Seçime kaç saat kaldı?
Seçim hazırlıkları sürecinde devlet şiddetine maruz kalan kaçıncımız Kadir İnan?
Seçim yasağının delinmesi ve AKP Van mitinginin ulusal kanallar tarafından yayınlanması farklı bir yazının konusu ama altını çizmekte fayda var, çünkü bu seçim döneminde birçok şey olması gerektiği gibi olmadı. İktidar, kendi için kendi kendine koyduğu kuralları kendi ihlal etti. Şiddetle kurulan yasalar şiddetle uygulandı, şiddetle ihlal edildi. Bazı semtlerde süreli “olağanüstü hal” ilan edildi. Devletin resmi organları tarafından ilan edilen olağanüstü hali yaşamak, o semtlerin halkının günlük hayatının dışında değildi. Olağan olanla olağanüstü olan arasındaki fark, günlük hayattaki uygulamalarda, halkın hafızasında ve deneyimlerinde değil yalnızca ellerinde yetkileri olduğunu belirten ve asla göstermeye tenezzül etmeyecekleri devlet damgalı kağıtlarıdaydı. Son on aydır biz “Her Yer Taksim Her Yer Direniş” derken aslında olan “Her Yer Devlet Her Yer Şiddet” idi.
Biz Erdoğan’ın sesine güle duralım. Miting öncesinde, sürecinde ve sonrasında uygulanan polis şiddeti hala sürüyor. AKP Van mitinginin gerçekleştiği Beşyol Meydanı’ndaki Grand Otel çalışanı Kadir İnan polis kurşunuyla vuruldu. Gaz bombası ve plastik mermi yerini “gerçek” mermiye, tanklara bırakıyor Kürdistan’da. Deprem sonrası, Van’a ilk gidişimde, newroz günü, gördüğüm silahları ve o silahları tutan adamları hatırlıyorum. O ana kadar benzerlerini ancak strateji oyunlarında görmüş olsam da gerçekti. Dağ başında, yerin iki kat altında TEM’de, resmi olarak gözaltında bile değilken -ikna odası misali- hissettiklerimin üstüne eklenen molotof kokusu kadar keskindi gerçeklikleri. Onlardan biri vurdu Kadir’i.
Daha dün, BDP Diyarbakır/Sİlvan mitingi sonrasında uygulanan polis şiddeti sebebiyle 10 yaşındaki Mehmet Ezer, başından bir gaz kapsülüyle vurulmuştu. Nusaybin’deki newroz kutlamaları sırasında polis müdahalesi sonucu meydana gelen patlama nedeniyle 16 yaşındaki E.T’nin 2 parmağı kopmuştu. E.T hastaneye taşınırken arkadaşları kopan parmaklarını arıyordu, 12 yaşındaki Ceylan’ın ufacık bedeninin parçalarını saatlerce arayıp eteğine toplayan annesi gibi. Etrafına hastalık salarak, öldürerek, yok sayarak, asimile ederek yılları deviren Cumhuriyet’in 90. yıl kutlamaları sırasında 8 yaşındaki Behzat oyuncak sandı bombayı. Şemdinli’deki devlet Okmeydanı’nda da pek farklı değildi. Gaz kapsülüyle vurulan 14 yaşındaki Berkin hiç uyanmadı. Başbakanın destan yazan polisinin gaz kapsülüne karşı 269 gün direndi ama uyanamadı, yüzbinler eşliğinde toprağa verilirken 15 yaşında ve 16 kiloydu. Eğer buna şans denebilirse Berkin şanslıydı çünkü Uğur 12 yaşında 13 kurşunla öldürüldüğünde herkes sessizdi. Uğur, Ceylan, Behzat, Berkin ve kardeşlerini öldüren devletin kan yarıştırma ve kendini zeytinyağı gibi üste çıkarma hırsı Kerem Can’ın da canına mal oldu. Katili devlettir.
Yazıya başlarken şunun şurasında seçimlere ne kaldı demiştim. Yerel seçimlere yurt genelinde şiddetin hat safhada olduğu bir ortamda giriyoruz. Başbakan Van mitinginde “eski devleti mi istiyorsunuz yeni devleti mi” dedi. AKP iktidarını görüp tanımak için 12 yıl yetti de arttı. AKPnin de bu devlet terörünün bir parçası, sürdürücüsü ve sahiplenicisi olduğunu bilerek, daha önce tanıdığımız yüzler ve isimlerden medet ummaksızın, şiddetle her an burun buruna ama hala “Başka Bir Dünya Mümkün” diyerek devam edeceğim. Yalnız olmadığımı biliyorum. Biz, sonuna kadar tatava yapacağız, hem durun daha yeni başladık.