Bu köşenin düzenli okurları konu İnternet iletişiminin izlenmesi ve dinlenmesi olduğunda ne kadar paranoyak olduğumu bilir. Bu paranoyaklık zaman zaman aşırı görülebilir, ancak bu hafta gündeme art arda düşen üç haber söz konusu paranoyaklığın makul temelleri olduğunu bir kez daha kanıtladı.
İlk haberimiz Facebook kullanıcıları üzerinde gizlice yapılan duygu manipülasyonu deneyi. Biri ABD Savunma Bakanlığı ile birlikte benzer konularda da çalışan üç akademisyen, Facebook’un da iş birliği ile 689 bin kullanıcının zaman akışlarında ağırlıklı olarak olumlu mesajları ya da ağırlıklı olarak olumsuz mesajları göstererek 689 bin kullanıcının duygu durumlarında nasıl bir değişiklik yaratılabileceğini izledi ve bu konuda bir makale yayımladı. Kullanıcıların izni alınmadan yapılan bu deneyin tümüyle yasa dışı olduğu gerçeği bir yana, 689 bin kişinin duygu durumlarında değişiklik yaratmaya çalışarak başta ABD olmak üzere kapitalistlerin İnternet ve sosyal ağları silah haline getirme çabalarının ne boyutta olduğunu ve kullanıcıların en temel haklarının nasıl hiçe sayılabileceğini de gösterdi.
İkinci haberimiz ise Amerikan Milli Güvenlik Ajansı’nın(NSA) Tor vb. kullanıcılarını aşırı uç sayıp uzun süreli izleme için takibe alması. NSA’nın zaten Prism ve benzeri sistemlerle İnternet kullanıcılarını izlediği ortaya çıktı. Normalde bu izleme verileri 48 saat ya da 30 gün sonunda siliniyor. Ancak, Alman kökenli Tagesschau sitesinin haberine göre eğer Tor, Tails ve benzeri anonimlik sistemleri üzerine makaleleri aratırıyor, erişiyorsanız NSA’nın uzun süreli izleme listesine alınıyorsunuz ve izleme verileriniz süresiz olarak tutuluyor. Yani sadece benim Tor hakkında yazdığım köşe yazılarını okuduğunuz için bile NSA verilerinizi takip ediyor olabilir.
Üçüncü haberimiz ise Türk Telekom’un, Procera Networks’den yeni sansür ve izleme cihazları aldığının belgelerinin ortaya çıkması. Alınan cihazlar sayesinde güvenli sayılan https ve VPN trafiği de dahil olmak üzere Telekom’dan geçen tüm İnternet trafiği analiz edilebilecek, yavaşlatılabilecek ve engellenebilecek. Kişisel ve kurumsal e-posta hesaplarından FTP trafiğine neredeyse tüm trafiğin takip edilmesi oldukça kolaylaşıyor. Daha kapsamlı bir izleme, dinleme ve sansürleme altyapısının kurulduğunun açıkça göstergesi olan bu durum, sadece özgürlükleri tehdit etmekle kalmıyor devletin eline de kullanıcıların neredeyse tüm yazışmalarını ele geçirme olanağını veriyor.
Üç haberi birlikte değerlendirdiğimizde hem Türkiye’de hem de dünyada İnternet kullanıcılarını izleme, dinleme ve müdahale etme çabaları ciddi şe-kilde artıyor. Çok geç olmadan harekete geçmek gerek…
Evrensel Gazetesi