TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası, Gökçeada’nın batısında 6.5 büyüklüğünde meydana gelen depremin ardından yetkililer tarafından yerine getirilmesi gereken yaşamsal önemdeki öneri ve taleplerini yayımladı.
Doğa olaylarının afete dönüşmesinin “kader” olmadığını ifade eden jeoloji mühendisleri, “Dünyanın fıtratında deprem var, ölümün fıtratında deprem yok” dedi.
Jeoloji mühendislerinin depremin felakete dönüşmesini engellemek üzere öneri şu şekilde sıralandı:
- Sağlıklı ve güvenli kentleşmeler için; jeolojik verilere göre doğru yer seçiminden başlayarak, yapı üretim ve denetim süreçleri rantın değil bilimin ve mühendisliğin yol göstericiliğinde yürütülmelidir.
– Afet güvenli bir yapı üretimi için gerekli olan denetim sisteminin etkin, bütünlüklü ve güvenilir bir denetimi sağlayacak ve tüm süreçleri kapsayacak şekilde ele alınarak tanımlanması halkın can ve mal güvenliği için kaçınılmaz kamusal bir görevdir.
– Geçmişte yaşadığımız depremlerin yol açtığı can ve mal kayıpları, planlama, yapı üretim ve denetim sisteminin ne derece yetersiz ve sorunu çözmekten uzak olduğunu göstermiştir. Bu aşamada, her yönüyle etkin ve güvenli bir planlama, yapı üretim ve denetim sisteminin doğru tanımlar üzerinden yeniden kurulması kaçınılmaz bir ihtiyaç haline gelmiştir.
– Ülkemizde meydana gelen depremlerin yol açtığı afet zararlarının, önemli ölçüde yanlış yer seçiminden ve binanın üzerine oturduğu zeminle ilişkisinden kaynaklandığı bilinmesine rağmen, binanın oturacağı zeminin özelliklerini ortaya koyan jeolojik-jeoteknik etüt (zemin ve temel etüt) çalışmalarının “Yapı Denetim Sisteminin” dışında tutularak projeler ekinde sunulan önemsiz belgeler haline dönüştürülmüş olması yapı güvenliğinde ciddi bir zafiyet yaratmıştır.
– Yapı Denetim Sistemi uygulamada olduğu gibi sadece “bina inşasının denetimi” ile sınırlı kalmamalı; gelişmiş ülke örneklerinde olduğu gibi, arsanın imar parseline dönüştüğü aşamadan başlamak üzere “etüt-proje ile etüt-projeye uygun yapı üretim” süreçlerini de denetleyecek bir kapsama kavuşturulmalıdır. Binanın statik projesine veri sağlayan zemin ve temel etütleri de yapı denetim sistemi içine alınmalı, Yapı Denetim Kanunu ve ilgili mevzuat bu kapsamda revize edilmelidir.
– Kentsel planlama, yapı üretim ve denetim süreçlerini yönlendirmek ve denetlemek için başta belediyeler olmak üzere bütün yerel yönetimlerde jeolojik-jeoteknik etüt birimleri kurulmalıdır.
– Yapı ruhsatı vermeye yetkili belediyeler başta olmak üzere tüm yerel idarelerde, jeoloji mühendisi istihdamı zorunlu hale gelmeli, jeolojik-jeoteknik çalışmaların uygunluk denetimi jeoloji mühendisleri eliyle yapılmalıdır.
– Deprem nedeniyle meydana gelen yaralanmaların hemen hemen tamamının panik nedeniyle meydana gelmiş olması afet eğitimlerinin yetersizliğini bize bir kez daha göstermiştir. Afet eğitimleri mutlaka jeoloji mühendislerinin desteği ve katkısını da alarak eğitimi alanlarda davranış değişikliği sağlayacak seviyeye getirilmesi gerekir.
2012 yılında MTA Genel Müdürlüğü tarafından karasal alanlara ilişkin olarak yapılan çalışma sonucu hazırlanan diri fay haritasına göre ülkemizde 5.5 ve daha büyük deprem üretecek boyutta 485 adet fay segmenti veya fay zonu yer alıyor.
Jeoloji Mühendisleri Odasının verdiği bilgiye göre, Türkiye’de meydana gelen depremler ve bugüne kadar yapılan tüm araştırmalar, afet zararlarının önemli ölçüde denetimsizlikten kaynaklandığını ve doğa olaylarının afete dönüşmesinin en önemli nedenlerinden birinin de “Yapı Üretim-Denetim Sistemi” olduğunu gösteriyor. Son depremde meydana gelen hasarlar ise ilk belirlemelere göre yer altı suyunun yüksek olduğu, gevşek alüvyal zeminler üzerine kurulmuş olan yerleşim birimlerinde oluştu.