Kolombiya’da Santos kazandı. Böylece FARC-EP gerillaları ile müzakere kaldığı yerden devam edecek. Çok muhtemel ELN gerillaları ile de başlamak üzere olan resmi müzakerede ilerleyecektir. Müzakereyi mahçup sürdüren bir devlet başkanı değil Santos. Bir tarafı gerilla hareketinin komutanlarının imzalarının olduğu, Norveç ve Küba’nın arabulucu olarak imzaları olan müzakere kağıdında imzası olan bir devlet başkanı. Herkesin bildiğini herkesten saklamıyor en azından. Öte yandan devlet ateşkes etmedi ama en azından dünyanın gözü önünde bir müzakere dönüyor. Henüz müzakerenin başında FARC-EP kumandanı Ricardo Tellez ile görüştüğümüzde ‘FARC-EP’nin politik bir örgütlenme olduğunu bir geceden sabaha dünyanın gözü önünde, Kolombiya hükümetinin ABD’nin de kabul etmiş olduklarını gösterir’ diyordu.
Santos’un seçim kampanyasında herşey ‘barış müzakeresi’ üzerine döndü. Kampanya afişlerinin temel sloganı da barıştı. Bu yüzden seçimden hemen sonraki konuşmasında Santos, seçimi ‘barış’ ve ‘eşitlik ve sosyal adalet’ isteyenlerin kazandığını söyledi. Çünkü seçimin ilk basamağında Santos muhalefetin adayı Oscar Ivan Zuluaga karşısında geride kalmış, sadece yüzde 25.69 alabilmişti. Buna karşı Zuluaga ise yüzde 29.25’lik oy almıştı. Bu arada milyonlarca kişi oy kullanmadı. Bu seçime katılmama sayısının yüksekliğini FARC-EP uluslararası komitesiyle konuştuğumuzda ‘Yoksullar zenginlerin demokrasisine aldırmıyor’ diyorlardı. Seçimin ilk aşamasında FARC-EP, Santos’un desteklenmesini istemedi diye çok gürültü koptu Kolombiya’da. Özellikle kırsalda neredeyse kimse oy kullanmamıştı. Santos’un konuşmasında ki ‘Barış’ ve ‘Sosyal adalet’ isteyenlerin kazandığını söylemesinin esas nedeni de buydu zaten; Yüzde 25’i yüzde 51’e taşıyan, daha çok ilk turda oy kullanmayan ‘Barış’ ve ‘Sosyal adalet’ isteyenler.
Bütün bunları okuduğunuzda Santos’u iyi bir insan filan zannetmeyin. (Ben zaten iyi bir devlet başkanı olacağına inanmıyorum pek. Bana göre devlet başkanı, kötü devlet başkanı, çok kötü devlet başkanı ve alçak devlet başkanı vardır. İlk seçeneği de sizin için ekledim.) Santos, bir önceki Urribe hükümetinin savunma bakanıydı. Binlerce insanın ölümünden sorumlu paramiliterler de savunma bakanına bağlıydı. Bu yüzden hatırlatmalıyım ki barış iyi ve kötü insan üzerinden değil, olgular üzerinden yürür ve siz müzakere sırasında ne kadar gücünüzü ortaya koyarsanız o kadar varsınızdır. Aslında daha çok, daha küçük ama daha etkili bir kesimin üzerinde döner barış tartışmaları. Yoksullarsa ilk olarak ‘ekmek’ peşindedir. FARC-EP’nin müzakerenin başından beri özellikle ilk dönemde masada söylediği her şeyi halkla tartışması ve onun kararına göre hareket etmesi, ‘barış’ı daha görünür ve etkili kıldı. Mesela üzerinde genel olarak uzlaşılan ‘Tarım Reformu’ maddesinin tartışmaları sırasında köylü örgütlerini, sendikaları, İndian ve AfroAmerikan toplulukları yani konunun her unsurunu bu tartışmaya kattı. Küba’da doğrudan gerilla ile görüşmeler yaptılar. Onun dışında (bence sadece sanal bir etkisi vardı ama) internet sayfasından doğrudan düşüncelerinizi ileterek de tartışmaya katılabiliyordunuz. Bu arada gerillanın oluşturduğu komisyonları, kendi içinde tartıştığı konferansları filan saymıyorum.
Kolombiya müzakeresi Santos’la kaldığı yerden devam edecek. Genel olarak üzerinde uzlaşılan ‘Tarım Reformu’, ‘Siyasal Katılım’ ve ‘Hakikatleri Araştırma Komisyonu’ dışında diğer 3 ana başlık, özellikle ‘Narcotrafik’ başlığı uzun tartışmalara gebe. Ayrıca yeniden hatırlatmalıyım ki anlaşma bütün olarak kabul edilmezse, kabul edilmiş olanların hiçbir manası olmadığına dair bir müzakere kaydı da var. Bunu hükümet referanduma taşıma diye tanımlıyor. FARC-EP ise bunu kabul etmeyerek bütün halkın, sendikaların, örgütlenmelerin, İndian ve Afro Amerikan toplulukların katılacağı bir kurucu meclis inşasını savunuyor.
Kolombiya’da yol uzun ama en uzundan elle tutulur bir müzakere yürüyor. Bense burada şu an için hükümeti beklemeden; ‘Neden biz, ‘Hakikatleri Araştırma Komisyonu’ oluşturmuyoruz?’ eski önerimi tekrar ediyorum. Barış, sadece seyredilerek mümkün mü?
Özgür Gündem