Demokratik Ekonomi Konferansı Van’da başladı

Demokratik Toplum Kongresi (DTK) ile Amed, Van, Mardin büyükşehir belediyeleri ve Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) tarafından düzenlen Demokratik Ekonomi Konferansı Van Büyükşehir Belediyesi Nuda Kültür Merkezi’nde başladı. Amed, Van Ticaret ve Sanayi Odası Başkanları, kitle örgütü temsilcileri ile 230 delege katıldı.

Geçtiğimiz aylarda konferansa hazırlık kapsamında Batman’da “Su ve Madencilik”, Mardin’de “Sosyal Politikalar”, Urfa’da “Ticaret Finans ve Demokratik Toplumcu Ekonomisinin Pazar Anlayışı ve Endüstiriyel Turizm”, Van’da “Tarım ve Hayvancılık” , Diyarbakır’da ise “Kadının Ekonomi Tanımı ve Ekonomiye Katılım Biçimleri” ve “Demokratik Komünal Ekonomik Modeller” başlıklarında çalıştaylar ve atölyeler yapılmıştı. Konferans yarın da devam edecek.

Konferansın açılış konuşmasını Van Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Bekir Kaya yaptı. Kaya’dan sonra da DTK Eşbaşkanı Hatip Dicle bir konuşma yaptı. Dicle’nin sözleri şöyle;

Hatip Dicle

‘‘Ekonomi konferansı aylardır yapılan hazırlıklar sonucunda oluştu. Atölye çalışmaları boyunca emek veren herkese teşekkür ederim. Çok kritik bir dönemden geçiliyor ve gerek Kürdistan gerekse de Ortadoğu coğrafyasında çok önemli gelişmeler yaşanıyor. Siyaset, ekonominin en yoğunlaşmış hali ve siyasi konjonktüre değinilmeden ekonominin konuşulmaz.

IŞİD Ortadoğu’da bir sopa şeklinde kullanılıyor. Uluslararası bir koalisyon kuruldu. Ne zamana kadar? Kobanê’nin düşmesine ramak kala. ‘Amerika olmasaydı Kobanê düşecekti’ deniliyor. Günde bir iki zırhlı aracı bombalayarak bunun başarıldığını söylüyorlar ancak Kobanê halkların ortak mücadelesiyle özgürleşiyor. Kobanê bizim için gazi değil şehit kenttir. Afrin Başbakanı Hevi Mustafa El-Nusra çetelerinin Afrin’e doğru yola çıktığını, ikinci Kobanê yaşanmaması için Türkiye’nin kendilerine kapı açması gerektiğini dile getirdi. Afrin’in Kobanê’ye dönüşmemesi için Türkiye’nin bu talebe olumlu yanıt vermesi gerekiyor.

Devlet iki yıldır Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile bir diyalog süreci yürütüyor. Kürtler artık eski Kürtler değil. Birbirlerine karşı savaştırılan Kürtler artık yok! Gerek Güney’de gerek Rojava’da oluşan Kürdistan ulusal birliğini dikkate almayan Kürt fobisine süratle son verilmelidir. Kürtlerle eğer çözüme gidilecekse bu gün somut adımların atılması gerektiği bilinmelidir. Bu sürecin askeri yollarla sonuç almayacağını bilerek ve siyasi-görüşme yolları tercih edilerek bu süreci her türlü sabır zorlamasına rağmen devam ettirmeye çalışıyoruz. Türkiye’nin dünya kamuoyu nezdinde yaşadığı böylesi zorlu bir süreçte Kürtlerle sürdürülecek görüşmelerin devamı, Kürtlerle anlaşma yolların bulunması ve gerçekten tarihsel önem arz ediyor. Kazanacaksak hep birlikte kazanacağız, acıyı da hep birlikte yaşayacağımızın bilinmesi gerekiyor. Demokratik Ekonomi Konferansını Kobanê’de yaşamını yitirenlere ve hedef gözetilerek asker kurşunu ile yaşamını yitiren Kadriye Ortakaya’ya adanmasını öneriyorum.

‘DEVLETİN EN BÜYÜK AMACI KÜRDİSTAN EKONOMİSİNİ ÇÖKERTMEK’

Devlet Kürdistan’ın ekonomisini çökertmeyi hedefliyor. Devlet 4 binin üzerinde köyün boşaltılmasıyla Kürdistan’ın ekonomisini çökertti. Göçerlik Kürtlerin en büyük zenginliğiydi ancak köy boşaltmaları ve köylerin insansızlaştırılması ile birlikte bu zenginlik de yok edildi. Neolitik dönemden bugüne kadar Kürdistan coğrafyası böylesi bir felaket maruz kalmadı. Savaş hükümetleri döneminde 20’nin üzerinde ekonomik paket açıklandı ancak Anadolu ile Kürdistan arasındaki farkın kapanmadı.

‘ÇÖZÜM SÜRECİNE GÖZÜMÜZ GİBİ BAKIYOR, SAHİP ÇIKIYORUZ’

Çözüm sürecine gözümüz gibi bakıyor ve sahip çıkıyoruz. Şu an yaşanan sorunlar Kürtlerden kaynaklanmıyor. Kürdistan ekonomisinin ayağa kaldırmak ve insansızlaştırılan coğrafyayı kurtarmak ancak barış ortamı ile gerçekleşebilir. Ekonomi savaş ortamında asla inşa edilemez. Köylere dönüş için DTK birimleri, siyasi parti ve bu konuda çalışma yürütenlerin proje hazırlaması gerekiyor. Kürdistan ekonomisini ayağa kaldıracağız, bunun başka çaresi yok.

Bunun için devletten bir beklenti içerisinde olmamak gerekiyor. Büyükşehir yasaları ile birlikte mahalle statüsüne kavuşan köylerde bu tür çalışmaların yapılması gerekiyor. Bu çalışmaların yapılmaması durumunda ise sürekli göçler yaşanabilir.

‘KENDİ COĞRAFYAMIZIN ZENGİNLİĞİNDEN PAY İSTİYORUZ’

Kürdistan’da geniş maden ve petrol rezervleri var. Kendi coğrafyamızın zenginliğinden pay istiyoruz. Aramızda mühendis arkadaşlarımız var. Bu arkadaşlar, hayatın her alanında Kürdistan’ın envanterini çıkarmak zorundadır. Biz de bunu bilmek zorundayız. Hangi zenginliğimizin ne kadar olduğunu tüm Kürtlerin bilmesi gerekiyor.’’
 

Yoruma kapalı