Birleşik Muhalefet Hareketi İstanbul Forumu düzenlendi

Birleşik Muhalefet Hareketi çağrısıyla düzenlenen İstanbul Forumu geçtiğimiz Pazar günü Petrol-İş Sendikası toplantı salonunda gerçekleşti. Forumun açılış konuşmasını Alper Taş yaptı.

“Bir parti formu veya eylem platformu oluşturmuyoruz. Beraber yürüyecegimiz bir hareket formu oluşturmaya çalışıyoruz” diyen Taş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sosyalistlerden, sosyal demokratlara; Troçkistlerden, demokratlara bir zemin inşa etmeye çalışıyoruz. Hareket formunda yürüyen, forumlarda birleşen ve meclis yapısında örgütlenen bir zemin inşa etmeye çalışıyoruz. En başında bu yürüyüşümüz Haziran Direnişini anlamak ve onun izinde siyasal bir özne haline gelme arayışıdır. Bu hareket, kurucu bir muhalefet hareketi olmalıdır.”

Birleşik hareketin altı temel başlıkta örgütleneceğini ifade eden Taş, bu başlıkları şöyle sıraladı: “1-Emperyalizmin vahşi saldırısına karşı, Bağımsızlık mücadelesi ‘2- Muhafazakârlığa karşı, eşit yurttaşlık ve gerçek laiklik mücadelesi 3-Cinsiyetçiliğe karşı, kimliklerin özgürleşmesi mücadelesi’ 4-Kürtlerin özgürlük mücadelesini destekleyen ve birarada yaşam siyasetini örgütlemek’ 5-Kapitalizmin özel çıkara dayalı düzenine karşı, kamuculuk ve toplumsal çıkara dayalı ekonomi mücadelesi’ 6- Doğanın metalaştırılmasına ve sömürülmesine karşı, doğa ile uyumlu bir yaşam mücadelesi”

Toplantının forum kısmında İlk sözü alan Masis Kürkçügil, “6 maddeye eklenecek bir husus da bir iç demokrasiye değinmekte yarar var. Sosyalist hareketin eksik kaldığı husulardan bii budur. İç çoğulculuğumuzu geliştirmek ve dışardakilerle de çoğulcu bir ilişki kurmak gerekir. Kurucuların dediklerin yaptıklarından ziyade ezilenlerin, emekçilerin verdiği değer önemlidir” dedi.

Ardından söz alan Canan Kaftancıoğlu “Bu hareketin özgün bir dili oluşmalı, ortak bir yönelimi oluşmalı, emeğin gücüne yaslanmalıdır” çağrısında bulundu.

İstanbul MMO Şube Başkanı Zeki Arslan ise “Gezinin ruhu; kent mağdurlarının isyanıdır. Birleşik muhalefetin en önemli görevlerinden biri de bu mağduriyete sahip çıkmaktır” dedi.

Zafer Aydın, “Düzen karşıtı sosyal ve siyasal bir muhalefet odağı eksikliği bulunmakta. Gezinin öğrettiklerini takip etmeliyiz. Bunlar; sürekli, kapsayıcı ve dinamik bir muhalefet olmaktır. ‘Gezinin üniversitelerde ivmelenememesinin nedeni, birleşik bir gençlik hareketinin yaratılamamasındandır.”Birleşik bir gençlik hareketi; gençliğin dinamizmini kapsayacak bir mücadele olmalıdır.’ dedi.

Forumda üniversite öğrencisi gençler de konuştu. “Geziyi, AKP’ye dur arkadaş diyenler yaratmıştır. AKP’ yi yıkacak olan, üniversitelilerde gençliğin birleşik mücadelesidir” diyen Can Güneş’in ardından söz alan Altuğ Akbaş, “Bu memlekette umut etmek için bir çok neden bulunuyor” dedi.

