Yard. Doç. Dr. Erdem Yörük’e göre, seçimlerin sonuçlarını yoksullar belirliyor. AKP ve BDP, yoksulların hayatında maddi değişiklik yapabildiği için seçimin kazananı oldu. Yörük’e göre, BDP, özerklik projesinin etki alanını artırdı, yeni bir parti olan HDP, insanların hayatlarına daha fazla girmeli.
2014 yerel seçimlerinin sonuçları çokça konuşulacak. 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonuyla yaşanan gelişmeler sandığa nasıl yansıdı? AKP neden oy kaybına uğramadı? BDP oylarını nasıl artırdı? HDP ne yaptı?
Koç Üniversitesi’nden Yard. Doç. Dr. Erdem Yörük bu soruların yanıtlarını ANF’ye verdi.
Yard. Doç. Dr. Erdem Yörük’e göre seçimin üç önemli sonucu var: “Birincisi, AKP büyük bir zaferle çıktı. İkincisi; Kürdistan’da BDP büyük bir başarı kazandı. Üçüncüsü; CHP büyük bir hezimetle çıktı.”
Büyük bulmaca
2011 seçimleri ile karşılaştırıldığında sonuçların birbirine çok benzediğini söyleyen Yörük, “Aslında ortada çok büyük bir bulmaca var. Her türlü sistemik kriz, devlet krizi, siyasi kriz gerçekleşmesine, hükümetin başına bu kadar şey gelmesine rağmen ülkedeki oy oranları büyük ölçüde değişmiyor” dedi.
Yard. Doç. Dr. Yörük, “Neden bu gelişmeler sonuçları değiştirmedi?” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Seçimden oylarını artırarak çıkan AKP ve BDP, halkla temas eden, halk içerisinde, yoksullar arasında çalışma yapan, insanların gündelik hayatlarında var olan partiler. CHP uzun süredir muhalefet yapmasına rağmen, söylemsel bir dille siyaset yapıyor ve insanların hayatında değişiklik yaratamıyor.”
Yoksullar belirliyor
Yörük’e göre, seçimlerin sonuçlarını yoksullar belirliyor.
Koç Üniversitesi’nden Yard. Doç. Dr. Erdem Yörük’ün değerlendirmesi şöyle:
“AKP, 20 yıldır halkla temas ediyor. Refah Partisi döneminden itibaren halkın içerisine pek çok maddi materyalle çapa çakmış bir durumda. Bunun üzerine gerçekleştirdiği bir ideolojik propaganda da var. Bütün olan hadiseleri, tamamen kendisine, dolayısıyla halkın iradesine yapılan bir operasyon olarak değerlendiriyor. Bunda da başarılı oldu. Muhalefetin yaptığı da, AKP’yi destekleyen insanların, yoksulların, Erdoğan’ın otoriter, faşizme yaklaşan tavırlarıyla yüzleşmelerine, sorgulamalarına fırsat vermeden, insanların adeta boğazına yapışarak, ‘Siz hala nasıl AKP’yi destekliyorsunuz, siz nasıl AKP’yi anlamıyorsunuz?’ şeklinde sürekli hakikati göstermeye çalışan, çok üstten konuşan kibirli bir dil ile yaklaşmak oldu. Bunu bir aile gibi düşünün. Babanız sert bir baba, ama arada bir iyi davranan bir baba. Aslında siz babanızI şikayet edeceksiniz ama karşı komşunuz gelip sürekli size babanızı kötülüyor. Bu durumda babanızı sahipleniyorsunuz. Burada ciddi bir tavır var. AKP’yi destekleyen insanlarla konuştuğunuz zaman diyorlar ki, ‘Biz 10 yıldır bu partiyi destekledik, şimdi zor durumdalar. Onları satmayacağız.’ Bu futbol takımı tutmak gibi bir şey değil. Bir haysiyet meselesi. Bütün o operasyonların bir taraftan kendilerine yapılmış olduğunu düşündüler. Gerçekten de muhalefetin, özellikle de CHP’nin kendilerine hiçbir şey vaat etmediğini görüyorlar.”
HDP insanların hayatlarına girmeli
HDP açısından sonuçları nasıl değerlendirmek gerekli?
Yörük, bu soruya yanıt verirken, HDP’nin yeni bir parti olduğun dikkat çekti, “Sadece HDP’nin değil, BDP ve HDP’nin çok büyük bir eksikliği ortaya çıktı. Aslında CHP’den çok da bir farkımız yok. Bunu da çok net bir şekilde ortaya koymamız gerekiyor” ifadesini kullandı.
Batı’da Kürt meselesi üzerinden sadece ideolojik söylemle siyaset yürütmenin sandığa oy olarak yansımadığının altını çizen Yörük, “İnsanların maddi hayatları, ekonomik durumları, yoksullukları ve yaşadıkları ayrımcılıkla ilgili bir çalışma yapılmıyor. Bunun sonucunda da sadece Kürt meselesinde angaje olan insanların oylarını alıyoruz. Daha yukarı çıkamıyoruz” diye konuştu.
Akademisyen Nazan Üstündağ ile seçim öncesinde HDP için yaptıkları bir araştırmayı hatırlatan Yard. Doç. Dr. Erdem Yörük, şu değerlendirmeyi yaptı: “Bu seçimlerde oy alamayacağımızı daha önce de defalarca söyledik. BDP ve HDP, İstanbul’da, İzmir’de varoşlara çekilebilirse, insanların hayatlarına girebilirse, oralarda var olabilirse belki 2, belki 3, belki 4 yıl sonra oylarımızı yükseltebileceğiz. Ama bu gerçekten yavaş yavaş olacak ve uzun bir yol. İdeolojik söylemlerle, en güzel lafı bulmakla olmuyor.
Bu aslında BDP’nin sıkıntısı. ‘HDP başarısız oldu, bu projeyi çöpe atalım’ dememek gerekiyor. Nazan Üstündağ ile yaptığımız raporda bu eleştirilerimizi sunduk. Yaptığımız eleştirilerin tamamı BDP’yi hedef alan eleştirilerdi. BDP bunu yıllardır yapmadı. Yapan kadroları da KCK operasyonlarıyla tutuklandı. Ama bizim artık Güngören, Esenler ve Bağcılar’da eğitim ve üretim kooperatifleri açmamız gerek. Gençlere dersler vermeliyiz, dayanışma ağları kurmalıyız, çay ocakları açmalıyız. Mahallelere doktorlar, avukatlar gitmesi gerekiyor. İnsanların maddi hayatlarını güçlendiren ufacık bir katkıda bulunmamız gerekiyor. AKP karşısında ideolojik siyasetle hiç kimsenin tutunmasına imkan yok.”
BDP özerklik projesinin etki alanını artırdı
Yard. Doç. Dr. Yörük, BDP’nin Kürt illerindeki sonuçları için, “Sonuçlara bakılırsa, yönettiği bölgeleri genişletip, demokratik özerklik projesinin etki alanını ve geçerliliğini artırdı. Ancak, AKP karşısında en çok direnen bir siyasi parti olarak BDP, oylarını beklediğimizin altında artırdı” dedi.