Keşke diyorum, keşke Türkiye olup biteni doğru okusa… Bir an abartılmış devlet kaygılarının yerine toplumsal kaygıları koysa… Savaşı, şiddeti bir yana bırakıp çözüm için adım atsa, Kürtlerle el sıkışıp barışsa…
Şengal için, Rojava için doğru mesajlar verse… Teröre, çapula tavır alsa… Geleceklerinin Kürtlere bağlı olduğunu görse…
* * *
Ama neredeee…
Elinden gelse Kürtleri bir kaşık suda boğacak… Büyük devletlerden ordular kuracak… Her alanda cepheler açacak… Yılanlarla, çıyanlarla ittifak kuracak…
IŞİD gibi eli kanlı örgütleri Boğaz’da ağırlayacak…
* * *
Bu nedenle “keşke” diyemiyorum.
Demek istiyorum, ama diyemiyorum…
Umutlu cümleler kuramıyorum.
Öyle bir Cumhurbaşkanımız var ki, hani derler ya “düşman başına…” Dünya âlem, IŞİD’e “tedbir” düşünürken O, “Kürt gruplara silah yardımına karşıyız, tampon bölge istiyoruz” diye atılıyor.
“Ey dünya, IŞİD gibi bir terör örgütü çıkınca ayaklanıyorsun da PKK gibi bir terör örgütü çıkınca neden ayaklanmıyorsun?” “Orada niye sesin çıkmıyor? Ona karşı niye bir ‘ortak mücadele verelim’ demiyorsun?” diyor.
* * *
IŞİD’e değil, Kürtlere tedbir istiyor!
Sanki ilerleyen, kadın çocuk demeden katleden, göçerten IŞİD değil de Kürtler.
Sanki devşirme ordular kuran, işgaller gerçekleştiren IŞİD değil de Kürtler…
Şengal’de, Rojava’da Kürtler ne yaptı Allah aşkına? Nedir bu hezayanınız?
Türkiye’ye savaş mı açtı?
AB, ABD hedeflerini mi vurdu?
Irak’a, İran’a, Suriye’ye mi yürüdü?
Katliamlar mı gerçekleştirdi?
Sivil hedefleri mi vurdu?
Savaş suçu mu işledi?
Sahi ne yaptı da “Ortak savaş” çağrısı yapıyorsun?
“IŞİD’e vurdu, hesapları bozdu…” ondan mı?
* * *
Tuhaf şey!
Kürtlerle dostluk yerine, nefreti geliştirdin mi sonuç bu olur. Nevrin döner.
Karşılığı olmayan, abes/ absürt cümleler kurar, tahliller yaparsın. IŞİD, tüm güçleriyle Kürtlere yüklenirken, büyük Kürt göçüne yol açarken, IŞİD’i değil, Kürtleri tehdit sayarsın. Kürtlere savaş açarsın.
* * *
Sadece Cumhurbaşkanı değil, hele bir de Yalçın Doğan’ları var ki, dünyadan bihaber!
Bakın ne diyor: “Senin bir şey yapmaya gücün yetiyorsa git IŞİD’e yap, Türkiye’ye ne meydan okuyorsun?” Ağlar mısın, güler misin? IŞİD’e karşı savaşan kim? Cephe alan, can veren, katliama uğrayan kim?
IŞİD’i Şengal’e, Kobanê’ye sokmayan?
Etten duvar ören kim?
Kürtler, IŞİD’e karşı genci, yaşlısı, kadını, çocuğuyla mücadele ediyorken, ev ev, sokak sokak, köy köy, kasaba kasaba direniyorken, “Senin bir şey yapmaya gücün yetiyorsa git IŞİD’e yap” demek, iyi bir hal değildir.
Politik gafın ötesinde psikolojik bozukluktur. Komedidir, komikliktir.
(Delil Karakoçan – 01 Ekim 2014 – Özgür Gündem)