Bazı konuşmalardan satırbaşları:

Şadi Ozansu:
Sosyal haklar için yürütülen mücadeleyle demokratik haklar için yürütülen mücadeleyle birleştirmek gerekir. Bizim için demokrasi önce işçi demokrasisidir. Cumhuriyet’ten vazgeçemeyiz. Demokrasi için mücadele Cumhuriyet için mücadeleyle birleştirilmek zorundadır. Cumhuriyet için demokrasi, demokrasi için Cumhuriyet mücadelesini önümüze koymalıyız.

Ali Humay:
İnsanlar Tekel direnişinde olduğu gibi mücadeleyi kendi vicdanlarında hissettiğinde bu bir muhalefettir. Sisteme karşı ezilmişliklerine karşı bir araya gelerek vicdan dayanışması yaptılar Gezi’de.


Levent Güdokul:
Siyasi hayatta en organize olan güçler siyasi partilerdir. Var olan siyasi partilerin yapıları gözden geçirilmelidir. Herkesin kendisini sosyalist, devrimci kimliğini ortaya koyarak işi yeniden başlatarak bu mümkün olabilir.

Ekrem Demir:
Taşı delen suyun akışı değil damlaların sürekliliğidir. Hopa’da ODTÜ’de Gezi’de Türkiyenin birçok yerinde muhalif birçok kesim olmasaydı AKP bugün çok daha farklı olabilirdi. Muhalif kesimlerin hareketi Başbakan’ın Danıştay toplantısında görüldüğü üzere psikolojisini bozdu. Birleşik bir muhalefet hareketi için bu daha başlangıç, mücadeleye devam.

Ateş Koç:
Haziran’da olduğu gibi kendi elleriyle memleketin kaderini belirleme ihtiyacının yakıcılığı bizi burada bir araya getirdi. Benim birleşiklikten anladığım, memleketin farklı yerlerinde aynı siyasal iktidara karşı direnenlerin bir araya gelmesidir. Birlik meselesinden anlaşılması gereken çeşitli siyasal yapıların bir araya gelmesi değildir. Herkesin kendi olarak geldiği ve biz olarak çıktığı bir varoluş düzeyidir.

Meltem:
Biz bu hareketle muhalefet mi edeceğiz, direnecek miyiz, savaşacak mıyız? Artık savaşma vakti. Devrimciler bu savaşı temel bir idealle yani devrimle, Cumartesi anneleri gibi istikrarla, devrimci dayanışmayla verir. Doğa yok olmasın, kadınlar öldürülmesin.

Semra Aydın:
Birbirimize dokunarak çoğalmak, birlşik bir mücadele vermek zorundayız. Ben anneyim, kadınım, emekliyim, doğayı çok seviyorum. Ortak bir dille birleşe birleşe çoğalalım diyorum.

Hüseyin Demirdizen:
Umudu olmayan süvarinin atı bile koşmazmış. Çok bileşenli olmak hayatın kendisi gibi. Ortak umut ya da ortak gelecek. Vektörlerin kuvveti doğrultularıyla büyür. Gerçekten bir hareketin nereye kadar büyüyebileceği hedef olarak neyi seçtiğiyle yakından ilgilidir. 12’den vurmak için 99 kere 12’den vuramamayı göze almak gerekir. Hedef belirlemek ve bir araya gelmek yetmez. Dilini, araç gerecini, hukukunu da belirlemek gerekiyor. Sonuç sadece çiftçinin maharetiyle ölçülmez. Çiftçi ne zaman yağmur yağacağını bilemeyebilir. Bütün eksiklikleri görerek yeni bir yapı kurmak istiyorsa geçmişte yaptığı hataları da görmesi gerekir. Bizim esas muhalif olduğumuz kapitalizmdir. Doğanın talanı emeğin sömürüsü genç insanların ölümü siyasal iktidar eliyle uygulanan şiddetin esas temelinin daha çok sömürü, talan olduğunu biliyoruz.

Taner Gören:
Sol bir ortak paydada bir araya gelmek zorunda. Bunun en somut ortaklığı da emektir. Arıları örnek almalıyız. Nasıl örgütleneceğiz, halkla nasıl buluşacağız? Sosyalizmi tam olarak halka anlatabilmiş değiliz.

