“Taşeron işçi tanımı yeniden yapılıyor” denilerek hazırlanan sosyal güvenlik paketiyle iş güvencesi, kıdem ve ücretli izin hakkı ortadan kaldırılırken, sendikalaşma ve Toplu Sözleşme hakkı da engelleniyor.
Cumhuriyet’ten Olcay Büyüktaş Akça’nın haberine göre; uzun süredir hükümet tarafından üzerinde çalışılan sosyal güvenlik paketinin tamamlandığı duyuruldu. Milyonlarca çalışanı ve iş arayanı yakından ilgilendiren sosyal güvenlik paketinin taşeron işçilere yeni hakları getirdiği müjdesiyle verilen uygulama, aslında çalışma hayatına düşen bir bomba niteliği taşıyor. Hazırlanan yeni sosyal güvenlik paketi kamuda yarızamanlı çalışmanın önünü açıyor ve özel istihdam bürolarının işlevini artırıyor. Alınan bilgiye göre, bazı hizmetler için kadrolu eleman çalıştırmak istemeyen firmalar, istihdam büroları aracılığıyla işçi kiralayabilecek.
Düzenlemeyle taşeron işçi tanımı yeniden yapılıyor. 10 yılı aşkın süre hizmeti olanlara yeni haklar veriliyor. Paket ile kamu kurumlarında talebe göre 3-4 saatlik yarızamanlı işte çalışılabilecek. Özel istihdam büroları, doğum iznine giden kadın çalışanın yerine eleman bulabilecek. Üç çocuk teşvikiyle ilgili 6 maddelik taslak hazırlandı. Bu formülü destekleyecek esnek çalışma modeli geliştirilecek. Doğum öncesi ve sonrası yarızamanlı çalışma, sigorta priminin devlet tarafından karşılanması, evlenmenin teşvik edilmesi gibi destekler ile çocuğu 2 yaşına gelene kadar annelere evden veya kısmi süreli çalışma olanağı tanınacak.
Sosyal güvenlik uzmanları günde yalnız 3-4 saat çalışarak, emekli olmak için ödenmesi gereken prim gün sayısı 7 bin 200 günün nasıl doldurulacağını gündeme getirirken esnek, güvencesiz ve kayıt dışı çalışmanın iyice yaygınlaşacağı uyarısında bulundu.
Kamuya özel hak
Konu hakkında görüşüne başvurduğumuz Kocaeli Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aziz Çelik de taşeron tanımının nasıl değişeceği belli olmadığı için net konuşulamayacağını dile getirerek taşeron çalıştırmada bugün belli kısıtlamalar olduğuna dikkat çekerek şu bilgileri verdi:
Bugün taşeron çalıştırmanını belli kuralları var; iş ve işletmenin gerekleri ve teknolojik zorurunluluk olması gerekiyor. Üç koşul karşılanmadan taşeron çalıştırmak mümkün değil. Ancak bu kurallar keyfi olarak ihlal ediliyor. İşçi mahkemeye gittiğinde yasanın sağladığı haklardan yararlanarak haklarını asıl işverenden alıyor. Yürürlükteki uygulama taşeronun yaygınlaştırılmasını engelliyor. Eğer yeni tanım bu şartları ortadan kaldırıyorsa ülke tam da taşeron cumhuriyeti haline gelir. Öte yandan kamuda taşerona hakları veriliyor gibi durum söz konusu, oysa bu haklar zaten vardı; ancak uygulamada hile yapılıyordu.
Kamuda verileceği ileri sürülen hakların özelde uygulanması gerekir. Taşeron işçiye gelen yeni hak yok. Çünkü bir yıl çalışan işçi zaten kıdeme hak kazanır. Ancak sözleşme 12 aylık değil de 11 aylık yapılarak kıdem ve izin haklarından ediliyor. Kamuda getirilecek üç yıllık sözleşme hakkı özelde de uygulanmalı. Hükümet sıfırdan hak vermiyor, bugün hile ile uygulanmayan hakların alınabilmesi için yeni yöntemleri devreye sokuyor.
İşveren kiralayan olacak
Paketle, kiralık işçilik yasalaşacak. Dolayısıyla üç günlük, 5 günlük, 15 günlük sürelerle işçiler kiralanabilecek. Bunun sayılamayacak kadar zararı var. En önemlisi işçinin işveren olarak muhatabı, işi yaptığı işyeri değil, onu kiralayan şirketin olması. Ücreti, asıl işi yaptığı yerden değil aracıdan alacak. İş bulduğunda çalışacak, bulamadığında primlerinin ödenip ödenmeyeceği, ödenecekse kimin ödeyeceği belli değil. Böyle bir işçinin kıdem tazminat hakkı ve ücretli izin hakkı kazanamayacağı çok açık. Herhangi bir sendikada örgütlenmesi mümkün görünmüyor; hangi işkolunda, hangi sendikada örgütleneceği, toplusözleşme hakkını nasıl kullanacağı belli değil.