Tuncay Yılmaz
AKP hükumeti bölgenin en gerici ve faşizan hükumetidir! Ülkede ve bölgede ne kadar şer odağı varsa AKP onun içerisindedir, ortağıdır ya da destekçisidir.
Aklınıza kim geliyorsa sayabilirsiniz; CİA, MOSSAD, BND, KGB, IŞİD, El Kaide, El Nusra, ÖSO, bunların kurumsalları.
Dünya halklarına kan kusturan ne kadar emperyalist/kapitalist/gerici devlet varsa ya müttefikidirler ya işbirlikçisi ya da proje ortağı.
IŞİD, El Kaide finansörü Suudi milyarderi Yasin El Kadı, savaş suçlusu Sudan Devlet Başkanı Ömer Hasan El Beşir, Afganlı Cihatçı Gulbeddin Hikmetyar özel dostlarıdır.
Memleketteki irili ufaklı tüm çeteleşmeler AKP eliyle/izniyle devam etmekte. Otopark mafyaları dahi AKP’yle çalışıyor. Utanmasalar trafikte cam silen çocuklardan haracı da onlar toplayacak.
Sendika ağaları, doğa katliamcıları, inşaat mafyaları, medya patronları, uyuşturucu baronları, silah tüccarları, kadın simsarları hepsi, hepsi AKP’yle iş tutuyor!
Kitlesel, bireysel, etnik, inançsal katliam, asimilasyon ve ötekileştirmelerin hepsi AKP’den güç alıyor!
IŞİD, El Kaide, Nusra AKP’den destek alarak Ortadoğu’da katliam yapıyor.
MOSSAD Filistin’e saldırırken AKP’nin de desteğiyle saldırıyor. AKP hükümetiyle tohum, silah, teknoloji anlaşmaları yapıyor.
CİA, BND, KGB AKP’nin MİT’iyle birlikte operasyonlar yapıyor. Hiçbirine hayır demiyor AKP!
Karısını, sevgilisini, kızını, kız kardeşini katleden erkek AKP’nin muhafazakar, erkek egemen fıtratından güç alıyor.
Kızlı erkekli kalan var mı diye öğrenci evlerini “basan” Belediye Başkanı AKP aklıyla hareket ediyor.
Üç kuruş harcamadan kaçıp 300 madenciyi toprağın altına gömen, bir saatte 6000 ağacı gözünü kırpmadan kesen, memleketin bütün derelerini HES’lemeye heves eden patronlar AKP’yle çalışıyor.
Kürt’e, Arap’a, Ermeni’ye, Laz’a, Süryani’ye, Çerkes’e “Ne mutlu Türküm”, Alevi’ye, Hıristiyan’a, Yahudi’ye, Ezidi’ye, ateiste “Elhamdülillah Müslümanım” dedirtmeye çalışan akıl AKP’nin.
Ama aynı akıl Papa’nın eteğini de öpüyor, Alevi yurttaşlarına iftar da düzenliyor, Ermeni soykırımı, Dersim katliamı üzerinden politikada yapıyor.
Pragmatizmlerinin sefaletleri yüz ifadelerine, ses tonlarına, vücut dillerine yansıyor! Kokuyorlar! Leş gibi! Lağım gibi!
Hiçbir değer yargıları yok aslında. Kutsalımız dediklerini gözlerini kırpmadan satıyorlar. En yakınlarında duranları dahi sıkışınca harcayıveriyorlar. Hiçbiri birbirine zerrece güvenmiyor. Kucak kucağalarken dahi birbirleri hakkında bilgi topluyor, birbirlerinin kuyularını kazıyorlar. TC tarihinin gördüğü en pespaye siyasi organizasyondur AKP. ANAP da kemiksiz, oportünist, pragmatistti. Ancak onların bile bir düzeyleri vardı. Bunlarda yok!
Fantastik Dean R. Koontz kitaplarındaki insan bedeni içerisine saklanmış yaratıklar gibiler. Sanki gözlerimizi kıssak, kendimizi biraz zorlasak, ne bileyim bir cihazla, x-ray’le falan baksak, üzerlerine bir toz serpsek içlerindeki sümüksü, yapış yapış, kemiksiz yaratığı görebilecekmişiz gibi.
Davutoğlu kürsülerde ortaokul müsamerecisi gibi bağıra çağıra, yalan yanlış, nefret dolu konuştukça kemiklerimiz sızlıyor, içimiz acıyor, tüylerimiz diken diken oluyor. Neresinden tutacağını şaşırıyor insan. Söylediklerinin hangi birine itiraz edeceğini, hangisini yalanlayacağını, hangisine kızacağını karıştırıyor. Hele Arınç’ın ağlak suratını, Egemen Bağış’ın pişkinliğini, Yalçın Akdoğan’ gördükçe ne diyeyim, “neşe doluyor insan”!!! Biliyorum, biraz duygusal tepkiler veriyorum. Bunlarla mücadele ancak politik olabilir, ama yine de tokacı ağızlarının üzerine yapıştırmak, alıp yerden yere çalmak geçiyor insanın içinden.
Sırf bu duygu ve düşünceler dahi sol, sosyalist, feminist, ekolojist, yurtsever ve demokratların birlikte davranması için bir başlangıç zemini sunuyor. Kaldı ki biz başka âlem istiyoruz! Kimsenin kimseyi sömürmediği, ezmediği, ötekileştirmediği, yok saymadığı eşit, adil, özgür bir âlem. Ve bunun için önemli bir sürecin eşiğindeyiz. Değerlendirebilirsek tabi…
15.12.2014