Suna Emekli:
Aile hekimliği sistemi hekim odaklı bir sistem. Çalışanların özlük haklarının elinden alındığı bir sistem. Tıpta eğitim internet üzerinden değil dokunarak, görerek, işiterek yapılır.

Osman Topaklı:
Atılan bu adım Türkiye’nin geleceğine dair çok çok önemli ve olumlu bir adımdır. Muhalefet kelimesi yerine birleşik bir mücadele hareketi denebilir. İktidarı hedeflememiz bakımından “Halk iktidarı hareketi” isim konması iyi olur. Çalışmamızın inandırıcı olması, kamuoyunda farklı alanlardan gelenlerin ortak iş yapabilmesi ve bunu kamuoyuna gösterebilmekle mümkündür. Ortak bir internet sitesi kurulması faaliyetimizi kalıcı ve doğru bir noktaya götürecektir.

Çağrı:
Ahlaki ve vicdani bir kıstas olmalıdır. İşyerlerinde emek mücadelesi veren insanlar kimliklerini bir kenara bırakırken, ilerde bu kimlikleri nedense ortaya çıkmaktadır. Türkiye’de bir bağımsız gündem ihiyacı olduğunu düşünüyorum. Türkiye’de muhalif ve alternatif siyasetin iktidarın çizdiğinin dışına pek taşamadığını düşünüyorum. Bunun sebebinin de sosyalistlerin bu düzenin bir parçası olduğunu farkedememelerinden kaynaklı olduğunu düşünüyorum. İktidarların bize sunduğu gündemlerin dışında daha dostane ilişkiler kurarak mücadelemizi geliştirebiliriz. Sol içinde cinayetlere varan bir çatışma kültürü var. Geçmişte yapılan hatalardan ders çıkararak samimi bir çalışma olması gerektiğine inanıyorum. Bu çalışmada emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.

Gülsüm Kav:
Bütün toplumun iyiliği için uğraşan sol ne kadar kötü olabilir? Tabii ki eksikliklerimiz ve yapmamız gerekenler vardır. AKP’ye karşı muhalefetin varlığı bile bir mücadele gerektiriyor. Objektif tabloda da her şey merkezleşiyor. Siyasal olarak bir kristarlizasyon var. Sol Cephe’de de HDP’de de kendini ifade edemeyen çok büyük tarihsel birliği oluşturmak zorundayız. ‘Bu birliği yapmak zorundayız’ı tartışmalı olmaktan çıkarmalıyız. Toplumu ilgilendiren ne ise onun içine girmeli, onunla ilgilenmeliyiz. Kıpır kıpır bir havayı seziyorum. Hepimiz bunu geliştirmeliyiz. Buradaki katkıları da yerini buldurarak toparlayıp yolumuza devam edelim. Bu daha başlangıç mücadeleye devam diyerek sözümü bitiriyorum.

Naim Göktaş:
Gezi’ye rengini veren en önemli kesimlerden biri gençliktir. Birleşik muhalefet hareketini büyütecek olan şey de onun izdüşümleridir. Haziran’a yürürken yapılan tartışmaları üniversitelere taşımak gerekir. Fakültenin, üniversitenin sorunlarını, ülkenin sorunlarından koparmadan fakülte meclisleri, üniversite meclisleri kurmak gerekir.

Yaşar Aslan:
Gezi’den sonra politikleşen gençlik, örgütlü mücadelenin ne kadar önemli olduğunu anladı. Gezi’nin pratiğini de birleşik muhalefet pratiğini de üniversitelere taşımalıyız. Gezi’de olduğu gibi geçen 1 Mayıs’ta da barikatlarda gençlik vardı ve birleşik muhalefet pratiğini sokakta ördük. Birleşik muhalefetin en önemli ayaklarından biri gençliktir. Mahirler nasıl ki Denizler için gözünü kırpmadan canını verdiyse, katil AKP’yi üniversitelerde birleşik mücadelemizle yıkabiliriz.

