Devrim yapmak – Figen Yüksekdağ

Bazan susup konuşmak istemediğiniz zamanlar olur. Sadece hayatın ve devrimin, sözleri aşan anlamını düşünmek iyi gelir o zamanlarda. Ve nerede olursan ol, akışın içinde olmak…

Basında MLKP savaşçısı Yasemin Güneş imzasıyla yayınlanan mektubu okuduğumda bunları düşündüm. Eğer devrimciysen, nerede olursan ol gideceğin yer devrimdir. Akışın tam içinde olmaktır.

“Devrim yapmak zor. Devrimi korumak ve yeni bir yaşamı inşa etmek daha da zor. Büyük bir mücadele ve kararlılıkla yürüyor devrim. Kürt halkının kaderi, yaşadığı onca katliam ve acıyı düşünüyorum. Bu halkın inkara karşı ödemiş olduğu bedeller geliyor aklıma. Tarihinde ilk kez kendi kaderini belirleme düzeyine ulaşıyor büyük bir coşku ve heyecan içinde. Dört elle sarılıyor devrime canı pahasına. Şehitleri için “devrimin zaferi için kutlu olsun”, şehit aileleri birbirine “pîroz be!” diyor. Bir devrim böyle yapılıyor.”

“Zor-mor ama yapı yükseliyor” demiş şair. Rojava’da yükselen yapı ve akan devrim, yeni taşlar-tuğlalarla örüyor sağlamlığını; ve bentlenemez akışıyla yeni yataklar açıyor kendine. Zorluk güçtür çünkü aynı zamanda. Zenginleşmek ve birleştirmektir. O sebeptendir ki, küçük bir devrim coğrafyasında, kocaman bir alanın ve tarihin çelişkileri aşılıyor. Kana, kaosa, ihanete rağmen yeni bir düzenin temel taşları döşeniyor. Rojava devrimi, komünistinden Arap aşiretine, Sunni’sinden Alevi’sine, Süryani’sinden Çerkes’ine birleştirerek zenginleştiriyor. Bu durum bir Kürt devriminin, giderek bölge halkları ve ezilenleri devrimine dönüştüğünü gösteriyor bize. Ulusal devrimler hakkındaki ezberlerin bozulduğu, bilinen deneyimlerin aşıldığı yeni bir tarih şekilleniyor karşımızda. Rojava’dan tarihe akan içinde olmak için iyi bir gerekçe!

“Rojava devrimi karşısında birleşmiş emperyalistler, tetikçileri El Kaide ve onun bölgesel versiyonları ve Türkiye gibi Rojava devrimini kendi stratejik krizinin güncel bir sorunu olarak gören Gülen’iyle, AKP’siyle Türk devletine rağmen bu devrim başarılacak. Birleşik karşı devrimci güçler karşısında, Ortadoğu’da birleşik bir halklar cephesi günün en acil devrimci görevi olarak önümüzde duruyor.” diyor Yasemin Güneş.

İşte akışın içinde olmak aynı zamanda bu demek. Devrim yapmak kadar, devrimi korumak ve yaymak, akışa yeni kollar açmak önemlidir. Bir devrim karşıtına rağmen var olur. Rojava devrimi, karşısında birleşen şovenist Türk devlet güçlerine, uluslararası sömürgeci güçlere, onların Cenevre’de kurduğu şer ittifakına rağmen ilerliyor. Yeni olan karşı devrim güçlerinin bu birleşik duruşu değil, Rojava’daki halkların birleşik devrimci duruşudur. Açık ki, devrimi korumak ve yaymak için bu duruşun geliştirilip, yeni güçleri kapsaması hayati önem taşıyor. Kürdistan ve Rojava’daki özerklik gerçeğinin tanınması konusunda Türk devletinin kendi içinde kurduğu masalardan çıkan sonuçla, uluslararası sahada kurulan masalardan çıkan sonuçlar aynı. Bu durum, sonuç alma iradesinde esas belirleyici gücün halklar cephesi olduğunu gösteriyor. Birleşenler karşısında birleşme ve Rojava devrimini, ezilen halkların bölgesel ve küresel kurtuluş hareketinin üssü olarak görme bilinci ve eylemiyle gelişecek bu cephe.

Buna inanmak için başta Rojava olmak üzere çok nedenimiz var. Zira günümüzde toplumsal hareketler yerinde durduğu gibi durmuyor. Yerel olan evrensel anlam kazanıyor, parça olan bütünü etkiliyor. Özellikle de Ortadoğu coğrafyasında Rojava devriminin etkisini görmemek için kör olmak gerekir. İşte bu nedenle Rojava devrimi, başta bölge halkları olmak üzere tüm dünya halklarının evrensel kazanımı ve savunma mevzisidir. Tarihin bir anı gelmiş ve Kürt halkı, bölgesel ve evrensel bir halklar hareketinin öncüsü durumunda bulmuştur kendini. Bu gerçek devrime ve devrimin öncü güçlerine tarihsel bir sorumlulukta yükler. Gezi’den, Saulo Poulo’dan, Hamburg’dan yükselen toplumsal hareketler, Rojava’nın yabancısı değil, bizzat kendisidir. Tıpkı Rojava’dan yükselen devrimin, bütün ezilenlerin özlemi ve arayışı oluğu gibi.

Tarihte her devrim başka bir devrime ilham olur. Rojava toprağında yalın ayak devrim yapanlar, artık sadece bastıkları toprağa ilham vermiyorlar. 21. yüzyıl, yeni devrimler çağını zamanın ve eylemin tavında döverken, nereden nereye gideceğimize dair bir işarettir Rojava. Yerel olanın evrensele açılan kapısından geçerken, bir Rojava’dan ve bir mektuptan kaç devrim hayaline gidersin belki… Ve bütün tarihsel devrimci yolculuklar hayalden gerçeğe başlamıştır.

Bu yazı 2 şubat 2014 tarihli Özgür Gündem gazetesinde yayınlanmıştır.

Yoruma kapalı