerçekleştiği yıllar olarak dikkat çekti.
İşyeri komiteleri biçiminde gerçekleşen taban örgütlenmeleri bu süreçte daha organizeli inşa edildi ve sınıfın iradesini daha geniş boyutta yansıttı. Aynı dönem son derece karizmatik ve etki gücü yüksek doğal işçi önderlerin doğumuna sahne oldu.
Fen-iş’ten Greif’e işgalin diyalektiği
2013’te Kazova özyönetim pratiği, Punto direnişi ve Fen-iş işgali özgünlükleri, yarattığı aura ve direnme gücü ve kararlılıklarıyla öne çıkan eylemler oldu. Olmaya devam ediyorlar.
Greif işgali bu birikimler üzerinden şekillendi. Önce Topkapı Şişe Cam, ardından Fen- iş işgali, Greif’in izleyeceği yolu gösterdi. Greif, buradan aldığı birikimlerle hem işgal pratiğinin, hem de direnişin boyutunu yükseltti.
Greif, taban örgütlenmeleri deneyiminde önemli bir atılım yaptı. 2008’den sonra taban örgütlenmeleri ağırlıkta refleksel bir kuruluş özelliği gösterdi. Yaygınlığıyla dikkat çekti. Greif’te bu süreç son derece koordineli yürütüldü. Uzun soluklu bir şekilde iyi örgütlendi. Her şeyden önce taşeronda çalışanları ihmal etmeyen bir tarzda kurulması ve 20 alt birim üzerinden biçimlenip, bir fabrika komitesi şeklinde üst organizasyon oluşturması önemlidir. Komiteler, sınıfa nüfuz eden, onun kolektif iradesini yansıtan, doğrudan demokrasiyi hayata geçiren bir yapıya dönüştü.
Greif işçileri, kapitalizmin ontolojisine yönelik son derece militan bir eylem olan işgal eylemine boyut kazandırdı. İşgal organizasyonu, dayanışma ağının örülmesi, iç örgütlenme, sendikal alanın bir çok alanına müdahale, irade konsantrasyonu gibi alanlarda önemli başarılar gösterdi. İşgal süreci hem fabrika içinde, hem sınıfın diğer bölüklerinde anti-kapitalist bilincin oluşmasında ciddi katkılar sağladı.
Komitelerin gücü ve sınıfın iradesini yansıtması (devletten, sermayeden, sendikal bürokrasiden gelen) her saldırının boşa çıkarılmasını kolaylaştırdı.
Direnişin yaratıcı gücü
Greif işgali, toplu sözleşme sürecinin sınıf mücadelesinin en önemli süreçlerinden biri olduğunu gösterdi. Sendikal bürokrasinin kontrolünde yürütülen, hatta bürokrasiye bir düzeyde (sınıfın iradesini köreltmesi anlamında) güç veren toplu sözleşme sürecinin işçi iradesiyle nasıl yürütülebileceği ortaya konuldu. Ekonomik mücadelenin hızla nasıl radikalleşebileceği Greif’le pratik bir olgu haline geldi.
Greif işgali, işçilere sendikaların gerçek sahibinin kendileri olduğunu ve sendikaların işçi sınıfının kalelerine dönüşmesinin yolunu ve yöntemini gösterdi. İşçi iradesi ve bu iradenin örgütlü ifadesi olan taban örgütlenmeleriyle işçi sınıfı, geleceğe yürüyebilir ve geleceği kazanabilir.
Greif işgali, finans kapitalin yok edici bir saldırısı olan taşeronlaşmaya karşı sınıfın çaresiz olmadığını gösterdi. Taban örgütlenmeleri sublex yapısıyla, sınıfın içinde hızla kök salma ve sınıfın kolektif iradesini yansıtma özelliğiyle taşerona karşı sınıfın en temel silahıdır.
Greif işgali, direnişin yaratıcı gücünü ortaya koydu. Direnişin muhteşem bir sanat ve bu sanatın üstatlarının “sıradan” işçiler olduğunu dostta düşmana gösterdi.
Greif’te işgalin her günü manifestolaşıyor. Greif, sınıf mücadelesinde yeni bir momente geçişin simgesidir. Zentiva işgali ve Moda Çorap işgalleri, Greif’in açtığı yoldaki yürüyüşlerdir. 2014’te benzer ve daha kapsamlı direnişlerin gerçekleşmesi yüksek bir olasılıktır. Artık bir şiar: “İşgal, direniş, grev” pratik haline dönüştü. Şimdi bu pratikleri çoğaltmak ve daha da niteliklileştirmek gerekiyor.
Greif işgali manifestolaşıyor. Sınıfın kolektif aklını, ruhunu ve pratiğini besliyor.