Umut Yaşar Özge:
Çarşambalının kan davası, solcuların birlik davası hiç bitmez. İşçi sınıfının temeli, benim gibi güvencesizlerden oluşuyor. Benim gibilerin örgütlenmesi için bana bir ağ, bir zemin lazım. Temsilin dışında Gezi’de ortaya çıktığı gibi bir ifade biçimine ihtiyaç var. Gezi’de kimse kimsenin adına konuşmadı. Bizim kuşağımız yalnızlaşmış halde yaşıyor. Gezi’de bunun dışına çıktık. Gezi solun ortak hafızasıdır. Ben birileri adına konuşmayayım, birileri de benim adıma konuşmasın. Buna ihtiyaç yok.

Hakan Gülseven:

Şimdi, bundan sonra ‘Ne Yapmalı?’ya biraz yoğunlaşmak lazım, ne yapmak gerektiği üzerine biraz kafa yormamız lazım. Birkaç aydır hep beraber bu toplantıların zeminini yaratmaya çalışıyoruz. Biz de hasbelkader, RED Dergisi çevresindeki küçük topluluğumuzla beraber burada yer almaya gayret ediyoruz ve kafa yoruyoruz neler yapılabilir, nasıl geliştirilebilir… Bence, bu toplantının bu şekilde olması gayet olumludur. Bu süreci hiç böyle şovlara çevirmeyi düşünmedik. Hiçbir zaman planlanmış, şaşaalı etkinliklerle ilerlemeyi düşünmedik. Bunu hiç kimse önermedi çünkü bunun faydasız olduğunu biliyoruz. Daha fazla konuşarak, birbirimizi anlayarak bir süre daha ilerlememiz gerektiği kanaatindeyim ben. Birbirimizi anlayalım, şu konuşmalarımızı daha ortak gündemlere doğru hep beraber getirelim ki; sonuçları açısından hakikaten hepimizin içine sinecek birtakım noktalara ulaşabilelim. Daha bir süre bu şekilde sakin sakin gitmek, birbirimizi anlamak ve yerellerde meclisler oluştura oluştura bu meseleleri hep beraber birbirimize tahammül ederek tartışmak gerektiği kanaatindeyim.

Az sayıda başlıkta anlaşmalıyız. Bu, Alper (Taş) Hoca’nın açılışta ifade etmiş olduğu temel başlıklar, – çok genel gibi görünen bu başlıklar – bizim aslında önemli ayırt edenlerimizdir diye düşünüyorum. Çünkü bu başlıkları, ha deyince kabul edecek çok fazla kesim olmadığı kanaatindeyim. Çünkü antiemperyalizm, başlı başına bir mesele mesela… Herkes antiemperyalizmde anlaştığını söylüyor fakat iş, Amerika’ya açıkça tavır almaya geldiğinde sokakta çok fazla gönüllü bulamayabiliyorsunuz belli dönemlerde. Bu örnekleri çok fazla derinleştirmek ve solun belli kesimleriyle bir tartışmaya girmek niyetinde de değilim ama bu başlıkların bir ayırt eden olduğunu anlamak lazım. Detaylarda anlaşamayabiliriz. Anlaşamadığımız için ayrı ayrı yerlerde duruyoruz, anlaşamadığımız için burada bir parti kurmaktan bahsetmiyoruz, mesela… Onun için anlaşamadığımız noktalardan ziyade anlaşabildiğimiz yerleri öne çıkartan bunları pratik ve politik az sayıda hedefle birleştiren ve bu konularda mücadeleyi örgütlemeye çalışan bir yere doğru hep beraber gitmeliyiz diye düşünüyoruz.

Bir süreci birbirimizi anlamakla ve tartışmakla geçirirken, belki de kazanabileceğimiz belli hedeflerde nasıl hep beraber yoğunlaşabiliriz diye düşünmek lazım. Gezi olaylarının büyüklüğü, bir yandan o kadar insanın oraya toplanmasıydı ama bir yandan da biz bir şey kazandık; yani oraya o Topçu Kışlası yapılamadı mesela… Tayyip Erdoğan o yüzden asabiyet yapıyor, giderek o yüzden problemler yaşıyor. Artık Tayyip Erdoğan o gün itibarıyla toplumun düşünen belli kesimleri tarafından, alicengiz oyunlarıyla kandırılamayan kesimleri açısından ‘madara’ olmuş bir adam olduğu için giderek daha da asabileşiyor ve klinik bir vakâ olmaya doğru ilerliyor. Dolayısıyla kazanabileceğimiz hedefleri koyarak hep beraber yüklenerek ufak da olsa onları kazanmayı hedeflemeliyiz; bizim sürecimizi bu birlikte mücadeleler ve birlikte kazanımlar ilerletir ve zenginleştirir diye düşünüyorum.

Herkes 1 Mayıs değerlendirmesi yapmıştır. Arkadaşlarımızla 1 Mayıs değerlendirmesi yaparken, yine böyle kimi arkadaşlarımızın olumsuzluklara vurgu yaptığını gördüm ve ben aslında bu 1 Mayıs’ın son derece olumlu bir 1 Mayıs olduğunu düşünüyorum. Yani o ‘turuncu kuvvetler’vesaire tartışmalarını geçersek, 15 ila 25 yaş arasında binlerce genç insan şu geçtiğimiz bir sene içerisinde sokakta dövüşmeyi öğrendi! Mesela, ilk o bez toz maskeleriyle çıkarken biz meydana, artık onun yanına baret, kalkanlar eklendi; artık ciddi bir sokak dövüşü tecrübesi gelişti ve binlerce gençten bahsediyoruz. Evet, bilinç itibarıyla mesele, Türkiye sosyalist birikimiyle bu ne kadar buluştu tartışılabilir ama ben geleceğe bu anlamıyla çok umutlu bakıyorum.

Ama öte taraftan hepimiz, aslında burada çeşitli konuşmacılar vurgu yaptılar ve katılıyorum ben de… Şimdi bir anda sokaklarda barikat kurabilen bir hale geldik. Fakat bir anda sokaklarda genç nüfusun özellikle yoğun çabasıyla kurulan o barikatların yetersiz olduğunu buradaki herkes biliyor. Birbirimize bu anlamıyla ahkâm kesmenin bir alemi yok. Barikatların grevlerle birleşemediği yerde, bir yaptırım gücünden söz edemiyoruz. Onun için bu toplam, aynı zamanda Türkiye’de işçi sınıfı hareketini, sendikal hareketi yeniden nasıl inşa edebileceğini de tartışmaya başlaması lazım. Bu, bence önümüzdeki sürecin en önemli gündem maddelerinden bir tanesi, biz bunu hep beraber öğrenmeliyiz. Çünkü yine hepiniz takdir edersiniz ki; Türkiye sol devrimciliğinin bu anlamıyla çok ciddi bir birikimi yok. Türkiye sol devrimciliğini işçi hareketinin yeniden inşası içerisinde hep beraber yaratmalıyız. Ve bu sokaklara çıkmış, barikatlar kuran genç arkadaşlarla da bu bilinci ve bu mücadeleyi birleştirebilmeliyiz diye düşünüyorum. Bunu yapabilirsek eğer; Türkiye’nin sol devrimciliği, önümüzdeki süreçte bu toplumun gündemine damgasını vurabilir.

Moderasyon adına Osman Öztürk, forumda son konuşmayı yaparak forumda alınan sözleri toparlayan bir konuşma yaptı:
Foruma 350’ye yakın insan katıldı. Bir taslak metin çalışması var ancak henüz sizlerle paylaşabileceğimiz bir hale getiremedik. Bundan sonraki süreçte daha büyük forumlar yapabiliriz. Böyle bir muhalefet hareketinin mümkün hatta zorunlu olduğunu buradaki konuşmalarla teyit etmiş olduk. Gezi’de olduğu gibi hep birlikte yaratacağımız, hep birlikte üreteceğimiz bir hareket düşünüyoruz. Bu hareketi her alana yaymak hepimizin görevi. Eylül ayında hep birlikte çok daha büyük bir başlangıç yapmayı umuyoruz. Bunu yapma gücümüz, kararlılığımız var.

Haber: muhalefet.org, yarınhaber.net, BirGün, RED

Yoruma kapalı